Neşe DİLEKÇİOĞLU

Neşe DİLEKÇİOĞLU

TRT THM Sanatçısı
Yazarın Tüm Yazıları >

Askıda ekmek

A+A-

Geçmişini araştırdım bu 'askıda ekmek', 'askıda çorba' ne demektir...

Öyle ya şimdiye kadar gördüğüm bir şey değildi...

Hani 'komşun açken tok yatma', ya da 'komşuda pişer bize de düşer' mantığını biliyorum...

Kur'an'da da paylaşın diyor onu da iyi biliyorum...

İnfak'ı bize ayet olarak göndermiş Rabbim...

'Kazancınızdan belirli bir miktarını verin' diyor yoksullara...

Yani kitabımız paylaşımdan yana..

Yoksa 'verir denerim, alır denerim' diyor arkasından.

Paralarının üstüne para katanlar zenginleştikçe, cimrilik de bir o kadar artıyor...

Cimriliği yaratan kazanma hırsıdır...

Yoksa fakir elindeki ekmeği  bile beş parçaya böler, Allah ne verdiyse paylaşır...

Buna sanatçılık döneminde gittiğimiz köylerde hep şahit oldum...

Hiç bir şeyi yoksa evindeki yeşil soğan, yumurta, ekmek, çayı ya da ayran ikram eder.

Onu bile yer sofrasında lezzeti damağımıza yapışmış bir şekilde, onlara dua ederek yerdik.

'Sofranız bereketli olsun, Hızır sofraları olsun' derdik. 'Allah razı olsun' diyerek kalkardık o gönülden hazırlanmış sofralardan...

Bu gün hatırladıkça daha bir çayını dahi içmediğim sanatçı arkadaşlarım var.

Yani kazanç bol, paylaşım yok...

Hep çıkın edip üstüne üç düğüm atılır iyi biliyorum. Paylaşım nanay gülüm nanay...

Araştırdım demiştim ona dönersek; Osmanlı İmparatorluğu döneminde ihtiyacı olan yoksulların rencide olmasınlar diye direklere astırdıkları bir yardım şekli...

Şöyle düşününce ne kadar güzel bir davranış diyorsunuz...

Sonra aklınızla sorguladığınızda koskoca dünyaya nam salmış imparatorluğun, hala yoksullarının oluşu paylaşımda mı sıkıntısı vardı diye düşünmeden edemiyorsunuz...

Hani İnfak'dan yola çıkarsak diye...

Yeni gündeme gelen bu askıda ekmek tam da ekmeğe zam pardon yeni adını söyleyeceğim zam değil güncellemeden sonra ortaya atılması toplumla dalga geçer gibi bir şey değil de nedir?

Yani şu oluyor giderek yoksullaşıyoruz ..

Devlet yine milletten istiyor, 'askıda ekmek yapın yoksulları rencide etmeden' diyor.

Ancak görüyorum ki Denizli'de vatandaşını dilenci yerine koyan, peşinde bir havlu için arabanın arkasında koşturanlar, sanırım reklam için insanların birbirini ezdiğini huşu içinde izlemişlerdir... Bu reklam tuttu diye televizyonlardan...

Ekmek attıklarını düşünemiyorum bile. Bu bir felaket olurdu, insanlar aç Allah muhafaza...

Şimdi yoksul bırak, eline ekmek ver, sonra yönet yoksulluğu...

İnsan gibi bir yaşam için maaşlara güncelleme getirmek yerine, kendisine insanı bağımlı hale getirmek üçüncü dünya ülkeleri gibi olmuyor mu acaba?

Bir infak yapın dinin emrettiği gibi...

O da yok ille askıda ekmek.

Parlamenterler yarışacak eminim ellerinde ekmek askıya koyacağız diye...

Şaka bir yana yine bu yüce Türk milleti kendi yarasını kendisi sarar... Eve üç ekmek yerine iki ekmekle doymayı bir şekilde öğrenir, birini eminim ki askıya asar...

Ekmekle katıksız doymaya alışmış millete 'askıya as' demek abesle iştigal bence, herşeyden önce vicdansızlık...
Seferberlik olsa anlarım da...

O da değil...

Allah bizi kayırsın kollasın diliyorum. Yoksa bu emekli maaşıyla hele  güncelleme de yoksa, dilim varmıyor ama herkes askıda ekmeğe hücum edecek gibi görünüyor...

Geçimin ipi kaçtı.

Marketlere uğradığımızda ceplerimizi yokluyoruz acaba düşürdüm mü paramı diye...

Askıda ekmek.

Asılan insanca bir yaşam.

Yoksulluğun göstergesi bu askıda ekmek.

Rencide etmek, etmemek  de onlara kaldı..

Medya ordusuyla göstererek mi..?

Yoksa bir elin verdiğini diğer el görmeyecek mi...?

Şimdiye kadar yapılan yardımları hepimiz televizyonlarda gördüğümüze göre...

Kanser hastası genç kızımızın televizyon ekranlarında bakana şu sözü geldi aklıma ..(vefat etti)

'Ben dilenci değilim'...

Görüyorum ki çaresizliği siz hiç yaşamamışsınız hayatınızda...

O da yaşadı sonra...

Allah büyük.

Yarına bıraksa da kimsenin yanına bırakmıyor, elinde bir avuç parayı o genç kızın eline sıkıştırmayı, insanlık onurunu çiğnemeyi, al kızım utanma demeyi...

Biz dilenci millet değiliz...

Bizi o hale getirmeyin..

Şaşalı hayatlarınızdan fedakarlık edin...

Sırça saraylarınızdan çıkın...

Vatandaşlarınızın yaşamını görün... Kur'an'ı bir daha içinize sindirerek okuyun.

İnfakı hayatınıza düstur edinin...

Askıda ekmek kalsın...

O zaman biz de Osmanlı Devletinin kuruluşunda fikir serdetmiş  sufilerinden  Şeyh Edebali gibi  'insanı yaşat ki Devlet yaşasın' diyelim..,

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.