Bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı Covit-19 nedeniyle kısıtlanarak kutlandı. Cumhurbaşkanı ile devletin zirvesi Anıtkabir'e gitti. Daha sonra Cumhurbaşkanı kutlamaları sarayda  kabul etti. Muhalefet partileri de kendi kutlama programlarını pandemi sürecini de dikkate alarak uygulamaya çalıştılar. İnşallah biran önce pandemi sona erer ve milletçe milli bayramlarımızı bir şölen havasında kutlamaya devam ederiz.

*

İktidar ise çelişkili uygulamalarına bir yenisini ekledi. Bir gün önceki kutlamaları pandemi nedeniyle sınırlandıran iktidar. 31 Ağustos günü pandemiyi unutturan bir hareketin mimarı oldu. Cumhurbaşkanı sel felaket yaşayan Giresun'a gitti. Adeta miting havasında halka hitap etti. Kalabalığa çay atmayı da ihmal etmedi. Meydanda toplanan kalabalık fiziksel mesafeye dikkat etmediği gibi, atılan çay paketlerini adeta birbirini ezerek kapıştı.

Sanki pandemi Giresun'a uğramamış gibiydi!

Ben beklerdim ki orada toplanan Giresunlular dere ağızlarına imar izni verenleri Cumhurbaşkanı'na şikayet etsin ve sayın Cumhurbaşkanından da, bu hesabın mutlaka görüleceğinin sözünü alsın.

Onlar ise, partiye ve iktidara destek mitingi yapmayı tercih ettiler. Oysa sel felaketinde hayatını kaybedenlerin cenazesine bile tam ulaşılmamışken!

Olmadı Giresun, hiç olmadı!

Size hiç yakışmadı!

*

Devletin zirvesinin Anıtkabir'deki kutlama programını hemen hemen tüm televizyon kanalları canlı verdi. Akit isimli televizyon kanalı, yeni bir provakosyona daha imza attı. Anıtkabir'den yaptığı canlı yayın sırasında, alt yazıda 'Devletin Zirvesi ANIRKABİRDE' yazıyordu. Bu açıkça bir provakosyon, açıkça bir hakarettir. Bunun basit bir hatadan ibaret olduğunu düşünmüyorum.

Planlanmış, organize bir hareket olarak algılıyorum. Açıkça devletin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret edildiğini düşünüyorum.

Bakalım devletin savcıları ne yapacak?

RTÜK ne yapacak?

Bekleyip göreceğiz...

*

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğretmenlerin mali açıdan devlete büyük bir yük oluşturduğunu söylemiş.

Bu söylem, cumhuriyet tarihimiz boyumca öğretmenlerimiz için söylenmiş en talihsiz söz olarak kayıtlara geçti. Öğretmenlerin yük olarak görüldüğü bir ülkenin gelişmiş bir ülke olabilmesi mümkün değildir. Anlayış olarak vekil maaşları, öğretmen maaşlarını geçmesin talimatından, öğretmenler yük açıklaması yapan milli eğitim bakanına geldik!

Yazık, çok yazık!

Facia!

*

Ağustosun son haftasında bütün bunlar olurken, muhalefet partileri gerekli tepkileri gösterdi mi?

Cılız birtakım sesler çıktı ama etkili bir muhalefet maalesef göremedik. Özellikle CHP ile İYİ Parti'den daha etkili muhalefet beklerdik!

Muhalefet en az iktidar kadar cesur olmak zorundadır.

Gün, sadece günü kurtarma günü değildir.

Gün, taşın altına sadece elini değil, gövdeni koyma günüdür.

Son zamanlarda Atatürk'e artan saldırılar bunun en büyük kanıtıdır.

Biraz daha etkili muhalefet!

Biraz daha cesaret....

*

Değerli arkadaşlar, son zamanlarda milletin kafası karıştırılarak algı karmaşası yaşaması isteniyor. İktidar işine gelmediğinde Covit-19 tedbirleri bahanesiyle yasaklar getiriyor, işine geldiğinde Covit-19 tehlikesi hiç yokmuş gibi hareket ediyor. Bu durum Covit-19 ile mücadeleyi sekteye uğratıyor. Çünkü insanlarda kafa karışıklığına neden oluyor ve daha gevşek davranmalarına yol açıyor. Son günlerde ağır hasta ve vefat sayıları hızla artıyor. Önümüzdeki sonbahar aylarında durumun daha da vahim hale geleceğini var sayarsak, lütfen tedbiri elden bırakmayalım. Fiziksel mesafelerimize dikkat edelim. Maskelerimizi takalım. Sık sık ellerimizi dezenfekte edelim ve yıkayalım.

Bu belayı da birlikte atlatalım.

Kalın sağlıkla...