BİT- Belediye şirketlerinde yapılan hatalar
Mevzuat çoğunlukla okuyucular için sıkıntılıdır. O yüzden ilk bölümde kısaca bahsedip ilerleyelim.
6102 sayılı TTT- Türk Ticaret Kanunu m. 18.2; “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.”
%50,001+ daha fazla hissesi belediyeye veya belediyenin %50,001+ daha fazla ortağı olduğu şirkete ait olduğu şirketler BİT- Belediye İktisadi Teşekkülü yani Kamu kaynağı kullanan belediye şirketidir. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait benzer durumda olan diğer şirketlere ise KİT- Kamu İktisadi Teşekkülü denir. Ortaklık payı %50’den az ise İŞTİRAK denir.
Bu şirketlerin çoğunluk hisselerinin belediyeye ait olması onları 5393 sayılı Belediye Kanunu veya 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa tabii kılmaz. 6102- TTK’na göre kurulup yönetilirler. Yani m. 18.2 ile belirtilen “basiretli bir iş adamı gibi hareket” kuralı, BİT ve KİT’lerin yöneticileri için de geçerlidir.
Çoğu şirkette belediye başkanı, müdür veya YKÜ- Yönetim Kurulu Üyesi olmasa da, belediyenin tepe yöneticisi olarak YKÜ ve müdürlerin atanmasında söz sahibidir. Dolayısıyla basiretli yönetim kararları kendisinden de beklenir/ sorumludur. Ayrıca şirketler belediye meclisi ve Sayıştay’ın denetimine tabii olup, mali- finansal- personel- ticari bilgileri, her yıl onaylanıp faaliyet raporlarıyla birlikte yayımlanması için belediyeye gönderilir. (Maalesef yayımlanan birçok faaliyet raporu içinde bunları göremiyoruz.)
Yeni TTK’na göre AŞ- Anonim Şirkette 1 ortak ve YKÜ olabilse de, kamu ortaklığı olan şirketlerde kurumsal yapı gözetilerek en az 3 kişi olması öneriliyor. Limited şirketleri zaten müdürler yönetiyor. Eski TTK’na göre AŞ en az 5, Ltd. Şti. 2 ortak ile kurulabiliyordu.
Eskiden kurulan birçok BİT’lerde hala %0,0001 hisse paylı diğer BİT ve bağlı kuruluşlar ortak. Genel kurul ilanları bu ortaklara da gidiyor. Gereksiz bir sürü yazışma yapılıyor. Bazen erteleme veya iptal olunca aynı işlemler ve ilanlar tekrarlanıyor. Genel kurula katılmak sembolik bu küçük ortaklar için adeta angarya.!
Ortakların minik payı kendi muhasebelerinde takip edilirken, Sermaye artışlarında muhasebe kayıt hataları yapılıyor. Ticaret sicil gazeteleri ortaklık pay hesaplarının ilanıyla daha uzun ve anlaşılmaz hale geliyor. İlan masrafı artıyor. Bunların hepsi Gelir tablosu Genel Yönetim Gider kalemini yükseltmekten başka işe yaramıyor. Belediye üst yönetimi çoğunlukla bu iştirakleri takip etmekten bunalıyor ve faaliyet raporlarında bile bazıları unutulup gösterilmiyor. Danışmanlar dahil kimse de herhalde bunları sadeleştirip tek ortaklı hale getirelim diye sormayıp, öneri getirmiyor.! Yapılıyor da belediye başkanı tarafından kabul edilmiyorsa, ayrı sorun.
Bir de YKÜ sayısı sorunu yaşanıyor BİT’lerde. Kanun izin verdiği için bir kişi olan da var, 29 kişi olan da (şu ana kadar karşılaştığım en yüksek sayı Beşiktaş belediyesi Personel AŞ’de. İmza yetkilisi sadece 1 kişi). Gayri faal olup, sürekli zarar açıklayan İzmir BB Ege Şehir Yapı AŞ gibi şirketlerde hala 10- 11 kişilik YKÜ bulunmasını eleştiren Sayıştay raporlarını okumayanlar var.
Şirket kurulurken ana sözleşmesinde YKÜ sayısı belirtiliyor. Aradan birkaç ay, bazen 1-2 yıl geçince genel kurul kararıyla sayı 9- 11- 13 kişiye çıkartılıyor. İBB 2019’dan sonra çoğu şirketin YKÜ sayısını 19’a çıkarmış. Bazı istisnalar olsa da, genelde tüm YKÜ’leri “huzur hakkı” alıyor. 2019- 2020’den sonra artık Ticaret sicil gazetelerinde huzur hakkı miktarları ilan edilmiyor. Belediye üst yönetimi; YKÜ başkan, yardımcıları ve üyeler için her yıl bir limit belirliyor. Huzur hakkı dışında faaliyet raporlarında “YKÜ’lerine sağlanan menfaatler” başlığı var ama çoğunda miktarları göremiyoruz. Yazanlar olsa da Genel yönetim giderleri miktarları ile orantılı değil. (Şirket üst yönetimi ücret ve giderleri de bu kalemde gösteriliyor)
Toplantı başına huzur hakkı uygulaması neredeyse yok. Başka şehirlerden de YKÜ atayanlar az değil. İstanbul’da Anadolu yakasındaki bazı belediyeler Çatalca veya Silivri’de ikameti olanları da YKÜ atamış. Ümraniye belediyesi şirketleri örnektir. İzmir BB İZDENİZ AŞ YKÜ'leri içinde Giresun- Mersin/ Mezitli- İstanbul’da ikamet eden üyeler var. İl veya mücavir saha dışından atananlara ayrıca yol harcırahı verilip verilmediğini bilmiyorum. Şehir dışı için verilmezse huzur hakları, yol harcamasına bile yetmez.
