Bulaşık makinesi!
Öğretmenlik mesleği ile "baba", "müdür amca", "müdür baba", "amca", "dayı", güvenilir ve sırdaş bir eğitimci olmak, BANA;
- Saygı ve sevgi ortamında büyüyen çocuğun, saygılı ve sevgi dolu olduğunu.
- Güven ortamında büyüyen ve büyütülen çocuğun, güvenilir olduğunu ve analiz ederek güvenmeyi öğrendiğini.
- Bakkaldan, fırından ve marketten alışveriş yapan fatura yatıran çocuğun, ileride kendisi için seçim yapmayı öğrendiğini.
- Odasını toplayan çocuğun, hayatını da topladığını.
- Sofra hazırlayan, toplayan, bulaşıkları makineye dizmeyi bilen ve makineyi boşaltan çocuğun, beynini de doldurup boşalttığını.
- Mutfaktaki ve dolaptaki malzemeler ile bağımsız doyabilen, kıyafetlerini toparlayan, ütüsünü yapan çocuğun, aç gözlü olmadığını, dayanışmaya, yardımlaşmaya, çevresine, çevreye ve doğaya önem verdiğini.
- Dolmuşa, otobüse, metroya kendisi binen, okula yürüyerek gidip gelen çocuğun; şehirlerarası yolculuktaki mola yerlerini, gittiği şehirde bindiği her toplu taşıma aracının duraklarının olacağını, nerede ineceğini, nerede barınacağını, okula nasıl kayıt yaptıracağını, askeri kışlasını, gideceği hastaneyi ve tehlikeli yerleri fark edebildiğini. Hayatta onu taşıyacak dört tekerin, anne babasında olmadığını öğrendiğini. Korkak olmadığını, cesur ve etkili iletişimde usta olduğunu.
- Yanlışı yüzüne uygun dille söylenen çocuğun, hatasını ört bas etmek için yalan dolan bahane üretmediğini, iftira atmadığını, başkalarını suçlamadığını ve hata benim dediğini.
- Babasının nasıl para kazandığını gören ve bilen çocuğun, kendisi için ayrılan bütçeye saygı duymayı öğrendiğini. İhtiyacı olunca ve aç kalınca çalmak yerine, çalışarak kazanmayı, az ile doymayı ve yetinmeyi bildiğini.
- İş hayatına atıldığında, çalıştığı kurumun veya işyerinin malına önem verdiğini, nankörlük yapmadığını, devletin malının deniz değil, emanet olduğunu bildiğini.
- Ayakkabılarının bağlarını kendisi bağlayan, kendisi çözen, kendisi giyen, çantasını ve beslenmesini kendisi hazırlayan, kendisi taşıyan, ödüllendirilen ve şımartılmayan çocuğun büyüdüğünde, üniversite ve yurt kayıtlarını kendisinin yapabildiğini. Yurtları beğenmeyip kiraya çıksa bile, arkadaşlarını kendisinin seçtiğini ve ardından ailesine haber verdiğini. Çünkü yapmayı, başarmayı, çözmeyi, ağlamamayı, yetiş anne dememeyi öğrendiğini.
Çocuklarımız için akademik destek veremeyebiliriz ve vermek zorunda da değiliz.
Öğretmenlik ve yöneticilik dönemlerinde, öğrencilerine ücretsiz LGS kursu veren biri olarak, iki çocuğum başta olmak üzere ödevlerini hiç bir zaman yapmadım. İlkokulda iken, yararlanacakları kaynakları, ansiklopedileri ve fihrist kullanmayı öğrettim.
Eğitim bilimlerinin temel felsefi ve ilkelerini, çocukların ve ergenlerin hayata hazırlanması ile yukarıda değindiğim tüm konuları, her fırsatta öğretmenlerimize, öğrencilerimize, velilerimize bıkmadan, usanmadan seminer, toplantı ve uygulamalı eğitimlerle anlatmayı, ben de öğrenmiştim. "Taylor Eğitim Sistemi" ve yaşadıklarımız.
Büyüyen öğrencilerimizin çoğunluğu ve iki çocuğum; toplumdaki okumuş sorumsuz bireylerden, bir çok alanda maalesef rahatsızlar.
Kocaman adamlar, bir çok makam ve görevde olmalarına rağmen, hala anne babalarının dört teker, iki çeker ayaklı araçları ve söylemleri ile yürümeye çalışıyor, iş ahlakında sıkıntı yaşıyorlar.
Akademik destek ve eğitim meselesi sosyal devletin, yani öğretmenlerin ve okulların görevidir. Görevler eksik yapılıyor, yapılmıyor, özel ders ile ücret alınıyor veya dershaneye gönderiliyor ise, sisteme susan ebeveynler, görevini eksik yapan öğretmeler, okul yöneticileri, MEB, MEM, TBMM ve yönetenler sorumludurlar.
Geleceğe en büyük yatırım, sorumluluk kazandırmaktır. Sorumluluk taşıyan bir toplum yetiştirebilseydik, ahlaklı, vicdanlı, nitelikli, başarılı ve güçlü bireyler tarafından yönetilir ve hepimiz de onları desteklerdik.
Merkez, taşra, yerel, kamu, özel ve tüzel yönetimlerde, sorumluluk bilinci gelişmiş, çalışkan ve düzgün kişileri seçmiş olurduk.
Halk arasında; "Ne koyarsan aşına, o gelir kaşığına" diye bir söz var. Aşın malzemesi, suyu, yağı, otu, tenceresi, kaşığı, sofrası, ekmeği ve emeği bizim. Gaz seçtiklerimizde, çakmağı onların seçip atadıklarında. Bekle ki gaz gelsin, gaz doldurulsun, zam gelsin, çakmak çakan gelsin, aş pişsin, sofraya ve kaşığa gelsin. Bekleye bekleye, kaşıklar neredeyse aşka geldiler. Nesiller göçüp gittiler. Sorumsuz çocuk yetiştirdiğimiz sürece, mucize beklemeyelim. Büyüyen çoğunluk sorumsuz ve başkalarının sözü ile yönetecek ve daha beter olacak.
Onlarca yıldır, değişmeyen çarklı dişlileri ve keyfe alem işleyen bir döngü. Tek çare, çocuğa bulaşık makinesini boşalttırarak, kafasını doldurup doldurup, boşaltıp boşaltıp, yeniden dolduracağı, gerçek bir EĞİTİM ve aile yapısını öğretti...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.