"BAŞBAKANLA VALİSİ TENCERE KAPAK MİSALİ YUVARLANA YUVARLANA BİRBİRİNİ BULMUŞ"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan ve hükümeti Adanalılardan özür dileyerek, gerekli idari tasarrufu hemen hayata geçirmelidir. Başbakan Erdoğan ve devlet görevi icra eden bürokratları vatandaşlarımıza büyüklük taslayamaz, parmak sallayamaz."
Öğrenci evleri tartışmaları ile ilgili olarak Bahçeli, "En başta Denizli, Afyonkarahisar, İstanbul, Eskişehir ve Manisa gibi illerimizde polis geceli gündüzlü ahlak devriyesine çıkmış, savunmasız gencecik evlatlarımızı sorguya çekmiş, kimlik kontrolü yapmıştır. Bu ayıptır, rezalettir, düpedüz insafsızlıktır. Gençliği zapturapt altına alma teşebbüsü vicdansızlıktır. Zannedersiniz öğrencilerimiz evlerde, çok af buyurun, yasa ve ahlak dışı ilişkilerle zevki sefanın ortasındadır" dedi.
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan kendisine oy vermeyen herkesi tehdit görmeye başlamıştır. Vehimlere, hüsnü kuruntulara, şüphelere yakasını kaptırmış, mantığını ve siyasi geleceğini kurban vermiştir. Tarihteki tüm diktatörlerin müşterek lisanı, müşterek tutumu ve müşterek anlayışı Başbakan'da buluşmuş ve Başbakan'da birleşmiştir. Bu zihniyet aynen pimi çekilmiş bir bombaya dönmüştür. AKP'ye verilen oylar ters tepmiş, Başbakan'ı şımartmış, asıl yüzünü deşifre etmiştir" diye konuştu.
"BAŞBAKANLA VALİSİ TENCERE KAPAK MİSALİ YUVARLANA YUVARLANA BİRBİRİNİ BULMUŞ"
Adana Valisi Hüseyin Avni Çoş ile ilgili olarak Bahçeli şunları söyledi; "29 Ekim ve 10 Kasım günleri Adana'da yaşananlara artık üçüncü dünya ülkelerinde bile nadiren tesadüf edilmektedir. AKP valisi sanki sokak kabadayıları gibi, sanki ona buna sataşmak, çatmak ve kavga çıkarmak için fırsat kollayan bir meczup gibi terör estirmiştir. Adana'nın başına musallat olan, Adanalı kardeşlerime gözdağları veren bu zat; şovmen midir, sokak dövüşçüsü müdür, derebeyi midir? Görevi, taşıdığı unvan ve mevkii ne olursa olsun, kalabalıkların üstüne hakaretlerle, ağza alınmayacak galiz ifadelerle yürüyen ve burnunun dikine giden bir devlet görevlisine Adana müstahak değildir ve olmamalıdır. Coşarak iktidar nimetlerine konacağını zanneden gayretkeşler, AKP gittikten sonra ne yapacaklarını, nereye çadır kuracaklarını, bugünlerin hesabını nasıl vereceklerini de şimdiden düşünmelidir. Görüldüğü kadarıyla Başbakanla valisi tencere kapak misali yuvarlana yuvarlana birbirini bulmuş, millete hazımsızlıkta, şiddet ve nefret dolu sözlerde hevesle buluşmuştur."
"BAŞBAKAN ERDOĞAN ADANALILARDAN ÖZÜR DİLEMELİ"
Bahçeli, "Başbakan Erdoğan ve hükümeti Adanalılardan özür dileyerek, gerekli idari tasarrufu hemen hayata geçirmelidir. Başbakan Erdoğan ve devlet görevi icra eden bürokratları vatandaşlarımıza büyüklük taslayamaz, parmak sallayamaz, haksız ve hukuksuz yere peşlerine emniyet görevlilerini takarak yaka paça gözaltına aldıramaz. Benzerlerine Baasçı yönetimlerde rastlanan ve ele geçirme saplantısıyla ilerletilen, sadece bir işgal gücünde olabilecek hınç ve intikam felsefesi ile kendi dışındakileri hasım gören iktidar zihniyeti demokratik nezaket ve hassasiyeti tamamıyla kaybetmiştir. Bu zamana kadar bürokraside yaşanan kadrolaşma, kıyım ve partizanlık bu durumun doğal bir uzantısıdır" dedi.