YKÜ sayıları çok olunca, istifa eden, süresi dolan, hastalık veya vefat nedeniyle ayrılan her üye yerine yeni atama yapılıyor ve bunların hepsi için Ticaret sicil gazetesinde ilanlar veriliyor. Öyle bir ilan trafiği var ki! Her ilan gereksiz masraf. Genel yönetim giderleri böylece yükseliyor.
Örnek olması için hazırladığım bir sunumdaki araştırmamdan İBB şirketleriyle ilgili bilgi vermek isterim;
2018 yılı Net satışları 18.164.715.000 TL, Genel yönetim giderleri 1.059.181.000 TL, Net kar 1.013.633.000 TL.
2021’de Net satışları 32.743.537.000 TL, Genel yönetim giderleri 1.524.436.000 TL, Net kar 2.412.456.000 TL.
Yazının başına dönersek. 6102 sayılı TTK m. 18.2 göre basiretli yönetim sergileyen hangi iş insanı, riske girip kurduğu şirkette kâr etmek yerine, Genel yönetim giderlerini artıracak böyle kararlar alıp kârından feragat eder?
BİT’lerin birçok amacı içinden bir tanesi de “mahalli ve müşterek ihtiyacı karşılamak yanında, belediyelere kamu kaynağı yaratmaktır. Galiba bizde Personel kaynağı yaratmak şeklinde anlaşılıyor.!
Yönetim danışmanlığı yaptığım şirketlere “Gelir muhasebesi değil, gider muhasebesi uygulayın” derim. Tüm belediye şirketleri için bu prensip geçerli olmalı. Kendi şirketinde kabul etmeyeceği masraf ve gider savurganlığını, başkan ve üst yöneticiler belediye şirketlerinde de kabul etmemeli.
Belki de belediyelerin çok şirket kurarak, bölgelerindeki girişimciliğin önünde engel olmalarına son verilmeli. Her belediyenin personel şirketi kurması zorunluluğu getirilerek, personel çalıştırmaya dayalı hizmet alım ihalelerini 2018 itibarıyla yasaklayan, 2017’de çıkarılan 696 KHK- Kanun Hükmünde Kararname büyük bir buluş ve reform olarak topluma dayatılmıştı. Bugün KHK’lı işçilerin, saha hizmetleri yerine büro hizmetlerinde çalıştırılmalarıyla, “memurlarla aynı işi yapıyoruz ama iş güvencemiz olmadığı gibi, yarısı kadar ücret almıyoruz” diyerek, haklı kadroya alınma talepleri ile siyasiler karşı, karşıya kalmış durumda.
Belediyeler ve bağlı kuruluşları için uygulanması gereken 696 KHK, belediye şirketlerinin personel ihtiyacını temin için de kullanılmaya başlanınca Sayıştay denetçileri özellikle İBB 2020 ve 2021 raporlarında eleştirmiş. Bu personeli belediyenin şirketinden temin etmek, taşeron sisteminin devamı olup, personelin ücret+ stopaj+ SGK giderleri yanında, şirketin kestiği faturanın %18 KDV’sini de ödeyerek, kamu kaynaklarını verimsiz kullanıyorsun diyor. İhtiyacın olan personeli şirket bünyesine alman gerekir diye öneri getiriyor.
Uzun vadeli düşünmeyip, acele verilmiş kararlara en güzel örnektir. Bu KHK çıkartıldığında birçok yüklenici şirket zor durumda kalarak kapanmak zorunda kaldı. Hiç konuşulmadı bile.
Bir başka örnek de İBB’nin 2019 sonrası uygulamalarında görülüyor. Sayın İMAMOĞLU şirketlerimizin vergi ve SGK borçları var, belediyenin ihalelerine bile giremiyorlar” yakınmaları sonucu, basına da yanşayan haberlere göre yaklaşık 800 milyon TL civarı borcu kapattıklarını söylediğini hepimiz hatırlıyoruz değil mi? Yaptığım araştırmalarda İBB 2019 sonrası 28 olan şirket sayısına 2 şirket (İYA AŞ ve İSETAŞ) eklemiş. Her birinin sermayesi 10 milyon TL. Belediye şirketlere borç veremez. Ancak belediye meclis kararıyla sermaye artışı yaparak kaynak aktarabilir. 2018 ile 2021 şirket sermayelerine baktığımızda yeni kurulan 2 şirkete 20 milyon TL ve Boğaziçi Konut AŞ sermayesi 7.200.000 TL arttırılmış. Diğer 27 şirketin aynı kalmış. O halde merak ediyorum. Sermaye artışı yoluyla şirketlere kaynak aktarılmadığına göre, borçlar hangi yöntemle kapatıldı?
İBB Belediye şirketlerinin toplam net cirosu 2018’de 18.164.715.000 TL olmasına rağmen, sayın İMAMOĞLU sözünde durup şirketlerin belediye ihalelerine girmesini sağlamış olacak ki, 2021 toplam net ciro Covid- 19 şartlarına rağmen 32.743.537.000 TL ile %80,26 artmış. Karlılık olarak bakarsak, 2018’de kümülatif olarak 1.013.633.000 TL olan karlılık, 2021’de 2.412.456.000 TL ile %130 artmış. İncelediğim hiçbir büyükşehir belediyesinde böyle yüksek bir ciro ve kâr artışı yok. Hatta cirosu düşen ve zarar eden çok şirket var.
Bu düşüncelerle BİT’lenme!! konusu önümüzdeki dönemde çok tartışılacağa benziyor. Sevgiler ve saygılar sunuyorum.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.