Bu Ne Biçim İş
Türkiye’de insanlar akıl sağlığını koruyor diye ödüllendirilmeli. Şu görünüşe bakınız. İnsanımız neye alışkın, başına neler geliyor? Bir iki örnek hatırlamaya çalışalım. “Senin tarlanın ucundan bir yer ver, oraya çocuklarım için bir evceğiz kondurayım” der. Altı ay içinde istenen köşede baca tütmeye başlamıştır. Ne tartışma, ne kavga gürültü, ne de hile dolan. Ve de yalan...
Bir örnek daha... komşu komşunun külüne muhtaçtır, dememişler mi? Komşu kapıyı çalar. “Kış uzadı, biz hazırlıksız yakalandık. Sen de odun fazla, birkaç eşek yükü odun ver, çocuklarım donmasın.” Komşunun ihtiyacı karşılanmıştır. Hesap görülmüştür. Köyde kimsenin haberi bile olmaz...
Şimdi asıl konuya geliyorum. Devlet hesap ediyor, gerekli görüyor, ve Karadeniz kıyısı boyunca oto yol yaptırılmasına karar veriyor. Bu karardan sonra ne gerekli? O yöre insanları bu hazırlığa ne diyor? Konunun uzmanları ne gibi görüşler öne sürüyor? Sorup dinlemek yok mu?
Devlet dinlemiyor. Bu yolun yapılmasına karşı çıkanlar da haklı olarak yargıya başvuruyorlar.
Şimdi gereken nedir? Devlet eğer aklı başında insanlar elindeyse yargı kararını bekleyecektir. Öyle olmuyor. Yol yapılıyor. Trafiğe açılıyor. Aradan tam tamına sekiz yıl da geçiyor. Bir de bakıyoruz ki, mahkemeden karar çıkmış. “Bu yol yapılamaz...” deniliyor kararda...
Güler misiniz, ağlar mısınız?
İstanbul’un göbeğinde bilmem kaç katlı gökdelen dkiiliyor. Mahkeme karar veriyor. “Yukarıdan yirmi beş kat yapılmamalıydı” imiş. İyi de bu katlar geceleri herkes uyurken yapılmadı ki... Şimdi yıkmıyorlar. Kim ne yapabilecek? Ne güzel komedi filmi olur...
Atatürk orman çiftliği toprakları üzerinde bir bina yükselmeye başlıyor. Bunu uygun görmeyenler bar bar bağırıyor. Dava açıyorlar. Dava devam ederken yapım da devam ediyor. Binanın yapımı bitti bitecek iken mahkemeden karar geliyor: “Buraya bina yapılamaz.”
Ülkenin geleceği iki dudağının arasında bulunan bir büyüğümüz var. Onun “Şeriatın kestiği parmak acımaz” sözünü haykırarak tarihe geçeceği sanılıyor. Hayır, o “Gücü yeten varsa gelsin, yapımı durdursun” diyor. Yapım devam ediyor. Bitiyor, hem kendi başına hem de milletin başına dert oluyor.
Daha pek çok önek var. Bunları sayıp sıralamak ne işe yarar?
Ülkemizde olup bitenler karşısında şaşkınlığa uğramak dışında elimizden ne gelir ki? Hele mahkeme kararlarından kaçınmak için kulanılan bir yoldan söz ettiler ki, kanım dondu. Diyelim ki, bilmem ne mahallesinde 28 parsel numaralı arsa üzerinde usulsüz yolsuz bir yapı dikeceksiniz.
“Mahkeme bu binayı yapamazsınız” yolunda karar verinceye kadar aymazlar arsanın parsel numarasını değiştiriyorlarmış. Karar çıkınca da “O parsel üzerinde bir şey yapılmıyor” diyerek işin içinden sıyrılıyorlarmış. Ben merak ediyorum. Bunların nüfus kayıtları ve çoluk çocuklarının durumu ne haldedir? Gerçekten çok merak ediyorum.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.