Başlarken
Saygıdeğer okurlarım,
Sayın Ömer Lütfi Özenç başkanımın daveti üzerine, YEREL YÖNETİMLER- BELEDİYELER- ağırlıklı yazılarımla bu köşede buluşacağız. Davet ve beni aranıza kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum.
Zaman, zaman bloğumda paylaştığım yazılarım, yeni yazılarım ve kitap çalışmalarımdan alıntılarla düşüncelerimi paylaşmaya gayret edeceğim.
Detaylı açıklamalarımı aşağıda bulacaksınız.
Sevgiler ve saygılar sunarım.
Ahmet Baybars GÖĞEZ
BAŞLARKEN
YEREL YÖNETİMLERDE NELER OLUYOR? NELER OLMUYOR?
Bazen gündeme dair farklı konulara girsek de siz saygıdeğer okuyucularımla ağırlıklı buluşma konumuz, YEREL YÖNETİMLER, ŞİRKETLERİ VE İŞTİRAKLERİ üzerine tespitlerimiz ve önerilerimiz olacak. Bilinen ezberlerden çok farklı bakış açılarıyla beyin fırtınası yapmaya çalışacağız.
Merkezi yönetimin de üzerinde yönettikleri bütçelere, sosyal ve ekonomik anlamda vatandaşların refahı, huzur ve mutluluğu için ortaya koydukları katkılarına rağmen, yazılı ve görsel basında hakkettikleri günlük veya haftalık sürekli yayınlara konu edilmemelerinin büyük bir eksiklik olduğunda sanırım hemfikiriz. Daha da ötesinde okuyucu köşesinde soru/ cevaplarla vatandaşlarımızı aydınlatmanın çok değerli olacağını düşünüyorum. (İlerleyen zamanlarda.)
Halk diliyle BELEDİYE tanımı daha çok kullanılsa da, uyum yasalarıyla tâbi olduğumuz AB müktesebatında yer alan ifadeyle YEREL YÖNETİM tanımını tercih ediyoruz. Hatta geniş anlamda mahalli idareler seçimiyle birlikte oluşturulan İl Özel İdaresi organları; İl Genel meclisi ve Encümenini de bu tarif içine sokabiliriz. Evet bu tanıma bazı kesimler endişeli ve mesafeli duruyor. O tartışmalara şimdilik girmesek de tartışılması gerektiğini ve gerekli/ doğru yasal düzenlemeler yapıldığı takdirde sorunları daha kolay aşabileceğimizi düşünenlerdenim.
Baktığımız zaman NORM kadrolu çalışanları 657 Sayılı DEVLET MEMURLARI KANUNU'na tâbi devlet kurumu olup, vergi dairesi şubesi gibi Arazi, Arsa, Bina- Emlak, Eğlence, İlân reklam vb. vergilerle, harçların tahakkuk ve tahsilatlarını yaparak, merkezi bütçe gelirlerinden pay alan, kendine özgü kanunları (5393- BELEDİYE KANUNU ve 5216- BB- Büyükşehir Belediyesi Kanunu) ile muhasebe kayıt ve yönetmelikleriyle, Sayıştay dahil İçişleri, Çevre Şehircilik, Hazine ve Maliye, Aile bakanlığı gibi devlet kurumlarınca idari, mali, hukuki denetimlere muhatap olan YEREL YÖNETİMLERİN, çok daha fazla gündemde yer bulmaları konusunda ki haklılığımız da belirginleşiyor.
2012- 2018 arasında yayınlanan Sayıştay raporlarından 21 BB ve ilçeleri ile 10 küçük- orta seviyede İL belediyesi ve ilçelerinin denetim raporlarının özetini çıkarttığım “BELEDİYELERDE SİSTEMSEL SORUNLAR VE ÇÖZÜMLER” kitabımı yıl içinde yayınlamayı düşünüyorum. Zaman, zaman bu çalışmalarımdan da alıntılar yapacağım.
YEREL YÖNETİMLERDE görülen yüzde 70- 80 ortak sorunları analitik formatta ve tablolar halinde; yöneticiler, araştırmacılar, akademisyenler, basın ve medya çalışanları, avukatlar ile istatistikçiler için başucunda bulunması gereken bir eğitici- kaynak kitap hazırlamaya çalıştım.
Muhtemelen köşe yazılarımda paylaştığım konular ve yorumlarıma katılanlar olduğu gibi katılmayanlar da olacaktır. Varsa eksik bilgi ve hatalarımızı karşılıklı paylaşarak hep birlikte doğruyu bulacağız.
Sayıştay denetim raporlarında genelde NELER OLMUYOR veya YANLIŞ YAPILIYOR konuları ağırlıklı olarak ele alındığı için, yazılarımda bu tarafı öne çıkartabilirim. Bunun kişi, kurum ve partilere eleştiri olarak değil de doğruyu bulmak adına “Hatalardan ders çıkartmak” şeklinde yorumlanmasını beklerim.
