Bilimin önemini anladınız mı?
Yıllarca yazdık, söyledik. "Bilim dışı söz ve eylemlerin hiç bir önemi yoktur" dedik.
Hurafelerden, masallardan hiç bir yarar sağlamayacağımızı defalarca anlattık ama ne yazık ki meramımızı birilerine duyuramadık. Bir başka ifadeyle onlar duymak istemedi.
Ne güzel söylemiş sözü söyleyen; "Bir musibet, bin nasihatten evladır." Bu sözün manasını inşallah tam anlamışızdır.
Dünyayı tehdit eden; İnsanlığın bütün yaşamını alt üst eden nereden-nasıl, ne amaçla çıktığı ya da çıkarıldığı belli olmayan "KORONA–KOVİT 19" virüsü adı verilen bir bela hepimizi ve bütün alemi tehdit etmeye başladı.
Her türlü davranışımız değişti.
Komşuluk, arkadaşlık, akrabalık hatta aile içi davranışlarımız neredeyse tamamen ortadan kalktı.
Uzaktan selamlaşmaya, hal hatır sormaya mecbur edildik.
Türk Milleti misafir severdir. Evlerimize en yakın akrabalarımızı dahi kabul edemez duruma geldik. Yolda yürümemiz değişti. Caddelere, sokaklara çıkacak halimiz kalmadı.
Evimizin içinde ihtiyaçlarımız için kullandığımız eşyalara adeta düşmanca bakar olduk.
Anneler-babalar, nineler-dedeler birbirlerinden korkar hale geldiler. Çocuklarına sevgiyle sarılan, onları kucaklayan, öpen anneler, babalar bu davranışlara hasret kaldılar.
El sıkmak ya da halk tabiriyle tokalaşmak mazide kaldı.
Üstünde yattığımız yatağa, üstümüze örttüğümüz yorgana, battaniyeye, ayağımıza giydiğimiz çoraba, ayakkabıya "acaba" gözüyle bakmak zorunda kaldık.
Caddeler, sokaklar, kaldırımlar, yollar yürünmez oldu.
Alışveriş merkezleri, pazar yerleri, kahvehaneler, çay bahçeleri, lokaller, lokantalar, pastaneneler, eğlence yerleri, yüzme havuzları, sayfiye yerleri, piknik alanları, spor salonları kısaca sosyal yaşamımıza katkı sunan ne kadar sosyal mekan varsa hepsine hasret duyar hale geldik.
Okullar, toplantı salonları, kültür sanat hizmetlerinin tamamı bir anda durduruldu.
Çalışma hayatı anlatılacak gibi değil. Günlük nafakasını, günlük çalışarak kazanmak zorunda olan insanlar "ölüm –açlık" seçeneklerinden birisini tercih etmek zorunda kaldı.
Geçimini ticaret yaparak ya da meziyetini sergileyerek sağlamaya çalışan esnaf ve sanatkarların durumlarını anlatacak birkaç kelime bulmakta zorlanıyorum.
Ya üretenler? Fabrikalar, atölyeler, tezgahlar, küçük –büyük işletmeler; bunlar için ne yazsam bilemiyorum ki...
Bir de dünyanın en önemli üretim alanında adeta ibadet eder gibi gece gündüz alın teri akıtan çiftçilerimizin vaziyetleri anlatılacak gibi değil. Onlar olmazsa, toprağı ekmezlerse, üretim yapmazlarsa mikroptan sağ kalanlar bu sefer açlıktan ölecek duruma gelirler.
Ey dünyayı "ben yarattım" diyen zavallılar, gördünüz mü gücünüzün ne kadar olduğunu?
Her yıl 500 bin insan açlıktan, yokluktan, sefaletten, susuzluktan ölürken sesini çıkarmayan kan emici vampirler, şimdi anladınız mı sıfır bile olmadığınızı?
Küresel sermayeye hakim olmak için insanlığı unutan dünya devletlerini yönetenler; hak ettiğinizi yaşarken bu gün ne hissediyorsunuz acaba? Çok merak ediyorum...
Ülkemizi yönetenler veya yönetmeye aday olanlar, sizlere de birkaç sözüm var..
Yıllarca üst perdeden konuştunuz. Ne yazık ki hala konuşmaya devam ediyorsunuz. Artık bu tavrınızdan vazgeçiniz. Küçük bir virüs veya mikrop karşısında hepiniz boyunuzun ölçüsünü aldınız. Bir kaç dakika kafanızı iki elinizin -eliniz de temiz olsun- arasına alınız ve nerede hata yaptığınızı bu günkü durumunuza bakarak lütfen düşününüz...
Canlar; bugün dayanışma, yardımlaşma kısaca insan olduğumuzu göstermenin zamanıdır. Geliniz birlikte hareket edelim. Kurallara uyalım. Bilimin ve aklın yolundan yürüyelim.
Bilimin ve aklın yolundan yürümediğimiz için görünmez bir mikrop "virüs" insanlığın tamamını teslim aldı. Dünya top yekûn tehlike altında.
Küresel mikrop zengine, fakire, milliyete, cinsiyete, paraya pula şana, şöhrete, makama mevkie bakmadan herkesi hesaba çekiyor. Hepimiz ellerimizi havaya kaldırdık, beyaz bayrak çektik, teslim olduk..
UNUTMADAN DİYORUM Kİ; İNSANIMIZI VE HEPİMİZİ YAŞATMAK İÇİN HAYATLARINI TEHLİKEYE ATARAK SAVAŞAN KAHRAMAN SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZI SAYGILARIMLA SELAMLIYORUM.
Bu zor durumdan kurtulmanın tek yolu bilime bilgiye sarılarak görevimizi yapmaktır.
Allah; Milletimizi ve bütün insanlığı bu kara günlerden kurtarsın.
Büyük lider; Devletimizin kurucusu, büyük devlet adamı, insanlık tarihinin en önünde yer alan GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ü bir kez daha şu sözlerinden dolayı yad ediyorum; Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun...
"HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR, FENDİR..." (Mustafa Kemal Atatürk)
Saygılarımla...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.