AFRİN... COĞRAFYA HER ŞEYDİR
Montesquieu “Coğrafya her şeydir” der. Yerden göğe kadar da haklıdır.
Orta Asya’dan göçler başladığında kuzeyden giden kol bugünkü Finlandiya’nın bulunduğu bölgeye yerleşti ve onların ataları oldular.
Orta Avrupa’ya yönelen grup şu anda Macaristan adıyla yaşıyor. Hatta Anadolu’ya yerleşmeyen balkanlarda kalan bir kolun da Bulgaristan olduğunu biliyoruz. Maveraünnehir üzerinden inen atalarımız sayesinde mevcut coğrafyamızda yaşıyoruz. Ortadoğu’da, tarih boyunca kanın hiç dinmediği ancak paranın da en çok kazanıldığı “Bereketli Hilal” (Mezopotamya) içindeyiz.
İklim ve bölge şartları Finlileri sarışın ve Hristiyan yaptı… Orta Avrupa şartları Macaristanlıları Avrupalı ve Hristiyan yaptı. Arap, Süryani, Kürt, Farsilerle evlilikler ve toplumsal koşullar da bizi esmer ve Müslüman yaptı.
Neredeyse aynı coğrafyadan yola çıkan üç kol vardıkları farklı coğrafyalarda farklı kimliklere, hatta fizyonomiye büründüler. Afrin veya bölgeye dair başka şeyleri düşünürken çıkış noktamız bu olmalı. “Coğrafya her şeydir !”
Coğrafyadan bahsedersek, yanı sıra “o coğrafyadaki yönetim sistemini/ülke modelini” koymamız gerekir. Bulunduğumuz yerde ve ittifaklarımız çerçevesinde “ulus devlet” olmak dışında bir seçeneğimiz yok ! Bölgede monarşi/otokrasi/saltanat devletlerinin nasıl dağıldığını uzun zamandır görüyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün en değerli mirası belki de “ulus devlet” yapılanmasıdır. Ulus devletler de sınırları ve egemenlikleri konusunda gerektiğinde son derece sert olmak mecburiyetindedir. Çevrelerinde “varlıklarını tehdit edecek” boşluk alanlarını sevmez ve müdahale ederler. Türkiye’nin de Fırat Kalkanı ve Afrin dahil bölgedeki tüm operasyonları ulus devlet olmanın getirdiği zorunluluktur ve meşrudur !
Ben de dilerdim Finlandiyalılar gibi barış içinde, milli gelire, doğru eğitim politikalarına, refaha boğularak yaşayayım… Ancak bu ülkede yaşıyorum ve halimden de memnunum…
“Keşke insanlar savaşlarda ölmese ve hayat pespembe olsa” diye düşünen arkadaşlarım var. Toplumun bir kısmı da aynen böyle düşünüyor. Ben de insanlar ölmesin istiyorum… Ancak bu coğrafyada kanın dökülmediği neredeyse tek gün yok…9000 yıldan beri! Bulunduğum yerin şartlarını kabul etmek ve buranın kurallarına göre oynamak zorundayım.
Tabi hayatta kalmak istiyorsam !
Tam da bu bölge emperyalist güçlerin devlet sahibi olmamış toplulukları kışkırtma alanıdır. Osmanlının eski dönemindeki ayaklanmaları es geçip yakın tarihe gelirsek en açık örneğinin Ruslarca “kendilerine devlet vaat edilerek kandırılan” millet-i sadıka (Osmanlı kaynaklarında böyle geçerler -sadık millet-) Ermeniler olduğunu görürüz… Yüzyıllardır huzur içinde yaşadıkları, ticaretlerini yaptıkları ve asimilasyona tabi tutulmadıkları topraklarda Osmanlı’nın zayıf düşmesiyle Ruslarca kandırıldılar, çeteler kurarak Rus ordusu yanında savaşa katıldılar. 1. Dünya Savaşı bittiğinde devlet falan veren olmadı. Bugün daracık bir coğrafyada sefalet içinde yaşıyorlar. Kullanıldılar ve atıldılar !
Uzun zamandır Kürtler üzerinden aynı oyun oynanıyor. İsrail ve Amerika, “Büyük Kürdistan” palavrasıyla Kürtleri kandırmaya çalışıyor. Hedefin Kürdistan falan değil Büyük İsrail olduğunu sokaktaki çocuk bile biliyor, anlıyor !
Başarılı olurlarsa Kürtlere devlet falan da vermeyecekler. Bu topraklara İsrail yayılacak !
Mevcut tehlike İstanbul’da, Ankara’da otururken anlaşılmaz. Kilis’te, Reyhanlı’da, Kırıkhan’da yaşamak gerekir…
Bir devletin içinde yaşarken başına roket düşme korkusu sözünü ettiğim yerlerde yaşanmış ve deneyimlenmiştir… Onlarca insan Suriye’deki başıboş bölgeden gelen roketler yüzünden hayatını kaybetmiştir. Ve bir devletin en önemli görevi sınırlarını ve halkını korumaktır !
Helsinki veya Budapeşte’de yaşıyor olsam akşam yemeğinde ne yiyeceğimi, yemekten sonra nasıl eğleneceğimi düşünüyor olurdum. Ancak Kırıkhan’da, Kilis’te, Reyhanlı’da yaşadığım için nasıl hayatta kalacağımı düşünmek zorundayım !
Dünyayı satranç tahtası olarak düşünürsek Ortadoğu tahtanın ortasındaki kritik merkez karelerdir.
Oyunu kazanmak isteyen de buraya hakim olmaya mecburdur !
Coğrafya her şeydir !
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.