Çabuk kapa o telefonu!..
Mordoğan'dayım... Her yaz başı böyle yapıyorum. Çünkü bu sakin ve güzel beldede evim var. Ve nerede ise tam yirmibeş yıldır yazlarımı burada geçiriyorum.
Mordoğan efil efil eser, rüzgarı hiç eksik olmaz. Ama sonuçta İzmir yazı işte... gene de sıcak...
Sıcak bir yandan, canımın sıkıldığı, üzüldüğüm birkaç şey diğer yandan... Hani doluya koysan almıyor, boşa koysan dolmuyor cinsinden sorunlar olur ya... İşte öyle... Sıcakta bir yandan oflayıp puflarken, diğer yandan da ne yapsam, ne etsem derken telefonum çaldı. Arayan Alin Tülay Özbek... sevdiğim bir arkadaşım. Ve iyi bir yaşam koçudur Alin Tülay...
Dünyaya gelirken bir yol haritası ile gönderildiğimizi söylüyor. Baktığı astroloji ve bir takım bilimsel metodlarla bu yol haritamızı ve kişisel özelliklerimizi hesaplıyor. Sonra ona göre çıkardığı yol haritamızdan özetle “Ayağını denk al, kendini geliştir. Bu yanlışlardan kaçın. Şunlar sana iyi gelir vs...” diyor. Fal ya da kandırmaca değil... iyi şeyler söylüyor. Şimdi kitabını da yazdı, yakında raflarda yerini alacak.
Neyse uzatmayayım... canım sıkılıyor ya Tülay'a anlatıverdim. Dertleşeyim, bana çözümler önersin istedim. Sağ olsun yumuşacık, güven veren sesi ile sakin sakin anlatmaya başladı. Ben de bir yandan dinlerken, diğer yandan daha olumlu düşünmeye başladım. Sanki huzur bulmuş gibi... Derken ev telefonum çaldı... Sohbetimizi bölmemek için Tülay'dan özür dileyerek ev telefonumu açtım.
Karşımdaki doğulu şivesi ile konuşan bir erkek sesi
“Ben emniyet müdürlüğünden arıyorum. Kiminle görüşüyorum?” dedi.
“Arayan sizsiniz, kimi aradığınızı bilmiyor musunuz?” dedim.
“0232.737 ** ** numara değil mi? Adınız ne?” dedi. Ben de
“Elbet siz aradığınız için numarayı bileceksiniz ama kimi aradığınızı da bileceksiniz” dedim.
Ancak eşim Hikmet ve çocuklarım İzmir'deler. Hafta sonu gelip dönüyorlar. Allah korusun sıkıntılı bir durum olabilir diye de “Madem öyle diğer telefondayım. Rica etsem on dakika sonra araya bilir misiniz?” dememle diğer uçtaki adam kaba saba “Koskoca emniyet müdürlüğü seni mi bekleyecek. Kapa çabuk telefonu.” diye bağırdı. Haaaa... kimliği teyid edilmişti artık sahtekarın.
“Peki” dedim ve ev telefonumu kapayıverdim...
"Kesin yanlış anladı bunak!.." demiştir... Manyak dolandırıcı...
Sonra yaptığımı Tülay'a anlatırken karşılıklı kahkahalarla gülüyorduk. Bende sıkıntı, mıkıntı kalmamıştı...
Tülay ile sohbetimiz bitince olanları yeniden düşündüm. Ben kendimi kurtarmıştım ama anlaşılan dolandırıcılar Mordoğan'da iş başındaydılar. Hemen jandarmayı aradım. Olayı anlatarak telefon dolandırıcılığı ihbarında bulundum. Sonra belediyede görevli Cem beye anlattım olan biteni
“İyi yapmışsınız Hülya hanım. Bugün bir kaç kişiyi daha aramışlar” diye yanıtladı.
Böyle olaylarda “Beni sokmayan yılan...” diyemiyorum işte. Ben yanmadım ama başkasının da canı yanmasın istiyorum... Ve ihbar ediveriyorum...
Hülya Sezgin /[email protected]
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.