Allah, çoğunluğa uymamayı tavsiye ediyor
En’am suresi 116. Ayet: Eğer sen yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan, onlar seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uymaktadırlar ve ancak yalan uydururlar.
Şimdi bu ayete göre ilk aklımıza gelen çoğunluğun yanılacağı ve başkalarını da hak yolundan saptıracakları olacaktır. Hitap, Peygamber'e de olsa hepimizedir. Yine bu ayeti siyak-sibak ve Kur’an bütünlüğü içerisinde değerlendirmemiz gerekiyor. Peygamber de bir insandır. Her ne kadar Allah’ın ayetlerine kesin inansa da inanmayan veya inanmış görünen çoğunluğun söylediklerinde haklılık payı var mı düşüncesi içine girmiş olabilir. İnsanların aklından geçenleri de bilen Allah, Peygamberimize, dolayısıyla biz insanlara, çoğunluğun ne dediğine bakmayın; "Ben ne diyorum ona bakın hakikat tektir" diyerek, bir de ihtarda bulunuyor. Bu ihtar, 114 ve 115. ayetlerde de var.
Enam suresi 114. ayet: De ki: "Allah kitabı tafsilatlı olarak indirmekteyken ben kalkıp da size Allah’tan başka hakem mi arayacağım!" Kaldı ki kitap verdiğimiz kimseler de onun, Rabb’inden indirilmiş bir gerçek olduğunu bilmektedirler. Öyleyse, sakın ha şüphe edenlerden olma!
Enam suresi 115. ayet: Rabb’inin sözü, artık doğruluk yönünden de adalet yönünden de tamamlanmıştır; O’nun kelimelerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O her şeyi işitir, her şeyi bilir. Bu ayette sözü Elmalı’ya bırakalım. Elmalı, (Hak Dini Kuran Dili, 3.cilt 2035) Cümleler ya ihbari ya da inşaidirler, yani ya haber anlamı taşırlar veya emir, nehiy, talep manası. Kur’an-ın, geçmiş ve gelecek ile ilgili haberleri, amacına uygun olarak hem tamdır hem de doğrudur. Emir ve yasakları ise, adalet bakımından hem yerli yerince hem de tamamlanmıştır. Onda doğru olmayan, adaletin gözetilmediği hiçbir hüküm bulmak mümkün değildir. "Rabb’nin kelimelerini değiştirebilecek, ona karşı hakimlik, mümeyyizlik, musahhihlik edecek hiçbir şey, hiçbir kimse yoktur. Ne kimse Onun kelimelerini kaldırıp yerine daha doğrusunu daha adilini koyabilir ne de mislini getirebilir. Söz O’nun sözü, kanun O’nun kanunu, kitap O’nun kitabı, hüküm O’nun hükmüdür. Binaenaleyh Allah’tan başka hakem talebi nasıl tasavvur ve tecviz olunabilir?"
Genel kanaat "çoğunluk yanlış söylemez, doğrularda karar kılarlar" şeklinde olsa da ayet Allah’ın sözü olması sebebiyle yanlış deme hakkımız olamaz. Buradaki ihtar, İslam’ın ilk dönemlerinde nüfuz ve güçlerinin ellerinden gideceğini düşünen kabileler, Peygamberimize gelen ayetlerin açıklamalarına, karşı fikirler ileri sürmüşler; "Peygamberimiz bazı düşüncelerinde ‘acaba’ söyledikleri doğru olabilir mi?" düşüncesi içine girince, böyle bir ihtarı almıştır. Çoğunluğun düşüncesi doğru olsaydı, Allah zaten peygamber göndermezdi. Peygamberler çoğunluğun yanlışlarını düzeltmek için gönderilmişlerdir. Öyle olduğu halde, birçok peygamber; en yakınlarınca bile kabul görmemişlerdir. Hz. İbrahim, Nuh, Lut Peygamberler bu konuda herkesin bildiği örneklerdir. Hz. İbrahim, bütün toplumlarda bulunması gereken; insani vasıfları, ahlaki güzellikleri taşıdığı için "İbrahim tek başına bir ümmettir" denilmiştir. (Nahl suresi 120. ayet)
Burada "İstişareyi emreden İslam, çoğunluğun görüşünü kabul etmiyor mu?" sorusu akla gelebilir. İstişare, nitelikli küçük topluluklarla yapılır; alınan kararlar kabul görür. Niteliksiz kitlelerle, yığınlarla, tek kişinin ağzına bakan parti, tarikat ve cemaat çoğunluklarıyla karıştırmamak gerekir.
Çoğunluğun aldı kararlarda doğru olanlar yok mudur? Elbette vardır. Ayetteki ihtar, "Çoğunluk söyledi diye hemen kabul etme!" anlamındadır.
İnsanların tabii yapısı içerisinde çok duyduğu şeylere meyil vardır. Zamanımızda siyaset, insanların bu meylini ve nefse hoş gelen vaad ve söylemlerle, ikna yöntemlerini çok iyi kullanarak, kitle psikolojisi ve propaganda etkisiyle yalan ve zanlarla; çoğunluğa yanlışları doğru gibi gösterebilirler. Kur’an hakikatlerini bilmeyen çoğunluk, bu etki alanına kolayca girer. Kur’an gerçeklerini bilenlere ise propaganda ve nefse hitap eden zanlar, yalanlar etki edemez. Allah, Rabb’inden inen gerçeklere uy ve O’ndan şüphe etme! İhtarını Peygamberimizin nezdinde bütün insanlığa yapmaktadır. İnsanlara bu ayetler doğrultusunda, daha çok dikkat etmeye, akletmeye, düşünmeye vurgu vardır.
Galileo 400 yıl önce "Dünya dönüyor" dediğinde kimse inanmamıştı. El Biruni, Pisagor gibi ilim adamları "Dünya yuvarlak" dediğinde kimse inanmamıştı. Şam valisi Muaviye, 10 bin kişiye dişi deveyi erkek deve olarak söyletebilmişti. Bu örnekler, çoğunluğun hakikat karşısında haklı olmadıklarını anlatan örneklerdir.
Kıymet olarak da örnekler vardır. Bir kg. uranyumun verdiği enerjiyi milyonlarca ton diğer yakıtlar veremez. Aynı elementleri taşıyan ağaç, kömür, petrolün, binlerce tonu 1 kg. elmas etmez.
Bütün dünyadaki kitapların hepsi bir Kur’an-ı Kerim etmez.
Hak ile batılın mücadelesi kıyamete kadar devam edecek. Allah, Kur’an-ı Kerim'de zanna ve şüpheye yer olmadığını, her şeyin açık ve net yazıldığını, çoğunluk ne derse ne düşünürse düşünsün, Kur’an hakikatının dışında ise, Kur’an-a uymuyorsa dikkate alınmamasını ihtarla bildiriyor.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.