1. HABERLER

  2. MAGAZİN

  3. 21. YÜZYILDA GİZEMLİ BİR SERÜVEN “İNANÇ FAY HATTI”NDA YOLCULUK

21. YÜZYILDA GİZEMLİ BİR SERÜVEN “İNANÇ FAY HATTI”NDA YOLCULUK

Evgani, inanç öyküleri içindeki yolculuğundan “İnanç Fay Hattı” koleksiyonuyla geri döndü.

A+A-

Resimlerinde Evgani imzasını kullanan Ressam Cengiz Çeliker, profesyonel resim hayatının 41.  yılında “İnanç Fay Hattı” adlı son koleksiyonuyla sergisini gezenlerin duyularında ve beyninde bir deprem oluşturmaya hazırlanıyor.   

Karışık teknikle üç boyutlu olarak çalışılan koleksiyon on sekiz tablodan oluşuyor.

Temalarını büyük dinlerin inanç hikâyelerinden alarak, inancın neden korku ve şiddetle savunulduğunu sorgulayan figürler, 8 Temmuz- 20 Temmuz 2014 tarihleri arasında Bodrum-Dibeklihan Sanat Köyü’nde gerçekleşecek sergide, tuvallerinden çıkarak konukların yolunu kesecek.

8 Temmuz 2014 günü saat 19.00’da bir kokteylle başlayacak “İnanç Fay Hattı”, resim sanatını; “Karşılığı belirsiz, yaratıcılık, uğraş, emek ve zaman yumağı,” olarak tanımlayan Evgani’nin, üç yıllık çalışmasının ürünü.

Sergi Adresi : Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü, Yakaköy Çilek Caddesi No.46/2,

                           Ortakent, Bodrum/ Muğla

 

Evgani(Cengiz Çeliker)

4.11.1952 Türkiye, Bursa doğumlu. Halen Muğla Bodrum’da yaşıyor. Resimlerinde Anneannesinin Rus asıllı olması nedeniyle Evgani imzasını kullanıyor. Resme 5,5 yaşlarında başladı. Uzun süre tekstil iş kolunda kendi atölyesinde desinatörlük yaptı. Tümüyle resim çalışmak için tekstil işini bıraktı.

Avrupa’da sokaklarda peyzajlar, natürmortlar ve karikatürler çizerek yeteneğini sürekli geliştirecek yeni alanlarda çalışmalar yaptı. Otellerde dekoratörlük ve büyük boy duvar resimleri yaptı. Evgani, resim sanatını “karşılığı belirsiz,yaratıcılık, uğraş, emek ve zaman yumağı” olarak tanımlıyor.

1970-1980 yılları arası karanlık renklerin ön plana çıktığı yapıtlar veren ressam, iş hayatıyla ve para kazanma ihtiyacıyla birlikte yürütmek zorunda kaldığı resimlerine kaygılarının böyle yansımış olduğunu düşünüyor.

2000-2006 arası yapıtlarındaki baskın renk kırmızıdır. O tarihten bu yana ise fırçasının mavi egemenliğinde olduğunu, bunda Bodrum etkisi olduğunun görmezden gelinemeyeceğini düşünüyor.

70’ li yıllarda ideolojik temalı şiirlerle başladığı şiir uğraşını 80’ li yıllardan sonra daha duygusal, tıpkı resimleri gibi yaşamından hareketle duygu ve düşüncelerini dile getiren dizelere dönüştüğü gözlenir. Evgani, “resim ve şiirin belleğinde sürekli etkileşim içinde olduğunu, sözcüklerin ve renklerin beyninde birbirini tamamlayan ifade biçimleri olduğunu”söylüyor. “Tıpkı yaşamın kendisi gibi. İkisi de var olmak zorunda. Biri olmasa kendimi dile getirişim yetersiz kalacak gibi,” diyor.

