İktidar 16 yıldır deneme yanılma ,deneme yanılma, deneme yanılma şeklinde el atıp ta,eski halini aramadığımız hiçbir alan kalmadı. Eğitim de tam bir fiyasko. Dindar nesil yetiştireceğiz hevesiyle çocuklarımız kendi diliyle okuduklarını anlayamaz duruma geldiler. Terörle mücadelede bir barış süreci var ki içler acısı. PKK resmen kandırdı bizi, bir de FETÖ’ye ne isterse  vermeler. Dış politikamız daha enteresan stratejik derinlik dediler. Bu derinlik çukura dönüştü, Suriye'de içine düştük hep beraber. Oradan çekip çıkarılmamız gerekiyor.

Ekonomimiz nasıl bu hale geldi anlamak mümkün değil. Kazandığı 100 liranın 65 lirasını direkt veya dolaylı vergilerle geri veren tek ülkeyiz. 2001 krizinde Kemal Derviş’in iki yıllığına, yani krizi atlatıncaya kadar uygulanacak dediği ağır özel tüketim vergileri 16 yıldır her sene yükseltilerek uygulanıyor. Öyle olduğu halde 130 milyar dolarlık dış borç 450 milyar dolara çıktı, bu arada Cumhuriyet’in kazanımları olan fabrikalar, limanlar, Telekomlar, Petkimler satıldı, 70 milyar dolar da oralardan geldi. Bütün bu olanlar gösteriyor ki ülkemizde 16  yıldır müthiş bir savurganlık ve beceriksizlik var. Artık deneyip de yanılma halimizde yok,hakkımızda yok. Ülke bu halde iken bir de resmi kayıtlara göre 4,5 milyon gayrı resmi,6 milyona yakın mülteci var.İktidar bunlara 35 milyar dolar harcadığını söylüyor.Hala daha harcanıyor.

Sadece ülkemizdeki değil, İdlip’deki, Afrin’deki, Ceraplus’takilerede bakıyoruz. ÖSO’nun maaşlarını veriyoruz. Muhtaç olanlara yardım dinimizin emri amenna, ama kardeşim biz kendimiz yardıma muhtaç duruma düştük.Asgari ücretliler, emekliler başta olmak üzere 30 milyon insanımız açlık sınırının altında gelirle  yaşamaya çalışıyorken, Suriyelilere bu kadar kaynak ayırmayı kim onaylıyor, millet  buna razı mı? Bu arada en çok öğündüğümüz de gayrısafi milli hasılaya göre, dünyada yabancılara en çok yardım yapan ülke imişiz.Amerika’dan bile öndeymişiz. Bu öğünmeyi duyan da başarı zannedecek. İstersen gelirinin tamamını dağıt kimse karışmaz ki. Ama sen vatandaşlarının bu gününü, yarınını güvence altına alacaksın,artarsa yardım yapacaksın. Böyle durumlar için bizde bir laf vardır. Mekke’de dilenir, Medine’de sadaka verir. Bizim bırak ana parayı, faizlerimizi ödemek için borç bulmamız gerekiyor. Neyin yardımı?

Hava atmak için, böbürlenmek için borç alarak yardım olur mu? Bu iktidar vatandaşlarının sesine kulak vermeli. Bu böyle devam edemez. Onun için 31 Mart seçimlerinde iktidara bu uyarıyı muhakkak yapmalıyız. Biz kendimiz açken, Suriyeliler'e bu kadar kaynak ayıramazsın. Suriyeliler mutlaka ülkelerine dönmeli diye düşünüyorsak, alınacak kararlar, parti çıkarına, kişi çıkarına göre değil, ülke çıkarlarına göre olmalı diyorsak sandıkta bunu mutlaka belirtmeliyiz. İktidara bu uyarıyı yapmak tarihi bir görev. Ülkemizin bekasıyla ilgili. Aksi halde iktidar yaptıklarımı vatandaşımızda onaylıyor deyip yanlışlarına devam edecek.

BU GÜNLERİMİZİ ARAR HALE GELEBİLİRİZ.