BALYOZ'DA NİYE HİÇ İTİRAFÇI YOK?
Org. Bilgin Balanlı ve arkadaşlarından mektup var
(SÖZDE) Balyoz davasında tutuklu yargılanan YAŞ Üyesi Orgeneral Bilgin Balanlı ve silah arkadaşları YAZDIKLARI MEKTUPTA önemli bir soru sordular.
*****
“BALYOZ” DAVASINDA HİÇ OLMAZSA BİR İTİRAFÇI ÇIKMAZ MI?
Çıkmaz! Gerekçesi basittir;
İşlenmeyen bir suçun itirafçısı olamaz.
Hukuk tarihimizdeki örneklerine bakıldığında da bu kadar çok sayıda sanığı olan davada herhangi bir itirafçının çıkmaması görülmüş müdür?
TOPLUMU YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞIYORLAR
Bu düşüncede olanlar, ya sözde darbe yapılanması için tesis edilmiş bir emir-komuta teşkilatı olacağından hareketle emir alan veya verenlerden muhakkak bir itirafçının çıkacağı beklentisi içerisindedirler veya kurulan pusunun bir parçası olarak toplumu yönlendirme çabasındadırlar.
16 yıl ceza alan sivil memurundan 20 yıl ceza alan en üst rütbelisine kadar toplam 365 sanıktan bugüne kadar tek bir itirafçı çıkmamıştır. Bizler hayatımızın sonuna kadar hapiste tutsak edilsek dahi aramızdan yine bir itirafçı çıkmayacaktır.
“Balyoz” davası geçmişteki darbeler bağlamında kurgulanarak topluma yutturulmaya çalışılan düzmece bir iddiadır. Mahkeme sözde yapılanmadan emir-komuta teşkilatını ortaya çıkaracak ve emir alındığını veya verildiğini gösterecek hiçbir bulguya rastlayamamıştır. Bilim ise iddiaları reddetmiştir. Üstelik kamuoyunun dikkatini çeken diğer önemli davalarda görüldüğü gibi gizli tanık da bulunmamıştır.
HERŞEY ORTADA VE BELGELİ
Bu davada temel bir gerçek vardır. Temel gerçek şudur;
Darbe planlarının tartışıldığı iddia edilen 1’inci Ordu komutanlığı Plan Semineri bütün ayrıntıları ile ortadadır. Seminer, gizli olarak değil yasal ve rutin bir faaliyet olarak TSK emir-komutasının planlaması ve bilgisi dahilinde icra edilmiştir.
Seminer ses kayıtları, gözlemci olarak katılanların tanık ifadeleri ve resmi seminer sonuç raporu tüm ayrıntılarıyla mahkemede irdelenmiştir. Seminerde kimin ne konuştuğu, ne gibi yorumlarda bulunduğu, hangi sunumları yaptığı bellidir. Konuşmaları yapanlar senaryo gereği yaptıkları tüm konuşmaların arkasındadırlar. Bir kişi bile çıkıp, “bu kayıtlar benim sesimi yansıtmamaktadır, ilaveler yapılmıştır, kabul etmiyorum” dememiştir. Bu gerçek “sanıklar hiçbir şeyi kabul etmiyorlar” diyenlere en güzel cevaptır. Burada belirtmek gerekir ki seminer katılımcısı 52 sanık, 1’inci Ordu Komutanlığı Plan Seminerine katıldıkları için değil, sözde “Balyoz Darbe Planlarını” hazırladıkları iddiasıyla cezalandırılmışlardır.
DARBE KONUŞULMAYAN SEMİNER
Seminer gerçeğinin dışında, iddia edildiği gibi sanıklarca hazırlanan ve seminerde tartışılan darbe planları hiçbir zaman olmamıştır. Davaya konu olan sözde darbe planları, seminerden yıllar sonra ve seminer konuşmaları referans alınarak komplo çetesi tarafından üretilmiş dijital verilerdir ve düzmecedir.
Dijital verilerin sahtelikleri mahkemeye gönderilen resmi yazılarla, bilirkişi raporlarıyla, tanık ifadeleriyle hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat edilmiş ve defalarca paylaşılmış olduğundan kamuoyunun bilgisi dahilindedir.
Yetkili, dürüst, sağduyu ve vicdan sahibi herkesin bu asamadan sonra üzerinde durması gereken esas konu bu komplonun kimler tarafından yapılmış olduğunun araştırılmasıdır. Şu soruların cevabi muhakkak bulunmalıdır;
YOK SAYILAN SAVUNMALAR
Neden bu davaya bakan Özel Yetkili Mahkeme savunmayı yok sayarak sanıkların adil yargılanma haklarını ihlal ederek ve usul yönünden hukuka aykırılıklar yaparak maddi gerçeklerin ve dolayısıyla komplocuların ortaya çıkmasına engel olmuştur?
Neden haklarında sayısız suç duyurusunda bulunan savcı ve mahkeme heyeti için HSYK işlem yapmamıştır?
Neden sanıkların ısrarlı taleplerine rağmen Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu “Balyoz” davasını gündemine almayı reddetmiştir?
Neden davdaki tüm haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikler kendisine ayrıntılarıyla iletilmesine rağmen ordusunu komploya heba etmemesi gereken Sayın Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulunu faaliyete geçirmemiştir?
Eğer yetkili makamlar harekete geçer ve komplo çetesi üyelerinin gerçek sanıklar olarak adalet önünde hesap vermeleri sağlanırsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleri bir hukuk devleti olma özelliğini koruyacak, her vatandaş hukuk şemsiyesi altında kendini güvende hissedecektir.
Saygılarımızla.
Hadım köy Askeri Ceza ve Tutukevi’ndeki “Asrın İftirası, Balyoz Davası” mağdurları adına
Bilgin Balanlı, Halil Helvacıoğlu, Gürbüz Kaya, Rıdvan Ulugüler, A. Can Eroğlu
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.