Ahlak utanmayı bilmektir
Başlık benim değil, ahlakı iki kelime ile anlatmış olması bakımından çok anlamlı buluyorum.
İki kelimeyle özetlenen ahlak, nedir?
Ahlak, özetle "Davranış düzeni"dir. Her insan bir toplum içinde yaşadığına göre, toplumun değer yargıları içinde bir şekilde davranış gösterme durumundadır. Toplumun değer yargıları içindeki bu davranış düzeninin "iyi" ve "kötü"sünün olması da anlamlıdır.
İnsan yaşadığı sürece iyi ve kötü kararlar verir, davranışlarda bulunur. İşte bu kararlar ve davranışlar, iyi ahlak ve kötü ahlak kavramlarını da beraberinde oluştururlar.
İyi veya kötü davranış düzeni, fiil ve kararların; insanlar üzerindeki olumlu veya olumsuz bıraktığı etkiye göre anlam kazanır.
İyi ahlak, yaşatan yaşama güzellik ve yücelik kazandıran davranışlar olduğu gibi; kötü ahlak ise insan ve toplum hayatında seviye düşüren, çirkinlikler oluşturan; fiil ve sözlerdir.
Ahlak insani bir eylemdir. Fayda veya zararı insana, diğer canlılaradır. Allah’ın fiilleri ahlaki değerlendirmenin dışındadır. İnsanın ahlakı Allah’a fayda veya zarar veremez. Onun koyduğu yaratılış düzeni dışına da çıkamazlar. Yaptıkları iyi ve kötü davranışlar, ne olursa olsun İlahi kader düzeni içinde cereyan eder. İnsanların inanıp inanmaması durumu değiştirmez. Bakara 156 da: Hepimiz Allah içiniz ve ona döneceğiz. İfadesi, herkesi Allah yaratmıştır. Herkes ona dönecek ve herkes ona hesap verecek anlamı taşır ki; O’nun fiilleri ahlaki davranışlar içinde düşünülemez.
Bir insanın ahlakından, onun uzun sürede kazanmış olduğu ve onda karakter haline gelmiş; davranış düzeni anlaşılır. Ki bu davranış düzeni pek değişmez. Atalarımız, "Huylu huyunu teneşürde bırakır" derken, kastettikleri bu davranış düzenidir.
Kişilerde oluşan bu ahlaki kavramlar, toplumlarda da belirgin haller alır. Çoğunluğun benimsediği davranışlar kabul görür buna iyi ahlak, benimsenmeyen davranış düzenleri ise kötü ahlak olarak kabul edilir. Mesela: Yalan konuşmak, adam öldürmek, hak yemek her toplum için kötü, doğru söylemek, adaletli davranmak, zulmetmemek her toplum için iyidir.
Bu iyi ve kötü olarak tanımladığımız kavramlar, inançlı veya inançsız toplumlar içinde geçerlidir. İnsani ahlak kavramlarıdır.
Bunun yanında inanç bazlı ahlak kavramları yok mudur? Sorusuna verilecek cevap, vardır.
İslam Ahlakı kavramı bu soruya cevap arar. Müslümanlar, Kur’an’ın ve peygamberi Hz. Muhammed’in getirdiği kurallar çerçevesinde bir yaşama biçimi, davranış düzeni dediğimiz ahlak oluşturmuşlardır. Müslüman ülkelerde bu ahlak dairesinde yaşayan da vardır yaşamayan da.
Son zamanlarda modern dünyada ahlak kelimesi yerine etik kelimesi de kullanılır olmuştur. Batıdan gelen bu kelime ahlakın manevi boyutunu vermemekle beraber bir davranış biçimini anlatması bakımından uygundur. Bir arkadaşımızın yaptığı, toplumun genelinin kabul etmeyeceği bir davranışa; "Yaptığın etik değil" deriz.
Ahlak felsefesi, siyaset ve hukuk sisteminin oluşmasında önemli bir yer tutar. Hukuk, ahlaki normlar üzerine inşa olurken; siyasetin en etkili unsurunu da iyi ahlak belirler. Aranan ile uygulamalar farklı olsa da siyasetçi halkın karşısına fazilet talepleriyle çıkar.
Faziletle istenen ise aslında ferdi özgürlüğün üst sınırda olmasıdır. Kişi iyi ahlaklı veya kötü ahlaklı da olsa, ferdi özgürlüğünden taviz vermez, vermekte istemez. Siyasetçiden ve hukuktan istediği modern toplumlarda adalet ve eşitliktir.
Bizde siyasi ahlak, toplum menfaatinden çok; ferdi menfaate endekslidir. Bugün savunduğu değerleri, menfaat bitmiş veya dağıtıcıları el değiştirmişse; ertesi gün tam tersini söyler. Bu söylemlerde de hiçbir ahlaki değer aramaz. Hak, hukuk, adalet, eşitlik kavramları sadece kendisi için geçerlidir. Ve bu yaptığı ahlaksızlığı öğünülecek bir değer gibi anlatır.
Sorsan inançlıdır, milli ve manevi değerlere bağlıdır, Allah’tan korkar. Toplumdan utanmaz. Utanma duygusu körelmiş veya tamamen yok olmuştur. Yazının başlığındaki gibi "Utanmayı bilmeyenin ahlakı olmaz."
Modern toplumlarda adalet ve eşitlikler pek konuşulmaz. İnsanlar var olanı diline dolamazlar. Eğer bir şey yoksa veya az ise, çok konuşulur. Bir toplumda enflasyon, fiyatlar artıp, vatandaşın alım gücü azalınca konuşulur. Toplum ahlakı bozulur, iş ehline verilmezse; adalet, hukuk, eşitlik sesleri yükselmeye başlar. Ahlaksızlar (kötü ahlak) kelimesi toplumda en çok konuşulan sözcük olur.
Halbuki toplumun istediği, iyi fiiller işleyen, kötülüklerden uzak duran ve bunları karakter haline getirmiş fertlerin olmasıdır. Bu iyi fiiller, faziletli toplumlarda düşünülerek yapılmaz. İyi ahlak kişilerde bir meleke haline gelmiştir. Yanlış yapması düşünülmez bile.
Son depremde kurtarma çalışmaları için Türkiye’ye gelen Japon heyetinden bir yetkiliye sorulan, "Sizde inşaat Denetim Mekanizması nasıl işliyor?" sorusuna verilen cevap, konuyu anlatma bakımından çok manidar. "Bizde öyle bir denetim sistemi yok" olmuştur. "Yanlış yapanlar" sorusuna da verdikleri cevap: "Bizde yanlış yapan olmaz." olmuştur. İdeal toplum bu. Belki utanma kelimesi de yok.
Burada ahlak ile edep arasındaki ilişkiden de söz etmek istiyorum. Ahlakın bir davranış düzeni olduğunu artık biliyoruz. İlke ve kuralları vardır. Edep ise bu ilke ve kurallara uyumu en güzel şekilde yapmaktır. İşte Edep, ahlaki olanda bir estetik aramadır. Yerken, oturup- kalkarken, yürürken, yardım ederken, konuşur ve gülerken ne kadar edepli dediklerimiz vardır. Ve istenen davranış biçimi o’dur. Edeptir. Allah, peygamberine:
Sen elbette üstün bir ahlaka sahipsin. (Kalem s.4.a.) derken, bize de siz de öyle olun! İkazı vardır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.