“OLANLAR/ YAPILANLAR” yönetim sorumluluğu içinde zaten “OLMASI GEREKENLER” olarak algılanıyor. Bir yönetim danışmanı olarak gittiğim şirketlere de bu gözle bakarım;
“OLMASI GEREKENLER oluyor ve işler yolundaysa beni zaten davet etmezdiniz.!”
Ülkemizin kurucusu Atatürk bile “Beni eleştiren gözlerle izleyin” diye gençlere seslenirken, bizler kendimizi eleştirilere kapatırsak doğruyu bulamayız diye düşünenlerdenim.
Bu sayfada beni “şucu, bucu” diye tanımlamanızı arzu etmem. Elimden geldiği kadar siyaset üstü kalıp, tarafsız olmaya özen göstereceğim. Yazdıklarım belge ve raporlara dayalı olarak kamuoyu ile paylaşılan bilgiler ve şahsen görüştüğüm yetkili/ sorumlu yöneticilerin anlatımlarına dayalı olacaktır. Tabii ki sorular ve paylaşımlar olursa elimden geldiğince cevap vermeye çalışırım. Yazılarımın sıradan bir vatandaş için fazla teknik ve detay içerebileceğinin farkındayım. Konu ile ilgili çevrelerce daha iyi anlaşılacağımı düşünüyorum. Zamanla gündeme dair değerlendirmelerde usta kalemlerden de ilham alarak basit ifadelerle sorunları anlatmaya gayret edeceğim. Yine de eleştirilerinize açığım.
Konunun önemini daha iyi anlamak için Türkiye’de YEREL YÖNETİMLER hakkında biraz bilgi vereceğim.
İçişleri bakanlığı kayıtlarına göre 1.390 belediye var. Belediye şirketleri sayısını tam olarak bilmiyoruz. Ancak 696 sayılı KHK ile taşeron hizmeti alan çoğu belediye şirket kurmak zorunda olduğuna göre muhtemel 3.000+ civarı BİT- Belediye İktisadi İşletmesi/ İştiraki (Ortaklığı %50’den az) olduğunu kabul edebiliriz. Bütçe içi işletmeler ile sayının çok daha fazla olacağına (4.000+) şüphe yok.
Sayıştay’ın yaptığı düzenlilik denetimleri ve yayınlananlar;
30 BB 2012- 2018 yıllarında 1- 7 kez tümünü denetleyip bazılarını yayınlamış.
51 İL Belediyesi 2012- 2018 yıllarında 1- 7 kez tümü denetlenip bazıları yayınlanmış.
922 İlçe Belediyesi 2012- 2018 yıllarında 1- 7 kez tümü denetlenip 257’si yayınlanmış.
387 Belde Belediyesi 2012- 2018 yıllarında yaptığı denetimlerin hiçbiri yayınlanmamış.
Denetlenen BİT’lerin yayınlanan rapor sayısı 64.
Denetlenip raporlanan belediye sayısı 2018 sonu itibariyle 338 olup, 1.390 belediyeye oranı yüzde 24,33. Yani geriye kalan yaklaşık yüzde 75 yerel yönetim hakkında yayınlanmış denetim raporu yok.
1.390 belediye, yaklaşık 3.000- 4.000 şirket ve iştiraklerinin kullandığı/ yönettiği kamu kaynağının, merkezi bütçenin de üzerinde olduğunu söylersek hatalı olmaz. İşte bu yüzden liyakatli kadrolarca yönetilmeleri sosyal refah, gelirin adil paylaşımı ve kişi başına düşen milli gelire pozitif katkı açısından da BELEDİYELER önem kazanıyor.
Özellikle Covid-19 salgın sürecinde, sosyal belediyecilik uygulamalarının daha da yaygınlaştığına ve merkezi yönetime göre çok daha esnek kararlarla hızlı çözümler ürettiklerine hep birlikte tanık olduk. Bu ve benzeri uygulamalar arttıkça, YERELDE KALKINMA ve sonrasında YERELDEN KALKINMA POLİTİKALARININ önemi, başta iktidar olmak üzere muhalefet partilerinin parti programları ile organizasyon şemalarına da yansıyacağını, YEREL YÖNETİMLER adayları belirlenirken yeni bir anlayışa kapı aralayacağımızı umuyoruz.
Sayın cumhurbaşkanımızın ifadesiyle “borçlu olmayan belediye mi var?” noktasından, liyakatli ve partizanlık dışı tercihlerle YEREL YÖNETİMLERİ borçsuz ve çok daha hizmet odaklı yapılara dönüştürmek tüm paydaşların en önemli önceliği olmalıdır diye düşünürüm.
Bu düşüncelerime katılan yetkililer ve okuyucularımın değerli fikirleriyle birlikte, sosyal belediyecilik odaklı bir dönüşümü başlatabilmenin mümkün olduğunu umuyor ve birlikte bunu gerçekleştireceğimize inanıyorum.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.