"TERÖR GRUPLARINA OLUK OLUK PARA AKITIRKEN, GENÇLERİMİZİ KADERİNE TERK ETMİŞTİR"
Türkiye'nin bir haftadır öğrenci evlerini konuştuğunu ve kızlı-erkekli evlerin olup olmayacağını tartıytığını hatırlatan Bahçeli, "Ortada tamı tamına bir beyanat enflasyonu görülmektedir. Meseleyle ilgili görüşlerimizi tüm yönleriyle açıklığa kavuşturmadan evvel şunu söylemek lazımdır ki, Başbakan Erdoğan yurtta kalmayan ya da kalamayan tüm üniversite öğrencilerini zan altında bırakmış, bunlara da zımnen aba altından sopa göstermiştir. Başbakan Erdoğan gençliğe ayar vermeye, ahlak öğretmeye kalkışmış, öğrenci evleriyle ilgili gerekli tedbirlerin alınacağını, düzenlemelerin de yapılacağını peşinen açıklamıştır. Kabul edilmelidir ki, öğrencilere kalacak ve insanca yaşamaya müsait barınma yerleri temin etmek hükümetin en öncelikli görevleri arasındadır. Ne var ki Başbakan terör gruplarına oluk oluk para akıtırken, gençlerimizi kaderine terk etmiştir" dedi.
"BAŞBAKAN'IN SÖZLERİ YARALAYICI VE SUÇLAYICIDIR"
Bahçeli, "Başbakan'ın sözleri yaralayıcı ve suçlayıcıdır. İma ve göndermeleri, gençliğe yapılan en büyük hakaret, muhterem ailelerine en ciddi saygısızlıktır. Başbakan Erdoğan Türk ailesinin ahlak ve geleneklerini bu yaşına rağmen henüz idrak edememiştir. Muhafazakar demokrat anlayışlarına ters olduğundan kız ve erkek öğrencilerin yurtlarda karışık kalmalarına müsaade etmediklerini ve evlere de müdahil olacaklarını söylemiştir. Hali hazırda Türkiye'de 175 üniversite ve 303 bin öğrenciye barınma imkânı sunan 365 yurt bulunmaktadır" diye konuştu.
"TÜRK VE İSLAM AHLÂKINA UYGUN BİR HAYAT TARZI BENİMSEMELERİ EN BÜYÜK ARZUMUZ"
"Gençlerimizin Türk ve İslam ahlâkına uygun bir hayat tarzı benimsemeleri en büyük arzumuzdur" diye Bahçeli şunları söyledi; " Başbakan Erdoğan kişisel hak ve hürriyetleri, konut dokunulmazlığını, Anayasa'da yer bulan, özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini düzenleyen 20'nci maddeyi çiğnemiştir. Öğrenci evleriyle ilgili ifadeler öyle noktalara gelmiş, öyle boyutlar kazanmıştır ki, sanki tüm evlatlarımız suçlu ve karmakarışık ilişkilerin içindedir. Başbakan Erdoğan bu meyanda soru soran yerli yabancı muhabir ve gazetecilere bile ateş püskürmüş, partisinden ve hükümetinden önemli isimlerle taban tabana zıt tutum takınmıştır. AKP'nin içi bu tartışmayla çatlamış, kaynamış ve karışmıştır. Zira Başbakan dayatmacı, uzlaşmaz, ön yargılı, kadim arkadaşlarına bile vefasız ve peşin hükümlüdür. Kendisini kamuoyu nezdinde aklamak ve haklı çıkarmak için en yakınında bulunanları ateşe atmaktan dahi çekinmemektedir."
"BU AYIPTIR, REZALETTİR, DÜPEDÜZ İNSAFSIZLIKTIR"
Bahçeli, "En başta Denizli, Afyonkarahisar, İstanbul, Eskişehir ve Manisa gibi illerimizde polis geceli gündüzlü ahlak devriyesine çıkmış, savunmasız gencecik evlatlarımızı sorguya çekmiş, kimlik kontrolü yapmıştır. Bu ayıptır, rezalettir, düpedüz insafsızlıktır.