Son günlerde resim çalışmalarının yanında “Siyah Beyaz ve Gri” adlı, bir ressamın hayatını

anlatan bir çizgi roman üzerinde çalışmaktadır.Evgani, bu güne kadar değişik kentlerde kişisel yirmi beş sergi yanında karma sergilere de eserler verdi. Sayısını hesaplayamadığı tabloları var. Mevlana, Barışa Çağrı, Süngerin İçindeki Aşk; Gavur Ali, Çekmecemdeki Resimler, Cengiz’in Dünyası adlı koleksiyonları ve ayrı ayrı tablolarıyla başta oteller olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde ve Türkiye’de bir çok eseri bulunmaktadır.

Yurt dışında ilk olarak sokakta, satış amaçlı resimler ve karikatürler yapıp sattı. İkiz kulelerin yıkılmasından sonra barış temasını işleyen, Mevlana felsefesini anlatan ve Mevlevi figürlerini odak noktasına alan bir koleksiyon hazırladı. Bu yapıtlar Almanya Nürnberg Kenti Sn. Anton Katolik kilisesinde 2005 yılında sergilendi ve Almanya’da büyük ilgi gördü. Soyut izlenimci tarzdaki bu koleksiyon Müslüman bir ressam tarafından bir Katolik kilisede gerçekleştirilen ilk sergi olma özelliğini taşır.

Türkiye’de Bodrum’da süngercilerin yaşamları ve sorunlarını anlatan resimlerden oluşan koleksiyonunu Haluk Elbe Sanat galerisinde sergiledi. Serginin açılışını bir sünger avcısı olan Aksona Mehmet tarafından yapıldı. Aynı koleksiyon gördüğü ilgi nedeniyle daha sonra Bodrum Dibeklihan Sanat Köyünde tekrar sergilendi.

Bodrum kalesinde denizaltı yaşamı ve tarihi eserleri konu alan sergisi yine toplumsal sorunlara dikkat çekmeyi amaçlıyordu.2007-2011 tarihleri arasında Bodrum’dan yayın yapan bir televizyon kanalında Cengiz’in Dünyası adlı programı hazırlayıp sundu. Kendi şiirlerini okuduğu, şiirlerini konu alan resimler yaptığı bu programdaki tabloları Cengiz’in Dünyası koleksiyonunu oluşturdu. Bu koleksiyon Bodrum Vivaldi Sanat galerisinde sergiledi.

Resim sanatıyla ilişkisini suluboya, yağlıboya, çizgi romanlar ve karikatürle sürekli çeşitlendirdi. Zaman zaman heykel çalışmaları da yaptı. Son yıllarda resime boyut kazandırma tekniklerine yoğunlaştı. Geometrik çizgilerle uyguladığı bu teknikten sonra, ağaç,poliüretan köpükle oluşturduğu karma tekniğiyle boyutlu resim çalışmalarını sürdürüyor. Tüm bu çalışmalarda vazgeçemediği tema yaşam ve yaşam devinimleri.

Evgani, sanatçıyı şöyle tanımlıyor. “ Sanatçı, içindeki savaşlarını düzenleyerek sözcüklerle, renklerle, şekillerle, ezgilerle ortaya çıkaran bir Don Kişot’tur. Yaptıklarını beğenmeyip hep “daha”sını arar. Sorgulayan, herkesin baktığı yerden bakmayan, bu yüzden eleştirilen ama yine de anarşist bir ruhtur. Bazen de alıp başını sessizce kaçan bir filozof. Yaşamın olağan akışı dışında kendine bir yaşam kurabilen, sıfır noktasında bile enerjisiyle yaşamı sarmalayan, umutları, hayalleri hep taze, garip bir insandır.”

