Bir kızı olmalı insanın...
İnsan evlenince çoluk çocuğa karışmak istiyor... Biz de evlendikten bir süre sonra bebeğimiz olsun istedik Hikmet'le... Nur topu gibi bir oğlumuz oldu. Adını Serter koyduk... Hikmet ben daha hastanede iken (O zaman arabamız yoktu) babasının motorsikletine atladığı gibi bütün akrabasını tek tek gezmiş "Oğlum oldu" diye müjdeyi vermişti...
Serter büyüdü... Arkadaşlarının hep kardeşleri var, bizimkinin yok!.. Üzülüyor... eksikleniyor... İlle de kardeşi olsun istiyor. Her akşam bankadan geldiğimde başımın etini yiyor... Üç yaşında falan.. En sonunda geçiştirmek için bir gün "Tamam annem" dedim. Nerden bilirdim az sonra pencere demirlerine tırmanıp karşıda kardeşi olduğu için kıskandığı yaşıtı Emre'ye "Emreeee... biliyomusuuuun... annem de bana kardeş doooracak!.." diye muştulayacağını... Duymamla koşup onu yakaladığım gibi pencereyi kapatmam bir olmuştu...
Bizim beyefendi geldi yedi yaşına... Hâlâ aklında... hiç unutmadı ki!.. yalnız o söyleye söyleye benim de aklıma sokmuştu kardeş meselesini. Ancak babamız istemiyordu... "Bunu zor büyüttük kreşlerde, hem oğlumuz da oldu, yeter!.." diyordu... Oysa ben artık bir kızım olsun istiyordum... Kıvırcık saçları tepesinde palmiye gibi süslü kurdele ile tutturulmuş; bir elinde bebeği, diğer eli annesinin elini tutmuş... annesinin yanında pıtı pıtı koşturan şirin bir kız...
O istemezse istemesin... kadın isterse yapar... hamileyim... Ancak Hiko gene oğlan bekliyor... Ben kız...
Son doktor kontrollümüzde doktorum Birsen hanım "Hülya'cığım üzgünüm ama bu da oğlan" demesi ile bütün hayallerim yıkılmış, moralim bozulmuş, ayaklarımı sürüyerek eve dönmüştüm. O an söküp atmak geldi içimden... ne yani ben bunca sıkıntıyı ikinci bir oğlan için mi çekmiştim... sonra tövbe ettim. "Allah'ım hayırlı, sağlıklı evlat ver" diye dua ettim.
Oysa nereden bilebilirdik ki bizimkinin ayak baş parmağının ultrason da bedenine ek gibi görününce doktorumun onu oğlan sanacağını... Ya da ikinci seçenek o kadar üzüldüğümü gören yaradanım bana acımış son dakikada onu kıza çevirmiş, ancak ruhunu tam olarak kıza çevirecek zamanı olmamıştı... Çünkü hep babayiğit bir kız oldu. Güzelbahçe'ye yeni taşındığımızda bir komşumuz karısına "İlerideki komşumuzun bir kızı var, aynı Zeyna gibi" demişti.
Rahmetli annem derdi ki "Kızı olan kumam yok diye sevinmesin!.." vallahi doğru... billahi doğru... Neden mi?.. Düşünün bir yere gideceksiniz... hazırlanıyorsunuz... otobüsü kaçırırsanız ikincisi yarım saat sonra ve kaçırırsanız gideceğiniz yere geç kalırsınız... Akşamdan giymeyi planladığınız kırmızı kazağı arıyorsunuz... yok!... koşa koşa üst katta kızınızın odasına çıkıyorsunuz. Orada... giyilmiş... kirlenmiş... köşeye çıkartıldığı gibi konulmuş!.. Aşağı iniyorsunuz başka şeyler giyiyorsunuz... Sıra geldi makyaja... bordo dudak kalemim nerde... nerde... neerdeeee!.. koşarak yukarı çıkıyorsunuz ve alıp aşağı iniyorsunuz. Tamamsınız çantanızı alıp durağa koşma zamanı... çantam?.. çantam?.. yok!.. gene yukarı koş... çantanı bul... içini boşalt... seninkileri koy... nefes nefese durağa geldiniz ama geç... otobüs uzaklaşıyor... kendi saçınızı başınızı mı, kızınızın saçını başını mı yolasınız var?..
Elbet her şey de olduğu gibi bunun da azı karar çoğu zarar... Bir kız yeter!.. Ablam Süheyla ile biz iki kız kardeş fırsat buldukça kavga ederdik... şimdi canciğer kuzu sarması olduğumuza bakmayın... haydi kibarlığı bırakayım doğrusu resmen dövüşürdük... Hatta ablam bana öfkelendiğinde hırsını alamaz, beni yakaladığı gibi yere yatırır ve kafamı kemirirdi!.. Her akşam annem babama "Bunlar gene dövüştüler" diye bizi şikayet ederdi. Rahmetli babam da öfke ile derdi ki "İki kızım olacağına bir dam domuzum olaydı, daha az başım ağrırdı..."
Neyse işin şakası bir yana ille de bir kızı olmalı insanın... Çünkü;
Canınızın sıkıldığı an yaptığı şakalarla sizi güldürdüğü için;
Sarılıp öptüğünüzde cennet kokusunu içinize çekmiş gibi olduğunuz için;
Yaslanacak bir omuz aradığınızda canınızdan can olduğu için;
Dert ortağınız olduğu için;
Ailece bir çıkmaza girdiğinizde kişisel çıkar, gelecek hesabı yapmadan dört elle çalıştığı için;
Derdinize derman olduğu için... bir kızı olmalı insanın...
Bu gün senin doğum günün canım yavrum, biricik kızım Senem'im... Aradan geçmiş 27 yıl... İyi ki doğurmuşum seni... iyi ki kızım olmuşsun... Dilerim hep birlikte güzel günler görürüz canım yavrum Zeyna'm benim...
Hülya Sezgin / [email protected]
Not: Zeyna: mitolojide geçen savaşçı prenses...
Not:Yalnız oğlu olanlara da Allah kızı gibi gelin versin duamla...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.