Başörtüsü siyasetçinin işi değil
Son günlerde Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı'nın başörtüsü yasağının kanunla güvence altına alınması isteğine, Cumhurbaşkanı tarafından "Anayasa'ya koyalım veya halka referanduma sunalım" cevabı geldi.
Kanunla veya anayasa ile başörtüsünün güvence altına alınması, ileride insanların görüşleri değiştiğinde kanunu da anayasayı da değiştirerek yasakların konulabileceği anlamını da içermektedir.
Bu durum inançları veya zevkleri için başörtüsü takanların inanç ve giyim özgürlüklerinin kısıtlanması anlamına gelir ki içinden çıkılması zor çözümsüz bir netice doğurur. Farz edelim halkın oyuna baş vuruldu ülke nüfusunun tamamına yakını "başörtüsü olmasın" dedi. Bir kadın veya kızımız "ben başörtüsüz yaşayamam" diyerek itiraz etti. Yetkililer ne diyecek? "Çoğunluk böyle istedi, sen de çoğunluğa uyacaksın" deme hakkını, inanç için takan birine nasıl anlatabilir veya dayatabilirsiniz.
Allah’ın ayetleri çoğunluğa değil, herkese gelmiştir. Çoğunluk Allah’a ve indirdiklerine inanmıyorsa, inanmayanların verdiği çoğunluk hükmü, inançlılar için geçerli olabilir mi? Başörtüsü veya diğer giyim şekilleri, bırakın inanma veya inanmamayı, her şeyden önce insanın özeline özel yaşama alanına girer.
Devlet bazı özel çalışma alanları için kılık kıyafet düzenlemesi yapabilir. Giydiği kıyafet çalışma alanının işlerliğinde olumsuzluklara sebep olacak durum arz ederse, bu durum herkes tarafından kabul görürse, itiraz olmazsa olabilir. İnancım için takıyorum derse bir kişi bile olsa yasak olmaz.
Kur’an’da başörtüsü ile ilgili bir ayet var. Nur suresi 31. Ayet. Adı geçen ayetin bir bölümünde ‘’Başörtülerinizi yakalarınızın üzerini örtecek şekilde örtünüz’’ diyor. Bazılarımız o dönemde Kur’an’ın indiği Mekke ve çevresinde iklimin etkisiyle erkekler dahil başörtüsü takmayan kimsenin olmadığı bu sebeple o bölge için bir emir veya tavsiye içerdiğini söylese de Kur’an bütün insanlığa bütün devirler için geçerlidir. Burada kadının cazibe yerlerinden biri olan göğüslerin elbise altından da olsa ulu orta görünmemesi, fark edilmesinin istenmemesi tavsiye edilmektedir.
Ayeti bu şekilde yorumlayanlar olduğu gibi, istenen başın örtülmesi değil, göğsün, yakanın örtülmesi şeklinde yorumlayanlarda var. Kişi algıladığı gibi örtünüyorsa, siyasetçinin, topluma yön veren etkili kişilerin kendi görüşlerini dayatma hakkı olamaz. Adı üzerinde inanç. Yani inanma veya inanmama. Kimsenin "sen niye böyle inanıyorsun?" veya "neden inanmıyorsun?" diye sorgulama hakkı, İslam’da da İslam’a bir yaşayış biçimi olarak en yakın olan demokrasilerde de olamaz.
Allah, kitabında Peygamber'e bile "Senin işin tebliğ etmek, kimseyi zorlayamazsın" derken bize bizim siyasilere ne oluyor? Kanunla, Anayasa ile zorlama yapılmak isteniyor. Bu iş kanun işi falan değil, anayasa işi hiç değil. Temel Haklar Haktır. Birilerinin keyfine göre düzenlenemez.
Osmanlıda olduğu gibi. İktidarda kalabilmek için Allah’ın en büyük suç olarak söylediği adam öldürmeyi (Halife Padişahlar) beşikteki çocuklara, kardeşlere kadar kendilerinde hak görmüşlerdir. Bırakın İlahi Dinleri, dinsiz toplumlarda bile böyle bir hak, hak değildir. Bu haklar, yaşama hakkı gibi tabii haklardır. Kişiye iktidarlara göre değişmez. Bu konuda çıkarılacak olan her anayasa maddesi her kanun karşı tezler, olumsuz görüşler doğuracaktır. Kendi akışında gittiğinde taşlar yerine daha sağlam oturacaktır.
Beni üzen esas konu ise, Başörtüsü tartışmalarında taraf olacak (inananlar içinde inanmayanlar içinde) Diyanet İşleri Başkanlığının suskunluğudur. Diyanet İşleri Başkanlığı bu günler için vardır. Siyasetçilerin yandaşı tasdikcisi değildir. Dinin görüşlerini bir heyete Kur’an ışığında yorumlatır ve görüşlerini bildirir. İktidarın veya muhalefetin ne dediğine bakmaz. Yanlış diyorlarsa gerekli ikazını yapar. Allah’ın indirdikleriyle içtihat eden bir diyanete kimse bir şey diyemez. Toplum da rahat eder siyasetçilerde.
Tekrar ediyorum. İnsanların inançları Anayasa ile Kanunlarla, idare edenlerin keyfine göre belirlenemez. Kimse zapturapt (sıkıdüzen) altına alınamaz. Gücünüz yetiyorsa hala yürürlükte olan şapka kanunu uygulayın. Yine Nur suresi 31. Ayetin son bölümünde: Kadınların yere basarken ses getirecek ayakkabılar giymemesi emir ve tavsiye ediliyor. Ben daha hiçbir yetkili ve yetkisizin ağzından dik tabanlı ses getiren ayakkabılar için bir ses duymadım. Varsa yoksa başörtüsü.
Caddeler, sokaklar iç çamaşırla gezenlerle doldu. Yaptırım yapmak için geçerli bir sebep arıyorsanız alın size bir konu. Siyasetçi de konuşsun Diyanet'te...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.