İNANÇ FAY HATTI

Resimlerinde Evgani imzasını kullanan Cengiz Çeliker’in üç yıllık bir zamana yayılan 2014 yılında tamamlanan son koleksiyonu büyük boyutlu 18 eserden oluşuyor.“İnanç Fay Hattı” insanın insanı denetlemek için var ettiği Tanrı tanımının, olması gerekenden ne denli uzak olduğunu ve ne denli tehlikeli kılındığını gözler önüne sermeyi amaçlıyor. Odaklandığı şiddet konusu. İnsanların bilinçlerine ve bilinçaltlarına korkutucu Tanrı figürünü yerleştirmenin Tanrıya ihanet olduğunun bir haykırışı. Var olduğu günden bu yana, insanı kuşatan kutsal bilinmezlik uçurumunu sürekli derinleştiren dinsel öykülere göndermeler yapan tablolar var karşımızda. Sanatçının, tanımlara ve inanç sınırlarının öte tarafına bakan izleğinde büyük dinlerin ortak paydası haline gelmiş bu öyküler durur. Başlıca savı/gerekçesi insanın doğru, iyi ve güzele yönelmesi olan inançların varış noktasında ortaya çıkanın bütünüyle ceza, şiddet ve bozulma olduğunu akılla sorgulayan bu tablolar büyük boyutlarda çalışıldı.

Zamanda, maddede ve insanda dönüşümü bozulmayla ele alırken dinsel felaket öykülerinin içindeki çelişkilere doğru yapılmış bir kazı çalışmasına, akıl yürütme yoluyla yöneliyor.Uzlaşılmış simgeler olan inanç öykülerinin fay hattında titreyerek yürümenin Tanrı kavramına ne katkıda olacağını soruyor. Anıştırmalı kutsallaştırılmış suskunluğun çaresiz sınırlarını patlatan resimlerle sorguluyor. Bu tablolarda/inanç fay hattında insan olmaktan çıkıp sahip olunan haline gelmiş insan varoluşu sorgulanır. Art alanda ise sahip olanın gerçekten Tanrı değil, adına konuşanlar olduğu hissettirilir.Görsel niteleme dışında dokunsal niteleme/güdü oluşturan tablolar, biriktirdiği renklerle,kesintili, eklentili yüzeyleriyle “İnanç Fay Hattındaki” insanın farklı evrelerini biçimliyor. Dayatmalarla düşünce dünyası kilit altına alınmış insanın sorgula(n)ması için kilitleri açan uzamlar yaratıyor.Özgürlüğü olmayan, bozulmanın işareti figürler, korkunun tanımını yapan uzamlar, sert zemin.Görüşe klasik insan figürünü öldüren müdahalesiyle, insanı öldüren nelerin olduğuna işaret ediyor. Pıhtılaşma karşıtı sabırsız figürleri inanç fay hattında bir karşıt hareket oluşturuyor; şiddet kavramını reddediş.

Öykülerin saldırgan gölgeleri kimi tablolarda saldırgan figürlere dönüşüyor. Soyulmuş, açılmış,akıl yarısı düzleştirilmiş, kusursuz gözüken yarım küre duruşlu başlar. Anlamla değiş tokuş edilmiş altın ve gümüş renkler İnanç Fay Hattını betimler. İnsanoğlunun kullanıma açık dehşet duygularını, saldırganlığını göz önüne seren oluşumu göz ardı edilmiş yüzler. Bu başların genellikle yaşları ve cinsiyetleri gözlenmiyor. Bazı tablolarda dinlerin kadına uygun gördüğü tanım yüzünden bir tür sesleniş gibi kadın işaretlerine rastlıyoruz.

