Başbuğ Türkeş!
Başbuğluk, herkese verilen bir unvan değildir. Başbuğluk yakın tarihimizde Türk Dünyasında yaşayan, Türk'e göre Türk gibi düşünenlerce sadece Alparslan Türkeş'e verilmiştir.
*Türk Milletinin var ve yok olma mücadelesinde, milletimizi zafere götüren askeri ve siyasi mücadelesi ile asrımızın en büyük Başbuğu ise kayıtsız şartsız Mustafa Kemal Atatürk'tür. O'nun Başbuğluğu savaş meydanlarında ve diğer her alanda kazanılmıştır.
*Atatürk'ten sonra Türkiye'de yaşananlar, siyasi ve emperyalist gelişmeler, Kominizimce baskı altında tutulan Turan Dünyasına fikirleri ile, verdiği cesaretle Başbuğun umut olması ve baskı altındaki Türk ülkelerinde, yabancı ideolojilerin cirit attığı bir zamanda, ülkemiz içerisinde Türk Milletini, Türk gençliğini uyandırmada cesaretli ve canla başla çalışmaları ile onun kıymetini bilen halk ve aydınlar; Alparslan Türkeş'e Başbuğluk misyonunu yüklemiştir.
*Durumun özünü anlamak için; Kerküklü bir doktorla bir diş kliniğinde tanışmıştım. Durumu bana çok kapalı kutu gibi gelmişti. Ben onu tartarken onun da beni tarttığını farkettim. Derken bir gün iş çıkışı çalıştığı klinikte dişlerimle ilgili sorunu gidermek için yine kliniğe gitmiştim. Zamanda akşamı geçiyordu. Ben çıkarken, Kerküklü dişçi arkadaş; 'hocam ben de çıkacağım, beraber çıkalım' dedi. Ve beraber çıktık. Bir kafenin önünden geçerken, hocam bir şeyler içelim dedi ve üsteledi. Geç oldu dedim ama, o yine üsteledi. Derken kafeye girdik ve konuşmaya başladık.
*İyice samimi konuşmalar geldi arkasından. Siz niçin buralardasınız, aileniz de yok buralarda dedim. Evet dedi Hocam işin açıkçası sizi epeydir tanımaya çalıştım ve size bazı şeyleri açıklayabilirim, dedi. Ve benim ailemin çoğunu Kerkük'te Saddam'ın adamları öldürdü. Ben önce İran Azarbaycan'ına, sonra Azarbaycan'a, takip edildiğimi anlayınca, oradan Bulgaristan'a geçtim. Orada biraz kaldım ancak beni orada da buldular. Ve bir gün bir Türk tır şöförü sayesinde tırın alt kısmında gizlenerek Saddam'ın ajanlarından kaçarak Türkiye'ye geldim. Tırcı beni İzmit'te indirdi ve gitti. Çok zorluklar çektim. Şu an buradayım, yanında çalıştığım arkadaştan Allah razı olsun, bana iş verdi ve çalışıyorum.
*Derken bana sizi anlıyorum, beni siyasi olarak tartıyorsunuz. Size şunu söyliyeyim; benim nenem ölene kadar 'Türkeş ne zaman bizi gelip kurtaracak?' beklentisi ile rahmetli oldu. Bu beklenti sadece nenemde yoktu ,ben Azarbaycan'a, Uygur Özerk Bölgesine diğer Türk Cumhuriyetlerinin çoğuna gittim, sessizce ve gizlice tüm Türk dünyasının beklentisi bu idi.
