Bir babanın mezarı
Ekonomiden fazla anlamam.
Ortakses’te konuya hakim pek çok yazar tarafından ekonomi yazıları yazıldı. Bu yazıların yeterince bilgilendirici olduğuna inanıyorum.
Ekonomiyi sevseydim İktisat Fakültesi'ni 2. sınıfta bırakmazdım.
Ekonomik durumun kötüye gidişinin toplum üzerindeki olumsuz etkisi beni daha fazla ilgilendiriyor.
Bugün bir babanın intihar ettiği haberini aldık. Oğluna okulun alınmasını şart koştuğu pantolonu alamamıştı ve çocuk bu yüzden derse kabul edilmemişti. Baba da bu durumu gururuna yediremeyip intihar etti. İktidar kanadından “olay psikolojik” diye saçma sapan ve pişkince bir yorum geldi. Sorumluluk üstlenmemek için yapılmış sorumsuzca bir açıklamaydı. “Ekmek yoksa pasta yesinler” mantığı uzun bizleri yönetenlerde uzun zamandır hakim. Nasıl bir hayat yaşıyorlar ve nasıl bir bolluk içinde yüzüyorlar ki dar gelirliyi, ihtiyacı olanı anlamakta bu kadar zorlanıyorlar. Zamanında adı soruşturma dosyalarıyla anılan bir bakan yanına gelip kanser olduğunu söyleyen ve yardım isteyen kızın eline birkaç yüz lira tutuşturup başından savmaya çalışmıştı. Kız da gözyaşları içinde dilenci olmadığını, tedavisi konusunda tıbbi destek istediğini umarsızca anlatmaya uğraşıyordu.
Tok açın halinden anlamıyor!
Bizi yönetenler fazlasıyla tok, biz fazlasıyla açız.
Yırtık ayakkabıyla ve varlık olarak sadece parmağındaki alyansla siyasete girenlerin bugünkü durumlarına baktığımızda, yoksulluğu hatırlamak istemediklerini, bu nedenle yoksulları da anlamadıklarını düşünmek zor değil.
Onurlu insanlar evlatları bir şey istediğinde ve alamadıklarında farklı tutumlar sergilerler. Kimi üzülür içine atar, kimi isyan eder, kimi canına kıyar. İktidara düşen dalga geçer gibi açıklama yapmak değil, sorumluluğu üzerine almaktır.
Öğrencilere bedava kitap reklamı yapılıyor.
Devlet masalara kitap bırakıyormuş.
Şimdi size okullardan birkaç manzara!
Eğitim faşizmi tam gaz devam ediyor.
Bazı okullar velilerin eline kayıt sırasında bir liste tutuşturuyor. Temizlik, kırtasiye malzemesi dolu bu liste kitap tutarından yüksek.
Bazı okullarda öğretmen borsası kurulmuş. Çocuğunuzu istediğiniz öğretmenin sınıfına sokmak isterseniz taban rakam 300 TL'den başlıyor. Bu rakam da kitap fiyatından yüksek.
Birçok okul öğretmen açığı yüzünden sözleşmeli öğretmen tutuyor ve parayı veliye ödetiyor. Tahmin edersiniz ki bu rakam da kitap fiyatını aşıyor.
Parası olmayan velilerin nasıl aşağılandıklarını da haberlerde görmüşsünüzdür.
Babalar okulun boya badanasını yapıyor, anneler okulda hademe gibi yerleri camları siliyorlar.
Batsın verdiğiniz bedava kitaplar!
Okullara gereksinimleri olan ödeneği ayırın, yoksul velileri aşağılatmaktan vazgeçin!
Yeni milli eğitim bakanından çok umutluyum ve bu işe bir çare bulmasını bekliyorum. Ziya Selçuk eğer olaya iktidar kodamanları gibi bakmazsa sorunu çözer diye düşünüyorum.
“Her toplum hak ettiği şekilde yönetilir” cümlesinin sonuna kadar arkasındayım.
Ama bu toplumun bu yönetim tarzını hak etmediğine inanıyorum.
Sanki bu işin arkasında başka bir şey var gibi...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.