Yüzler türe/benzerliğe işaret ederken, inancın kimliksizleştirmesine dikkat çekiliyor. Evrenselilkellik, kullanılmışlık, kişiliğin değil tutsak ruhların göstergeleri, ıstırap, sofuluk, acı, etten kemikte bağımsızcasına yalnız insan öykülerindeki alışıldık fizyolojik, antropolojik görünümü bozarak gerilime,şiddete vurgu yapar. Bir anlamda özü serbest bırakmak için insanı bedeninin niteliklerinden kurtarır,bozar, dağıtır böylece duyguları da açığa çıkarmıştır. Deforme insan bedenlerini aynı zamanda karşı sav olarak kullanır ve izleyen öznenin içinde de sorgulamayı gerçekleştirir. Yüzeyden kurtulup nesne haline gelmiş üç boyutlu, “kullan(ıl)mışlığı” çağrıştıran unsurlardır figürleri.İnanç Fay Hattı koleksiyonunda eller dikkat çeker. Hareketin yukarı dönüklüğü insana yabancı ve korkulan doğa üstülüğe yönelmiştir. Duruş bir sonuçtur. Hareketin bitim noktasıdır. Çaresizliği simgeler ve gergin duruşla sorar; Neden beni sevmiyorsun? Eller diğer figürlere göre daha net ve bozulmaya uğramamış olmalarına karşın yardım isteyiş, yakarış çağrışımlarıyla ayrıksı dururlar.Nesne haline getirilmiş insan gizem yaratma gücünce kullanılandır aynı zamanda. İnanç öyküleri gizem fısıltılarıyla şiddete giden yoldur. Bu noktada eller aracılığıyla yine sorar; inancın insaniliği nerede başlar?

Tüm koleksiyonda bir tek tablo “Evrim” herhangi bir inanç öyküsüne gönderme yapmaksızın yer alır. Bu insanın geçmişini keşfetmesindeki bilimsel yoldur. Tek olmasının nedeni belki de insanın uzun geçmişi içinde bilimsel düşüncenin hep yalnız kalması tek başına bırakılması mıdır? Homasapiens, elinde dünya ve türlerle ilgili birçok örnek olduğu halde dimdik duruşuyla Evrim tablosundan bize bakıyor. Tüm öykülerin karşısında tek başına başka bir görüşü önerircesine bir eliyle diğer canlılardan oluşan bir kümeyi tutuyor.

Evgani, resim alanında, izleyen özneyi sabitleyerek gösteriyi olduğu yerden çıkararak sağ, sol,ön, arka, üst, alt planlara taşırıyor ve onu izleyen göze saldırgan gücün kazanabilirliğini dayatıyor.Yıkıma işaret ediyor.Dokunsal özellikli tabloların renklerinin direnç haline geldiği görülür. Şeker renklerinin bulaşıcı rahatsızlığı ve çekiciliğiyle tehdit edicilik, bozulma, birleştirilmiş, bütünselleştirilmiştir.Kat kat bakış gerektiren resimlerin inanç öyküleri… Burada başka bir Tanrı tanımı vardır.İnancın iyilik, sevecenlik söylemine karşıt korku notaları duyarsınız. Evgani’nin tabloları tehlikeli ve bilinmezlik evrenleriyle, sabırlı ağırlıklarıyla sorular soruyorlar İnanç Fay Hattında…

Koleksiyonda yer alan tablolar;

1)Farklı Geçmişlerin Ortak Yaratılış Öyküsü; Adem’in Doğumu

2)Doğurganlığın Efendisi, Kutsal Kaburga

3)Hem Canlı Hem Ölü, Aden Göçü

4)Akıl Yoluyla Algılanan Gerçeklik;Evrim

5)Terk Ediliş Sonrası Adem’in İsyanı

6)Kutsalın Kundağında, Terk Ediliş Sonrası

7)Uzam ve Zamandaki İlk Yarık;İlk Cinayet

8)İlahi Merhametin Babası Ab-Raham’ın Sınavı

9)Yaşam ve Ölüm Suyu; Tufan

10)Her Şey Bir Asa Mı?

11)Varoluş Adına Kutsal Ensest; Lut

12)Çivilere Kadar Neredeydin?

13)Reenkarnasyon

14)Gök Kendini Topraktan Çektiğinde; Mahşer

15)Cehennemin Kime?

16)Araf’ta Ölümlüler Korosunun Son Şarkısı

17)İçinden Günah Geçen Köprü; Sırat

18)Din Bu

p18rp22740j991on81bmb3kf19ac8.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.