Bolu Belediye Başkanı ne demek istiyor?
A+A-
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın sonuna kadar arkasındayım.
Tanju Bey'in göçmenlere karşı aldığı tavır ırkçılık olmayıp, birilerinin otoriter ve popülist hevesleri uğruna hala kesintisiz devam eden yanlış göçmen politikasının bedelinin sürekli Türk milletine ödetilmesi nedeniyle; "Yeter artık, bu yükü kaldıramıyoruz" demeye matuf dikkat çekmeye yöneliktir.
Savaşın olduğu yerlere tatile gidilmez. Binlerce Suriyeli göçmen ülkelerine bayram tatiline gittiklerine göre demek oluyor ki iç savaş bitmiş, savaş kaçkını sıfatlarını kaybettikleri için de gittikleri yerlerden dönmemeleri gerekir.
Ezcümle; bugün takip edilen göçmen politikası ile Türk milletinin demografik yapısı, cumhuriyet değer ve kazanımı olan milletleşmenin aksine ümmetleşme ve ümmet bütünlüğüne evrilmesi üzerine sürdürülüyor.
Sürdürülen bu FETÖ'vari göçmen politikası; ülkenin ekonomik şartlarının en kötü olduğu bugün, çaktırmadan zihinlere zikredilerek millete kabullendirmenin nihai varacağı son aşama; demografik yapısı tamamen değiştirilmiş bu coğrafya üzerinde Osmanlı gibi çok uluslu bir yapıya dayanan; H.Kaplan'ın dizayn ettiği gibi yeni bir isim, yeni bir bayrakla yeni bir devlet inşa etmektir.
Ensar, muhacir kavramlarına gelince; geçiniz onları. Suyu görünce teyemmüm bozulduğuna göre Suriye'ye gidince de muhacirlik biter. Dolaysıyla, Türk milletinin acıma ve merhamet duygularının sömürülmesine yeter artık.
57. Hükümet'in, altına imza atıp AKP'nin kucağına bıraktığı, onun da kundaklayıp meclisten belki de bu günler için geçirdiği, muhtevası "Bir ülkede farklı halklar ve inanç grupları isterlerse kendi kaderlerini kendileri belirler" olan kabul edilmiş ikiz yasalarımız var. Ben bu ikiz yasaları bilip hatırladığım için ülkemize göçün teşvikinin vahametinin nereye varacağını fark edebiliyorum. Tanju Bey'in de sanırım aynı duygu ve düşüncelerle Türk milletinin hislerine tercüman olduğunu düşünüyorum.
Her Lozan Antlaşmasının yıl dönümünde...?
Lozan'ın kadir kıymetini bilmeyenlerin, yetersiz görenlerin, hele ki 12 adanın Lozan ile kaybedildiği tezini savunarak İstiklal Savaşı'nı; sonuçları itibariyle itibarsızlaştırma gayreti içinde olanların soylarını soplarını araştırın göreceksiniz ki; asıl nedenin Türk milleti adına bu coğrafya üzerinde yeni bir Türk devletinin tescil edilmesinin kripto etnik özürlüler üzerinde yarattığı rahatsızlıktır.
Eğer tescillenmiş bu devletin adı "Osmanlı" veya "Yeni Osmanlı" ya da "Anadolu" olsaydı bu kripto etik özürlü sinsi güruh "Lozan Antlaşması"ndan hiç rahatsız olmayacaklardı.
Velhasıl kelam; sonuç itibariyle çok uluslu Osmanlı sonrası Türk milleti adına bir ulus devletin inşasının yarattığı rahatsızlık her yıl bu zamanlarda nüksediyor. Ama önemli değil, biraz kaşıntı oluyor sonra da geçiyor(!)
Bu vesile ile verilen İstiklal Savaşı ve devamında kurulan "Türkiye cumhuriyeti Devleti"nin inşası sürecinde başta kurucu başbuğumuz Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve diğer kurucu kadrolar ile onların emir ve komutasında emeği geçen herkesi minnet ve şükranla anıyor ruhlarına Fatihalar gönderiyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun.
Suriyeli göçmenlerin hatırına Türkistan'a mı göçeceğiz?
Yeter artık...!
Ne bu cüret yahu. Neymiş; etnik özürlü kripto birisi Suriyeliler'e sormuş, onlar da demişler ki; "Önce bizden evvel gelenler geldikleri yerlere gitsinler sonra bizler de yol yordam öğrenir aynısını yaparız".
Hadi ortadan "Etnik rahatsız" adam. Oturduğun yerde k.çından uydurduğun bir ankete dayanarak hükümetinizin sabrımızı taşıran yanlış Suriye politikasına meşruiyet kazandıramazsınız.
Şunu unutma ki; Suriyeliler buraya bizimle savaşıp, kazanıp gelmediler. Bu coğrafyayı önce savaşarak fethettik sonra Türk yurdu yaparken gelenlerimiz ile birlikte üzerinde yaşayan insanları da kucaklayarak hep beraber bir millet olduk, onun adı da Türk Milleti'dir.
Sonra kendi insanımızı fethedilerek genişleyen coğrafyamızın sınır boylarına iskan politikası dahilinde yerleştirdik.