Gençliği zapturapt altına alma teşebbüsü vicdansızlıktır. Zannedersiniz öğrencilerimiz evlerde, çok af buyurun, yasa ve ahlak dışı ilişkilerle zevki sefanın ortasındadır. Bu arada karma eğitime karşı çıkan bazı AKP'li vekillere bile gün doğmuş, fırsat kapısı aralanmıştır. Gezi Parkı'ndan ODTÜ'ye kadar gençliğin gösterdiği dirayet ve demokratik itiraza sinirlenen, öfke nöbetleri geçiren Başbakan, toplum zemininde kendisini zorda bırakmayacak, mütedeyyin kardeşlerimizi istismar eden bir yöntemle karşı harekete geçmiştir. Bu nedenle gençlerimiz Başbakan tarafından açık hedef yapılmıştır. Türk gençliğini çapulcu olarak suçlaması yetmemiş, inançlı-tinerci diye ayırması kafi gelmemiş, şimdi de ahlaksızlık ihsasında bulunmuştur. Maksat Türk gençliğini toplumsal planda küçük düşürmek ve sorgulatmaktır" dedi.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN 2004 YILINDAKİ KONUŞMASI
Bahçeli, "2004 yılında, bir televizyon kanalında zinayla ilgili, 'Alan razı, veren razı ise o zaman zaten hiçbir şey yok& sözleriyle Ahlaksızlığı hasıraltı yapan hilkat garibesi, zinayı masumlaştıran çıbanbaşı şimdi kalkmış muhafazakâr demokratlık mı taslamaktadır?
Meşru hayat ve gayri meşru hayat diye toplumsal yapıyı ikiye bölen, aklı fikri milletin özel hayatında olan, onu bunu izleyen, dinleyen, komplo kuran birisinden Başbakan olması hicran ve hicap vericidir. Başbakan kürtajdan çocuk sayısına kadar hayatın her alanına yönelik müdahaleci, kaba, hırçın ve serttir. Öte yandan ayıpları engelleyeceğim diyerek özel alana müdahaleye kalkmak Kur'ani ilkelere ve Sünnete açıkça aykırıdır. Bize göre, her hane mahrem, her insan muhterem ve her müdahale de haramdır. Başbakan haksız yere isnatlarda bulunduğu masum öğrencilerimizden ve ailelerinden mutlaka da özür dilemelidir" diye konuştu.
"BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN BU ZİYARETİ ÇOK TEHLİKELİDİR"
Başbakan Erdoğan'ın hafta sonu Diyarbakır'a yapacağı ziyaret ile ilgili olarak Bahçeli, "Ve bu ziyaret sırasında Irak'ın kuzeyindeki terör destekçisi Barzani'yle görüşme yapacağı kamuoyuna yansımıştır. Açık Toplum Vakfı'nın yanı sıra, bazı yabancı oluşum ve organizasyonların desteğini alan Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi tarafından tertip edilen bölücülük konferansının son halkası Başbakan tarafından Diyarbakır'da tamamlanacaktır. Başbakan Erdoğan'ın bu ziyareti çok tehlikelidir. 4 parçalı büyük Kürdistan'ın güney ayağı temsilcisi Barzani'nin, bölücülerin sözde kuzey Kürdistan olarak tarif ettiği zeminde bizzat Başbakan tarafından karşılanması çok vahim neticelere ortam açacaktır. Başbakan Erdoğan Kürdistan için umut mu verecek, vade mi biçecektir? Başbakan bugün Barzani'nin ayağına gönül huzuruyla gitmeyi normal görürken, gün gelecek İmralı canisinin huzuruna da tıpış tıpış çıkmayı sıradan kabul edecek midir? Barzani'ye ne söyleyecek ve ne duymayı isteyecektir?" dedi.
"GÖRÜŞME İHANET SÜRECİNİN BİR PARÇASI"
Bahçeli, "Başbakanla peşmerge başı, 'Ne Mutlu Türküm Diyene' tabelasının vinçlerle sökülüp atılmasını mı kutlayacak, sözde kuzey Kürdistan'ın şerefine yeni sıra geceleri mi düzenleyecek, daha fazla yıkım ve tahribat için anlaşma mı imzalayacaktır? İmralı canisi tarafından Sırat Köprüsünde olduğu ifade edilen ihanet süreciyle ilgili güven mi tazelenecek, gönüller mi alınacak, ordu kurduğunu açıklayan PYD'ye ikramlarda mı bulunulacaktır? Diyarbakır'da yapılacak bu şaibeli ve son derece sinsi görüşmenin ihanet sürecinin bir parçası olduğu, yeni taviz reçetelerini beraberinde getireceği bugünden bellidir. Devletin teamüllerine, başkent Ankara'nın emanetlerine, milli güvenlik ve çıkarlara darbe vurmak demek olan bu görüşmenin bölücü emelleri daha da cesaretlendirip ümitlendireceği aşikârdır. Başbakan Erdoğan, taşıdığı sorumluluğun ağırlığına uygun hareket etmeli ve peşmergeyle Diyarbakır'da kesinlikle görüşmemelidir. Çok meraklı ise Erbil'e gitmesinin, kardeşiyle eşbaşkanlık görevini bölüşmesinin ve bir daha da geri gelmemesinin önünde hiçbir mani hal yoktur. Ve böylece Türkiye başındaki musibetten kurtulacaktır" diye konuştu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.