''Ancak Türkiye'ye geldim geleli,çok hayal kırıklığına uğradım. Biz kurtarıcı olarak beklediğimiz Başbuğ'a burada Türk halkı hiç iyi davranmıyor. Keşke bu durumu görmeseydim, moralim çok bozuldu. Ancak sizin gibileri tanımaya başladıkça yavaş yavaş ümitlerim yeniden yeşermeye başladı. İnşallah Türk Dünyasının kardeşliği (Turan) ileride gerçekleşir, biz bunu göremeyiz ama inşallah gerçekleşir. Başbuğum iyi ki var, bizim tek umudumuz, Türk Dünyasının tek umudu Başbuğ Alparslan Türkeş'tir. Büyüklerimiz ,hep Türkeş bizi gelip kurtaracak ! Umuduyla yaşadılar ve işkencelerle öldürüldüler. Bizim balaların hepsi bu meyanda Başbuğ Türkeş bir gün gelecek, bizi kurtaracak umudu ile yaşamaktadırlar. Haksızlıklara karşı direncimizi Başbuğun onurlu mücadelesinden almaktayız" diye çok önemli hayati meseleleri anlatan Kerküklü kardeşimle çok geç saatlere kadar konuştuk.
Daha sonraki günlerde arkadaşlığımız sürüp gitti,ona hep moral vermeye çalıştım, irtibatı sürekli abartmadan yalın bir biçimde devam ettirdik. Çünkü çok kitap okumuş, şuurlu bir Turancı ve Türkçü idi. Konuştuklarımızı çevreme usulü dairesinde anlattım ama, Kerküklü arkadaşımı ortama hiç tanıtmadım, izlendiğinden hep şüphelendiğinden ben de onun gibi davranıyordum... Saddam devrildikten sonra kendisi Kerkük'e gitti ve daha gelmedi. Bir kaç defa haberleştik ama kaç yıldır haber kesildi,ne oldu bilmiyorum. Mükemmel yetişmiş hem kültürlü, hem iyi bir dişçi, hemde sıkı bir komando idi.Dilerim ki ailesinden geride kalanlar ile yaşıyordur.
Başbuğu'mu anlamayanlar daha sonra Rus Devlet Başkanı ,Rusya ve diğer Sosyalist Cumhuriyetlerde Kominizim çökünce, ''Bizim sistemimizi ve SSC Birliği'nin dağılmasının en önemli müsebbibi Alparslan Türkeş'in komandoları ve ülkemiz içindeki elidir ,onun taraftarlarının bizim ülkemiz içinde ve dışındaki çalışmalarıdır, halklarımız içindeki örgütlenmesidir.'' demesini Rus gazetesinde okuduğumda içimden gülmüştüm! *
Başbuğum Alparslan Türkeş'i anlamayanlar, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin yaşlıları arasında bulunup konuşsalar, benim gibi Kerküklü arkadaşı tanıyınca, onun anlattıklarını dinleyince ve Başbuğumun toplantılarına katılınca onu daha iyi anladığım gibi, kendini Türk hisseden herkeste Başbuğ'u anlar diye düşünmüşümdür hep!
*
Ve şu son yıllarda Milli Hareketi idare eden lider kadrosunun hataları, teslimiyeti, dün Ülkücüleri insan yerine koymayanları, eşrefi mahlukat saymayanları bu ülkenin başında ısrarla tutmaları, hareketin gerçek çile çekmiş erenlerini darmadağın etme çabaları, kaba davranışlar, tehditler Ülkücü Hareketin üzerine siyah bulutlar gibi çökmüştür. Başbuğumun gayretleri, onca fidan gibi yiğitlerin şehit olmaları hiçe sayıldı. Ülkücüleri hayvan olarak niteleyenlere hiç seçime girmeden en önemli üç büyük şehrin teslim edilme çabaları, Başbuğumun onca çilelerle kurduğu partinin şu anki idare edenlerinin teslimiyetçiliği, Türk Milliyetçilerini, Turan Dünyasını, Ak Saçlılarımızı, bu davanın çilekeşlerini umutsuzluğa, göz yaşlarına boğmaya devam etmektedir. Hareket her tarafından hançerlenmektedir. Tanrım Türk'ü Korusun !İnşallah..
Ve bu gün 25 Kasım...
Doğum günün kutlu olsun BAŞBUĞUM TÜRKEŞ !
Sensin Alparslanlara eş...
Saygılarımla...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.