Kimi zaman hüzünlü, kimi zaman heyecanlı, kimi zaman yorucu ve kimi zaman da mutluluk verici bir maratonu geride bıraktık. Şunun çok iyi bilinmesini isterim ki içimde hiç kimseye karşı kırgınlık, dargınlık yahut küskünlük yok. Dün neredeysem, bugün de oradayım. Dün ne söylediysem, bugün de arkasındayım; bana oy vermiş olsun ya da olmasın tüm Ortalı hemşerilerim benim için birdir. (Ancak aşağıda bahsedeceğim bir kesim var ki onları ayrı tutuyorum.)  Ben adaylık sürecimin en başından beri Orta’da birlik ve beraberliğin sağlanması gerektiğini;  Orta’nın, Ortalı’nın ancak bu şekilde doğrulup ayağa kalkabileceğini söyledim. Ki bahsettiğim kardeşlik kümelerini de Allah’a şükür oluşturduk. Orta’dan da bunun kıvancını içimde yaşayarak ayrıldım. Bu yüzden içim çok rahat.

30 Mart sonrası ilçemizin gündemini meşgul eden en önemli konu seçimi nasıl kaybettiğimiz oldu. Hemşerilerimizce; evlerden sokaklara, sokaklardan meydanlara taşan tüm o coşku ve heyecanın sandığa neden yansımadığı tartışılmaya başlandı. Herkes kendince bir suçlu, sorumlu arama gayreti içerisine düştü.  Ben de bu yazımda tartışmalara bir nokta koymak adına dilim döndüğünce suçlu ve sorumluları sizlere deşifre etmeye çalışacağım.

Şüphesiz ki Türkiye genelinde şaibelerin gölgesinde kalan bu seçimde en çok kullanılan cümle “Sandıkta kazandığımızı masada kaybetmeyeceğiz” olmuştur. Fakat biz bunun yerine “Sahada kazandığımızı sandıkta kaybettik” diyoruz. Peki neden böyle oldu? Bu sorunun cevabını maddeler halinde şu şekilde sıralayabiliriz.

-İlçemizin memurları sürgünle tehdit edildi.

-Evladı memur olanlar açığa alınmakla, sürgünle korkutuldu.

-Seçimden bir gece önce ev ev dolaşılıp altın ve para karşılığı oy sözü alınarak Kur’an’a el bastırıldı. Muhafazakarlığı ile bilinen bir Ortalı’nın Kur’an’ın siyasete alet edilmesine sessiz kalmasını ve üstüne üstlük bunun karşılığında para almasını gerçekten çok utanç verici bir olay olarak görüyor ve Allah’a havale ediyorum. 

-Esnaf ve çiftçimize devlete olan borçlarının tahsil edilmesi şantajı yapıldı. Haciz ve icra sözleri kullanıldı.

-“İktidar partisi gelmezse, hizmet gelmez” denilerek hemşerilerimizin kaygıları üzerinden bir algı operasyonu yürütülerek şantaj yapıldı.

Hatırlayacağınız üzere seçim öncesi gerek bire bir görüşmelerimde gerek toplantı konuşmalarımda gerek köşe yazılarımda yukarıda bahsettiğim olaylara karşı hemşerilerimi defalarca uyarmıştım. Elbette tüm hemşerilerimiz bu tehdit ve şantajlara boyun eğmedi. Birçoğu yapılan teklifleri elinin tersiyle itti; sürgünden, hacizden korkmadı, “Orta’ya hizmeti Ömer Bezci de getirir” dedi ve önce Orta diyerek tercihini bizden yana kullandı.

Kısaca özetlemek gerekirse; bu seçimde tehdit ve şantaj; dürüstlük, adalet, güven ve hizmeti  yendi. Bizim kendimize olan güvenimiz, Orta sevdamız, projelerimiz ve hayallerimiz; onların zorbalığı, içi devletin kasasından doldurulmuş zarfları ve koltuk sevdası vardı. Baskıdan başka çareleri de yoktu; çünkü eşit ve adil bir seçim olursa bezdirdikleri Ortalılardan en ağır tokadı yiyeceklerini en iyi onlar biliyordu. Yaptırdıkları kamuoyu araştırmalarının neticesi de hezimet diyordu.

Tüm bunlara rağmen yeni Belediye Başkanımıza hayırlı olsun diyor ve görevinde başarılar diliyorum.Seçim çalışmalarında olağanüstü performans gösteren bölge vekilinden aynı performansı seçim sonrası Orta nın menfaatları içinde bekliyoruz. İnşallah o da “Önce Orta” der ve 30 Mart öncesi sarf ettiği cümleleri vaat aşamasında bırakmayarak ilçemizin kalkınmasına öncülük eder. Laubalilik, gevşeklik, eyyamperestlik ve rehavet’in Orta’nın ve kendisinin sonu olacağını da hiçbir zaman aklından çıkarmayacağını umut ediyorum.

Son olarak seçim süreci boyunca sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar beni adım adım izleyen, her koşul altında bana olan desteğini geri çekmeyen  annem, kardeşlerim, birinci dereceden akrabalarım ve hemşerilerim başta olmak üzere tüm Orta halkına teşekkür ediyorum. Ümidinizi yitirmeyiniz; siz bir ve beraber olduğunuz müddetçe hiçbir kuvvet önünüzde duramaz.

Selam ve dua ile…