1. YAZARLAR

  2. Nizamettin YILDIRIM

  3. Ayrışmak mı, kaynaşmak mı?
Nizamettin YILDIRIM

Nizamettin YILDIRIM

YAD
Yazarın Tüm Yazıları >

Ayrışmak mı, kaynaşmak mı?

A+A-

Gençliğimizden beri siyasetle ilgilendik. Yaklaşık 45 yıl.

Gençlik yıllarımız, o dönem Türkiye’nin içine çekildiği adını sağ-sol çatışması koydukları çatışmalarla geçti.

Bizler 78 kuşağı dediğimiz jenerasyondanız.

Geriye dönüp baktığımızda bu gün o günleri daha iyi tahlil edebiliyoruz.

Bir de şunu görüyoruz, sağı da solu da samimiydi. Talihsizlik bu iki grubun çatışma halinde olması, pek çok gencin hayatını kaybetmesi.

O günleri yaşayanların bu gün “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” düsturuyla vatan konusunda ortak noktada buluşabilmeleridir.

Zaman zaman geçmişte karşı cenahta olan arkadaşlarla konuşup sohbet ediyoruz. Ortak kaygımızın vatanın bölünmez bütünlüğü, milletin huzur ve refahı olduğunu görüyoruz.

12 eylül öncesi seçimlerini de çok iyi hatırlıyorum.

Özellikle 1977 seçimleri. MHP'nin 16 milletvekili çıkardığı sonra bir katılımla 17 üyeye ulaştığı ve koalisyon ortağı olduğu dönemleri hatırlıyorum.

Çok gergin geçen seçim dönemleri, birbiriyle kıyasıya mücadele eden siyasi liderler(Hepsi de merhum, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş) vardı.

Seçim çalışmalarında hiç birinden rakibine karşı kötü söz dinlemedik. Televizyonda tartışırlardı. Meydanları doldururlardı. Seçmeni provoke etmezler, husumet yaratmazlardı. Hepsine de Allah rahmet eylesin.

Son yıllarda yapılan seçimlere bakıyoruz, özellikle iktidar kanadı  seçimlere olağanüstü anlamlar yükleyerek seçimden galip çıkma telaşında.

Alt tarafı yerel seçim, bir beka sorunu çıkardılar, kendileri kazanamazsa memleketin bekası yok olacak. Halbuki bir beka sorunu varsa bu ülkeyi 17 yıldır yöneten kendilerinin eseridir.

Bir Beka sorunu var ve çok tehlikelidir.

Bunlar;

Seçim kazanma uğruna rakiplerini hain ilan etmektir.

Memleketin yarısını hasım görmektir.

Bir siyasi partiyi (HDP) 5.6 milyon oyu ile suçlamaktır.

Dahası rakiplerini işbirliği yapıyor diye suçlayıp cepheyi genişletmektir.

Memleketin bir beka sorunu varsa,

İstikbaline kastettiği  zaman karşına aldığın yüzde elliye nasıl güveneceksin?

15 temmuzda sokakta AKP ve MHP lilerden başka kimse yoktu demek bu milleti ayrıştırmaktır.

Bir siyasi partinin seçmenlerinin tamamına terör örgütüyle ilişkiliymiş gibi suçlamak sorumlu bir devlet adamlığı değildir.

1 Nisan sabahı "Bütün bunlar seçim söylemleriydi geride kaldı" demekle işin içinden çıkılamaz. Bu tür söylemler halkta kötü izler bırakıyor.

Halkı silahlandırmaya çalışanlar var. Zaten halk da kendi güvenliğini sağlayacak tedbirleri alıyor.

Kime karşı silahlanılıyor?

Düşman kim? Kendimiz.

Tunus’dan başlayan dizayn hareketi Türkiye’de son bulacak.

Bunun en büyük ilacı birlik beraberliktir.

Suriye’den ders almadık mı?

Emperyalist  güçlerin tek derdi, enerji kaynaklarını emniyet altında tutacak kukla yönetimler oluşturmak.

Siz siyasiler!

Seçim kazanmak kısa vadede hoş görünebilir, ancak bir memlekette, huzur yoksa, zenginlik yoksa, adalet yoksa, ayrımcılık varsa dünyanın en muhteşem zaferini de kazansan bir ayağın topaldır.

Hiçbir beşeri güç, ümidini kaybetmiş kalabalıkları tutamaz.

Ekonomik sıkıntıların zorladığı, gençlerin gelecek kaygısı taşıdığı, emeklinin, işsizin, dar gelirlinin geçim sıkıntısı içinde kıvrandığı günümüzde seçim kazanmak değil gönül kazanmak, vatan kazanmaktır esas zafer.

Ayrışma had safhaya da çıksa bu milletin basireti yine galip gelecektir, ben buna inanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum