Boykot ve Şirine...
A+A-
Yaşasın, yaşasın dünyada birinci sıradaymışız. Ne mutlu bize... e kolay değil, koskoca dünyada birinci sırada olmak... Bize bu mutluluğu yaşatanlara ne kadar teşekkür etsek azdır!.
Hangi konuda mı? Hadi bir tahmin edin bakalım:
En çok geliri ve yaşam seviyesi en yüksek vataşdaş mı olmuşuz?
En iyi sağlık hizmetlerini sosyal devlet mantığı ile katkı paysız ve ücretsiz alan halk mıymışız?
Tarihine, kültürüne, geçmişine sahip çıkan ülke miymişiz?
Çevresini, doğasını, ağacını, parkını koruyan; hatta hatta böyle alanları arttıran genişleten ülke mi olmuşuz?
Kadın erkek eşitliği; dövülmeyen korunan özgür kadınların çokluğu konusunda mı başa oturmuşuz?
Sağlıklı mutlu çocukların olduğu, çocuk istismarının, ensest ve tecavüzlerin olmadığı bir ülke olarak mı tepedeymişiz?..
I-ıııh... Bilemediniz... Bunların hiç biri değil...
Veee açıklıyorum... Dünyanın en pahalı benzinini biz kullanıyormuşuuz...
En pahalı benzin aaartııık bizim aracamızdaaaymııış...
***
Bu önemli derecenin bilincine varamayan bir grup bunu sosyal medya aracılığı ile boykot etmeye başlamış. Benzin almayacak, kullanmayacakmışız...
Diyorlar ki:
“Lütfen destek verelim. Unutmayın halkımız dünyanın en pahalı benzinini kullanacak kadar zengin değil. Lütfen duyarlı olalım. Yeterli sayıya ulaştığımız zaman önce sanal dünyada, sonra da reel de eylem de ortaya koyucağız...”
Ve ekliyorlar...
“Bu aymazlığa son” demek için, “Bir depo dolusu benzine verdiğimiz paranın 3 te 2 si vergi olmasın.” demek için destek verelim. Lütfen sahip çıkalım. Soyuluyoruz, uyumayalım...
Benzin zamlarını boykot yapıyoruz...
***
Şaka bir yana; Her şeyin hızlı, zamanımızın çok değerli olduğu ve en çok ihtiyaç duyduklarımızın başında benzinin yer aldığı günümüzde iç acıtan bir durum...
Peki ne yapabiliriz?
Toplu taşıma araçlarına binebiliriz...
Aynı yöne giden üç beş kişi ortak araç kullanabiliriz...
Yürüyebiliriz...
Halk isterse her şey değişir...
İşte tam da söylemek istediğim konuya geldik. Benim çocukluğumda hiç bisikletim olmadı. O yüzden binemiyorum. Ama yakın yerlere gitmek için de bir araç istiyordum. İşte sonunda muradıma erdim...
Onbeş gün önce aldım onu. Adı “Şirine” ben koydum. Bayıldığım kırmızı renkte... ne trafik tescili, ne kask, ne de ehliyet istiyor. Üç tekerlekli elektrikli bisikletim o benim. Kısa mesafelerimde, gezmelerimde, denize gidip gelirken, bakkala, pazara giderken hep ona biniyorum. Kadı gibi kuruluyorum koltuğuna. Pır pır pır... sessiz sedasız. Kimseyi gürültüsü ile rahatsız etmiyor. Azami sürati 15 km yi geçmiyor. E o da bana yetiyor. 45-50 km de bir şarj istiyor. Nerede ise düşme tehlikesi hiç yok. O kadar kolay ki kullanması, yaşlı ve sakatlara da öneriliyor...
Hani sakin şehirler var ya tam oralara uygun. Keşke devlet faizsiz destek kredileri verse... Veya vatandaşın kolayca alabileceği bir yol bulsa... Hem rahat, hem kolay, hem ucuz. Sanırım çok kısa sürede kendini amorti de eder... En büyük özelliği ise çevreci olması... Egzos yok, duman yok, gürültü kirliliği yok!..
Hatta yemin ederim sigarayı bırakarak aylık sigaraya vereceğiniz para ile 1 yıl taksitle alabilirsiniz... Ona denk geliyor çünkü fiyatı...
Havam olsun diye feysbukta fotoğrafımı paylaştım şirinemle çekilmiş. Arkadaşlar yorum yapıyorlar. Aman dikkat et, hız yapma, düşme, kaza yapma vs... diyorlar. Ben de onlara diyorum ki “Bastım mı gaza asfalt aağlıyoooo!”
Ve ekliyorum... “Arka tamponuna da yazacağım “Sen beni bir de büyüyünce gör!..”
Yani hak etmediğimiz, layık olmadığımız durumları yaşamak zorunda değiliz... Zamları boykot edelim. Benimkisi bir öneri...
Halk isterse her şey değişir... İsteyelim ne olur...
Hülya Sezgin [email protected]
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.