Osmanlı İmparatorluğu, savaşlarda yararlılık gösterenlere fethettikleri yerlerin yönetimini verirdi. Yöneticiler imparatorluk adına halktan vergi toplar, asker devşirir, kendilerinden talep edilen askerleri devşirerek orduya gönderirlerdi. Hem adli, hem askeri ve idari yöneticilerdi. Voyvoda ve vali adları verilen yöneticiler içinde merhametliler olduğu kadar gaddar ve zalimler de vardı. Halktan haksız vergi toplar, halka ağır cezalar verenlerde vardı. Örnegin "Kazıklı Voyvoda" adını mutlaka duymuşsunuzdur. İnsanları kazıklara oturtur, acı çekenleri, kadınların göğüslerini kestirir ve büyük bir zevkle bu faciayı seyreden sadist ruhlu bir insandı.

Yeni topraklar fethedilmiş ve bu yerlerden birisine Ali Ağa adlı bir vali tayin edilmiştir. Astığı astık kestiği kestik, ceberrut mu ceberrut olan bu vali halka kan kusturmuş, haksız vergiler almış, halkın ürününe, malına el koymuş, babasının çiftliği gibi vilayeti yönetmiştir. Diktatör, acımasız, gaddar, merhametten nasibini almamış, halkı sindirmiş, halk korkudan padişaha dahi şikayet edemez olmuştur.

Bir sene kuraklık olmuş, hiç yağmur yağmamış. Halkta hoca ende kendileri arkada yağmur duasına çıkmışlar. Hoca yakarıda bulunmuş, dualar etmiş ve arkasındaki topluluk amin diyerek hocayı desteklemiştir. Hoca, "Allah’ım bizi kıtlıktan, açlıktan kurtar" der demez topluluğun arkasından "Validen de, validen de" diye bir ses yükselmiş….

Hasandağı arpalıktır,
Eğer saban yürürse,
Her derede bir değirmen,
Eğer suyu gelirse,

Her köyden bir tavuk,
Eğer köylü verirse,
Güzel gidiş bu gidiş,
Eğer sonu gelirse...

Başka bir anlatımda da, kuraklık nedeniyle halk duaya çıkmış, kurbanlar kesmiş. Hoca dua ettikçe "amin" sesleri yükselmiş. "Allah’ım rahmetini esirgeme bu insanlardan" demiş ve bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlamış. Dua edenlerden birisinin "Kumla" adlı bir yerde tarlası varmış. Her amin dendikçe "Kumla'ya Kumla'ya" dermiş. Yağış fazlalaşınca "Cümleye cümleye" diyerek dua etmeye başlamış...