Ahlâk ayağa düştü
A+A-
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “Ben Kamer Genç’e tazminat ödedim” diyor. Tunceli Milletvekili Kamer Genç bu iddiaya karşı çıkıyor: “Bana bir kuruş tazminat ödemişse ben onu yüz misliyle iade ediyorum…” diyor ve bir şart daha koşuyor:
“Ama eğer yalan ve iftira atıyorsa şerefli bir insansa istifa etsin.”
Bakınız tam altmış yıldır şöyle, ya da böyle Türk yetişkinler dünyasının içindeyim… Politikacısıyla, askeriyle, bürokratıyla, çiftçisi köylüsüyle… ticaret erbabıyla, bilim adamıyla mesleğim nedeniyle binlerce kişinin yanında yakınında bulundum.
Bilmeyenler için bildireyim. Hayatımı gazeteci olarak kazandım. Ve geçen yılın 18 Mayısında benim “elime kalem aldığımdan bu yana tam altmış yıl” geçtiğinin belgesi elimde. Bir başka İnternet Gazetesinde bunu yayınladım.
İnsanların söyledikleri arasında farklılıklar olabilir. Hele iki dürüst insan arasında yanlış anlamalardan ötürü anlaşmazlık çıkarsa kısa zamanda bu anlaşmazlığı aralarında çözerler. Benim bir yakınım var, birbirimize söylediğimiz sözlerden yola çıkarak her on günde bir kavgalaşıyoruz. Sonra “Sen şunu kast etmedin mi? Ben bunu demek istemiştim” biçiminde anlaşmazlığı yeniden gözden geçirme çabasına girince aramızda kavgayı kaldırıyoruz.
Ancak, şu son beş on yıl içinde her alanda olduğu gibi ahlâk da ayağa düştü. Ortada bir tek gerçek var, aklı başında iki yetişkin kişi birbirinin tam anlamıyla karşıtını öne sürebiliyor. Böyle bir olay başınıza geldi mi, bilemiyorum. Ben bu biçimde iki sarsıntı yaşadım.
Ve ikisinde de yüzde yüz ben “haklı” olduğum halde iftira suçu karşı tarafın yanına kâr kaldı. Hani “Adalet er geç yerini bulur” diyorlar ya, o masala inanmış olmanın da acısını yaşadım. Yeryüzünde adalet madalet yok. Öbür dünyada varsa bile bana ne?
Ben bugün yandığımla kaldım mı? Bana iftira edenler tepelerde adam diye dolaşmıyorlar mı? Eee, yüce Rabbim hem adamlara bana dünyamı karartma imkânını verecek, hem de onlara vereceği cezayı öte dünyaya erteleyecek. Ben buna razı değilim.
İzin verirseniz, bana reva görülen “iftira” ları anlatmayayım. Hem “eski defterleri karıştırmak” olur, hem de kimsenin işine yaramaz. Burada belirtmek istediğim şu ki, yalan ve iftira ikiz kardeştirler. Ve bu ikizlere başvuranlar makbul insanlar değildirler.
Benim aklım almıyor. Şöyle bir insanlık nasıl olabilir? Devletin üst kademelerinde bulunmuş, kendi yandaşları arasında iki seçkin kişi… Biri “Ben sen benim üzerimden dava kazandın” diyor. Diğeri “Yok öyle bir şey…” diyor ve daha ilerisini de söylüyor:
“Şerefli bir adamsa bunu ya ispat etsin, ya da bulunduğu görevden istifa etsin”
Buyurun arkadaşlar! Yıllardır kolladığınız fırsat ayağınıza geldi. Adama tazminat ödediyseniz, bu mahkeme kararıyla filan olur. Gösterin o mahkeme kararını ve Kamer Genç’in defterini dürün. Yoksa onun tespitiyle şerefsizlikle damgalanmış olacaksınız.
Ancak, son yıllarda bizi yönetenlerden öylesine aptalca çıkışlara tanık oluyoruz ki, şerefler de yerlerde sürünüyor, ahlâk da… Genel kurulda biri haykırıyor: “Sizin bu halinizi Mustafa Kemal Atatürk görseydi…” Diğeri daha baskın çıkacak ya… O da haykırıyor: “Ya sizin halinizi Hazreti Muhammet görseydi…”
A benim akılsız vekillerim! Böyle sıradan ve zıpırca olaylar üstüne sürekli saygı değer bildiğiniz adları devreye sokarsanız, o adlar zedelenir, kirlenir, sizin bizim düzeyimizde kişilerin adları haline gelir. Nitekim, belirli bir kesim Atatürk’ün adını ayağa düşürmekte epey ustalaştı. Diğer kesim peygamberine saygısından dolayı o kutsal adı tartışma alanına taşımaktan uzak duruyor. Ama bu nereye kadar sürecek böyle?
Hele hele Peygamberin adını günlük tartışmalarına alet edenlerin dili kurusun.
Ya adam gibi tartışın, ya da oturun oturuğunzu yerde ve koca bir orkestra’nın üyeleri gibi yukarıdan gelen değneğin doğrultusunda “gıygıdı” nızı sürdürün. Nasıl olsa size “Bu ne biçim Vekillik?” iyen yok. Nasıl olsa siz mikrofonu “ses…ses…” diye yoklarken bile ve bu seslenişiniz üzerine bile ortalık alkıştan yıkılıyor. Daha ne istiyorsunuz?
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.