"Beytülmalı yemek dünyanın en ahlaksız şeyidir"
Hazreti Muhammed bu dünyaya fakir geldi, fakir gitti. Miras bırakacak bir serveti yoktu. Geriye ne bir dinar, ne de bir dirhem bıraktı. Daha hayatta iken Hicaz, Yemen, tüm Arap Yarımadası, Şam ve Irak sınırlarına kadar fethedilmişti.
Nice ganimetler, haraçlar, cizyeler, zekâtlar toplandı. Nice hükümdarlar türlü türlü hediyeler gönderdi. Hiçbirini kendisinde tutmadı, tamamını halka harcadı. Kendisi fakir yaşadı ama halkını zenginleştirdi.
El değirmeni ile buğday öğütmekten, kuyudan su çekerek eve taşımaktan elleri nasırlaşan ve halsiz düşen Hazreti Fatıma devlet hazinesinden talepte bulundu.
Hazreti Muhammed “Kızım, yoksulların ve yetimlerin durumu daha kötü. Onların senden daha fazla hakkı var.” diyerek bu talebi uygun bulmadı. Çünkü Hazreti Muhammed, yöneticilerin kendi ailesinden daha önce halkını düşünmesini istedi.
Hazreti Muhammed’in boğazından kul hakkı asla geçmedi. Kul hakkına Allah’ın bile karışmayacağını söyledi:
"Ey insanlar, eğer birinizin sırtına vurmuşsam, işte sırtım, gelsin, sırtıma vursun. Şayet birinize hakaret etmiş veya onurunu incitmişsem, işte, karşılık verebilmesi için şerefim ve haysiyetim. Eğer birinin malını almışsam, işte malım, gelsin, alsın. Gerçek şu ki: Benim yanımda sizin en onurlunuz, en şerefliniz, şayet hakkı varsa, hakkını isteyip alandır.”
Malını, canını, ırzını, namusunu, haysiyetini ve onurunu korurken, savunurken ölen kimsenin “ŞEHİT” olacağını buyurmuştur. Bu nedenledir ki, Hazreti Ali: “Haksızlık karşısında eğilirseniz, önce hakkınızı kaybedersiniz sonra da şerefinizi kaybedersiniz.” demiştir.
Hazreti Ömer: "Analarının hür olarak doğurduğu insanlar köleleştirilemez.” demiştir.
Hazreti Muhammed, kula kulluğu kaldıran yüce dinimizin Yüce Peygamberidir. İnsanların yalnızca Allah’a kul olmalarını istemiştir; Allah’tan başkasına eğilip bükülmelerini, yağcılık ve yaltaklık yapmalarını ise yasaklamıştır.
"Kim, huzurunda insanların saf saf dikilip durmalarından hoşlanırsa cehennemdeki ateşten yerine hazırlansın." buyurmuştur.
Kendisinden nasihat isteyen kimseye “Kızma, öfkelenme.” diye birkaç defa tekrarlamıştır. Yine, “Kim yakınını, ondan daha üstününü bulabildiği hâlde, sırf kendisine duyduğu sevgiden dolayı bir göreve getirirse cennetin kokusunu duyamaz.” buyurmuştur.
Birisinin imansız olduğuna dair hüküm veren bir kişiyi, sevgili Peygamberimiz “Bunu nasıl söylersin, kalbini mi yarıp baktın?” diye azarlamıştır.
Bin dört yüz yıl önce Hazreti Muhammed bir karar aldığında o günün insanları “Bu, size Allah’ın emri mi, yoksa kendi fikriniz mi?” diye sorabiliyorlardı.
Eğer “Benim görüşüm.” derse, bu defa “Sizin görüşünüzün şöyle, şöyle mahzurları var, görüşünüz yanlıştır, şöyle, şöyle olsa daha iyidir.” diyebiliyorlardı. Hazreti Muhammed de genellikle kendi görüşünden vazgeçip yapılan bu önerileri uygulardı
Şimdi?!
Allah, Kuran, din iman deyip iktidar olanları.
Dokunulmazlık sadece Allah'ta varken dokunulmazlık zırhına büründüler, 17/25 aralıkta yolsuzlukları ile ilğili 4 bakanı yargılanmadan akladılar.
Yargılanmadan aklanma ne İslam tarihinde var, ne insanlık tarihinde var.
AKP döneminde hırsızlık helal sayıldı.
Rüşvete "hediye" dediler,
"Allah, kitap" dediler beytülmalını yediler.
Din, iman perdesiyle yolsuzlukların üstünü kapattılar, rahmanilik görüntüsüyle şeytanilik yaptılar.