Osmanlı'nın çöküşü ile Misak-ı Milli sınırlarımız dışında kalan soydaşlarımız kendi istekleri ile veya gördükleri zulüm nedeniyle tekrar ana yurtlarına göç etmek zorunda kalmışlarsa; soydaşlarımız ile ülkesi için savaşmayıp terk eden Suriyeliler nasıl aynı görülebilir.
Etnik sorunlu adam; şimdi sen hangi cüretle kendi ata toprağına göç eden soydaşlarımızı Suriyeli kaçkınlar ile bir tutarsın. Ahmak adam, bu insanlar her şeyden önce ev sahibi; kimleri nereye gönderiyorsun hadsiz? Etnik özrüne binaen gizli heveslerine taban oluşturma gayreti içindeysen eğer; ya geldiğin yere sen git veya edebinle otur oturduğun yerde.
Ne bu yahu? Bu tahammül, tepkisizlik ve iğdiş edilmişlik böyle devam ederse gün gelecek kendi yurdumuzdan "Burada kaldığınız yeter gidin artık" dendiğinde adeta razı olacağımız bir psikolojiye doğru sürükleniyoruz.
''Taliban ile inanç yönünden ters düşmüyoruz
daha iyi anlaşabiliriz'' demek de ne oluyor
daha iyi anlaşabiliriz'' demek de ne oluyor
"ABD Taliban ile görüştüğüne ve Türkiye'nin Taliban ile inanç yönünden ters bir tarafı olmadığına göre biz daha kolay anlaşırız" diyor bay muktedir.
Yani böylece kadim Afgan-Türk dostluğu değil zihniyet benzeşmesi öne çıkarılıyor. Böylece, ülkemizin Taliban zihniyeti seviyesine düşürülmüş olunduğunun itirafına da şahit olmuş olduk.
Bu ifadelerle kendi askerimizi Taliban'a doğrudan hedef göstermiş oluyoruz. Oysa Taliban direnişi karşısında çekilmek zorunda kalan ABD istedi diye değil, doğrudan kendimize ait olan, kadim Türk-Afgan dostluğuna dayanan orijinal bir projemiz ile orada olmalıydık.
Trol ve troliçe müptezelleri sabah akşam ABD'ye küfür ederler ama heladan çıkan her ABD projesine havlu tutmayı da onur sayarlar. Bakalım bu absürtlüğe nasıl bir kılıf uydurup anlatacaklar göreceğiz ama iktidarın da, yandaşlarının da tüm atraksiyonları günü kurtarma ve ABD'nin koruma ve kollaması ile siyasi iktidarlarını muhafazaya matuf.
Sosyal medya üzerinden adalet arayışı ve mahsurları
Müge Anlı, katledilmiş bir karı-kocanın katillerinin kim/kimler olduğu üzerine günlerce süren canlı yayın programları yaptı.
"Müge Anlı katili yine buldu" payesi için neredeyse tüm kardeşlerin katil olabilecekleri, tüm kardeşlerin yasak aşkları olabileceği, tüm kardeşlerin akrabaları ile yasak aşklarının ve husumetlerinin olabileceği, tüm kardeşlerin birbirlerine karşı eşlerinden dolayı gizli gizli husumet ve ilişkileri olabileceği ve daha nice şüphe ve ithamlar günlerce sürdü. Velhasıl kelam; birbirlerinin canı ciğeri olan insanları yine karşılıklı olarak birbirlerinin yüzlerine günlerce bakamaz hale getirdi.
Oysa tespit edilen esas katillerin bu süreç içinde bir defa olsun isimleri geçmedi. Başarı kime ait; kardeşlerden birisinin feryadı sonucu jandarmanın bu işe özel bir ekiple müdahil olmasıyla çifte cinayet çözülmesi devlete ait. Yani devlet istediği için başarıyı da beraberinde getirdi.
Peki bir hakkın, hukukun yerine getirilmesi ve adaletin eşit dağıtılması için o delikanlının feryadında olduğu gibi farkındalık yaratıp dikkat çekerek, sorunu halletmek için ille de böyle arayışlar içine girmek mi gerekiyor.
Çok tuhaf; adalet arayışı bu şekilde sosyal medya, TV ekranları ve hatta mafya üzerinden yürütülmesi gibi paralel adalet dağıtımının geleneksel hale gelmesi durumunda ortada ciddi bir huku devletin varlığından söz edilemez. Yakın zamanda "Adalet TV", "Mahkeme TV", "Hakem TV", "Aldatanlar TV", "Aşk TV" gibi TV kanalları açılırsa hiç de şaşırmam.
Devlet gücünü gösterip hak, hukuk ve adaletin adil dağıtıldığı hissiyatını verdiği sürece bu abuk sabuk programlar da muhakkak ekranları terk edecektir. Sosyal dokuyu bozan, akla hayale gelmeyen ama birilerinin aklına gelmiş olup da yaşanmışlıkların sürekli konuşulur olması yaygınlığının artması dışında ne gibi faydası olabilir sormak isterim. İnanın ki şimdiye kadar zinanın cezasının olduğunu sanan milyonlarca insan bu programlar sayesinde artık cezasının olmadığını öğrendiler.
Velhasıl kelam; bu programların yayınına son verilmeli ve insanlar adaleti ve sahip çıkanını devletinin kurumlarında aranması gerektiği inancı yaygınlaştırılmalı ama çok haklısınız; hangi yönetenlerle. En makul seçmen, bu programları çekirdek çitleyerek izleyenler ise; çok zor galiba...
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.