BAL KOVANI... OY KİME AİT ?
Yeni ve cazip görünen her şeyi “bal kovanı” olarak tanımlamak mümkündür. Bal kovanları sistemli bir çalışmanın ürünüdür. Kovan oluşmadan önce orada bir yapının olduğunun ve içinin bal dolduğunun kimse farkında değildir. Yanından geçseniz de anlamazsınız.
Yapılanma tamamlanıp içindeki bal olgunlaştığında biçimi ve kokusu çeşitli varlıkları kendine çekmeye başlar.
Gayet cezbedicidir.
Hemen her şey tüketilip bayağılaşmışken yeni bir kovanın ilgi odağıdır.
“Bal kovanı” bal arılarını kendisine çeker. Kovana katkı vermeye, işçi arı olmaya gelmişlerdir.
Yaban arıları bal kovanını değiştirmeye, kraliçe arıyı ortadan kaldırıp kovanı kendi yaşam biçimlerine dönüştürmeye niyetlenir.
Bir de sinek ve böcekler vardır.
Katkı vermek bir yana, kovanın ürettiği baldan yararlanmaya niyetlenirler.
“Bal kovanı” bir metafordur.
Kirlenmemişliği, emeği, üretimi sembolize eder.
Günümüzün bal kovanı İYİ Parti’dir.
Dibine kadar kirlenmiş siyasi ortam içinde kirlenmemiş tek kurumdur.
Günlük söylemimiz haline geldi “bölücülük dışında her siyasi anlayışa kapımız açık” cümlemiz…
Yalnız bazı şeyleri de ayırt etmek durumundayız.
Başlangıçta sapla samanı ayırmazsak ileride bilindik yıpranmış partilerden farkımız kalmaz !
Bunları siyasal parti seçmenlerine değil, bu partilerde siyaset yapmışlara yönelik olarak yazıyorum !
Sözünü ettiğim siyasal anlayışların “arı” larına ihtiyacımız var.
Yaban arısı, böcekleri ve sineklerine değil !
Kişisel çıkar uğruna zamanında diğer partilerde siyasete başlamış, aradığı yağlı kapıları bulamayıp “dur bir de şansımı şurada deneyeyim” diyenlerin doğru adresi biz değiliz, olmamalıyız !
Hizmet uğruna diğer partilerde siyasete başlamış, ideallerine orada ulaşamamış, almak yerine vermeyi hedefleyenlerin adresi olmak durumundayız.
Şu anda İYİ Parti çatısı altında yaban arısı, böcek ve sinek olduğuna ihtimal vermiyorum. Vermek de istemiyorum ! Tavsiyem geleceğe dair !
Bir de bu aralar “İYİ Parti kimden ne oy alır” hesapları var.
Deniliyor ki ; “MHP’nin %90 ını aldı, CHP ve AKP’den alıyor.”
Zannedersiniz ki bu partiler dünyanın kuruluşuyla birlikte var olmuşlar.
Öncelikle sınıflandırmada sorun olduğunu ifade etmeliyim !
Siyasal aidiyetler için öncelikle ideolojik bilgi, yönelim, erdemler ve ahlak hakkında fikir ve bunların ürünü olan eğilim gereklidir.
Tüm bunlar parti isimlerinden bağımsızdır.
Partiler çeşitli şehirlerdeki dört duvardan ibarettir.
Önce çıkan fikir, ideoloji ve yönelimdir.
Hiçbir seçmen, hiçbir partinin malı değildir:
İnsanlara ideolojilerini sorduğunuzda “x parti ideolojisi” demez.
“Milliyetçiyim” der. “Sosyal demokratım” der, “muhafazakarım” der…
Hatta inandığı fikri savunurken oy verdiği partiyi de eleştirir.
Düşünceyle oy verilen parti her zaman tam olarak örtüşmez !
Partiler insanların sahibi değildir, olmazlar.
İYİ Parti’nin alacağı oylar “başka partilere ait” oylar falan değildir.
Partiler insanların oy verdiği veya vermediği kurumlardır ve bundan ibarettir.
Hiçbir siyasi parti olmasaydı insanlar düşüncelerini savunmaya devam edeceklerdi.
İnsanlar bazen siyasi partilere şiddetli bir aidiyet hissederler. Ancak bir o kadar da hızlı yabancılaşırlar. Özellikle merkeze yakın olanlar.
Hiç kimse hiçbir partinin malı değildir, özgür iradesiyle yolunda yürür !
İYİ Parti “başkalarına ait” oyları almıyor.
“Halk” ın oylarını alıyor !
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.