İnancımızla taban tabana zıt olan "çalışıyorlar ama çalışıyorlar" dediler.
"Çalıyorsalar, emeklerinin karşılığını alıyorlar. Saçma sapan algılar oluşturdular.
AKP'li 4 bakandan bir tanesi ne demişti? "Yolsuzluk olmadığını düşünecek kadar saf olmamalı ülkem."
Daha ne istiyorsunuz siz?
AKP iktidarında, saraya günlük 16 milyon TL israf yaparak, "itibardan tasarruf olmaz" dediler.
Hazreti Muhammed yaşasa, âlemlere rahmet olarak gönderilen israf yapılan o saraya girmezdi.
O sarayda beytülmalı'nın hakkı var. İsraf haramdır.
İlk saray yaptıran Muaviye idi. Muaviye'ye ne dedi Ebu Zerr el-Gifari "Şayet bu sarayı milletin parasıyla yaptırdıysan hainsin, kendi paranla yaptırdıysan müsrifsin, israftır, israf da haramdır."
Bunlar! Bakınız, ne dediler:
"Dolmabahçe Camisi'nde içki içildi."
"Başörtülü bacım taciz edildi. Görüntüler elimizde, cuma günü açıklayacağız."
Yüzlerce cuma geçti, hâlâ açıklanmadı.
Yalan ile iman bir arada durur mu? AKP yalan ile imanı bir arada yapmaya çalışıyorlar.
AKP İktidar korkusu, Allah korkusunun önüne geçirdi. Bu ayıp, bu günah AKP'ye yeter de artar bile.
Türkiye'de iki türlü medya var. Biri iktidarın önünde secdede - Diğeri de rükûda. Evet, ben de rükûdaki medyada çalışıyorum. Allah'a secde edilir, Allah'a rükû edilir. Milleti baskı altına aldılar. Secde ettirmeye çalışıyorlar.
AKP zamanınızda!
- Zina çoğaldı, bina yükseldi, ribâ yayıldı.
AKP'nin üç kelimesi meşhur: Zina, ribâ ve bina. Zinayı suç olmaktan çıkardılar. AKP fuhşu patlattı. 21 yılda seks işçiliği 10 kata çıktı. AKP döneminde, emniyet raporlarına göre, fuhuş yapan kadın sayısında yüzde 1.680 artış olmuş.
AKP döneminde; Uyuşturucuyu kullanma yaşı ilköğretim okullarına kadar düşürdüler.
Erdoğan; "Ben bu görevde olduğum müddetçe faiz yükselmeyecek.", "Nass varken sana, bana ne oluyor" demişti.
AKP döneminde faiz kat kat katlandı, faiz lobisine 600 milyar dolar aktardılar. 2023 bütçesinde 566 milyar TL 2024 bütçesinde 1trilyon 250 milyar TL faize ödenek ayıracaklar.
Erdoğan ilk iktidarında "FAİZ" dünya gerçeği dedi. Faiz ödemesin rekor kırdılar.
- Erdoğan: "Allah'tan piyasa faizi şu anda kendisi oluşturuyor, olgunlaştırıyor." Allah'tan korkmadan , Allah'ı da faize karıştırdılar.
HAS Partili NUMAN KURULMUŞ ne diyordu: "Harun gibi geldiniz, Karun gibi oldunuz." diyordu
Şimdi AKP'li oldu dilini yuttu
- Dini dinara dönüştürdüler
- Kendilerini zenginleştirdiler, halkı fakirleştirdiler
-Önce mücahit oldular sonra müteahhit oldular, şimdi de her şey mübah oldu,
İzmir'de bir imamı, görevden ihraç ettiler. "Bizim rahmetimiz gazabımızı aşacaktır." sözünü eleştirdiği için.
Dolmabahçe Cami imamını sürgün ettiler.
Bakın, AKP döneminizde, domuzu koyun postuna büründürdüler, domuzu etini kasaplık hayvan statüsüne koydular.
SONUÇ:
AKP tüm seçimlerde beytülmalını kullanarak seçime girdiler ve kazandılar. Peygamber efendimizin devletin malından çalanın ateşte yanacağına ilişkin uyarıları var. Dolayısıyla devletin malı halkın bütünün malıdır.
Devletin malını yağma eden ve hak etmediği bir şeyi zimmetine geçiren -alnı secdede kalmayacak nitelikte Müslümansa- bile bunun Müslümanlığına Müslüman denilmez.
Dünyanın en ahlaksız şeyidir. Aslolan insanın hak ve hukukunu yememek
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.