Çalınan altınlara dokunmak !
Kolombiyalı yetkililer Türk yetkililere altın müzesini gezdiriyorlar. Gezenlerde altın külçelerine hayranlıkla bakıp, anlatılanları ilgiyle dinliyorlar gözüküyor? Acaba? İçlerinden ne geçtiğini bilemeyiz? Bu altınlar Türkiye’de mi olsa veya bende mi olsa ikilemini yaşayıp yaşamadıklarını ve tercihlerini tahmin zor. Üzülmeyelim kutuların içine altından başka konulabilecek nesnelerin olduğunu da öğrendik.
Şimdi gelelim Güney Amerika halkının geçmişte yaşadıklarına. Altınlarının nasıl ellerinden alındığına. Tıpkı bizde özgürlüklerin elinden alınması gibi bir olay. İspanyollar 1492’de başladıkları sömürgeleştirmelerine 19. Yüzyıla kadar devam ettiler. Yaklaşık 500 yıl Güney Amerika’yı sömürdüler.Talan ettiler, soydular, soğana çevirdiler, yaktılar, yıktılar. Türklere gelince barbar olan dünya, Ermeni soykırımını pişirip ikide bir önümüze koyarken, İspanyol soykırımını görmezler ne hikmetse !.
1491 yılı İspanyolların tarihinde dönüm yılıdır. Önce İspanyadan Müslüman Arapları ve arkasından Yahudileri kovdular. Sonrada Dünya Tarihinde kara bir leke olan Güney Amerika’nın yerlilerini katlettiler . Maya, Toltek, Olmek, Aztek, İnka gibi kadim medeniyetlerin dibine kibrit suyu döktüler. İspanya’ya gidenler kentlerdeki tarihi yapılara hayran hayran bakarken bu yapıların temelinde kan, gözyaşı ve barut olduğunu pek bilmezler. Barselona’da, Madrit’te var olan görkemli yapıların temelinde güney Amerika medeniyetlerinin çalınan, gaspedilen hazinelerinin olduğunu düşünmezler bile. Yerlileri kandırarak, katlederek mabetlerinden elde ettikleri dinsel idolları İspanyaya taşıdılar. İşte binalardaki görkemin kaynağı buradan geliyor.
Günümüz Türkiye’si örneğinde olduğu gibi, hedef var olan uygarlıkları kaldırmaktı. Yani geçmişi inkar ve silme. Uygarlıkları görmemezlikten geldiler ve bunu , yerlilerin törenlerinde insan kurban ettikleri, yamyamlık, uygulamalarına başvurarak doğal yasaları çiğnediklerini ileri sürdüler. Tıpkı günümüzde Türk Milletinin kanıyla, dişiyle kurduğu cumhuriyetin kurumlarına atılan çamur ve ortadan kaldırılmasının dayandırıldığı nedenler gibi.
Teknoloji ve salgın hastalıklara dayanan fetihler acımasız oldu. Halkın direnci kırıldı ve İspanyol bayrağı güney Amerika’da dalgalanmaya başladı. Benzerliklere bakar mısınız ?Türkiye’de ki yasaklarla ifade özgürlüğü nasıl yok ediliyor. Teknoloji yerine medyayı koyun, salgın hastalıklar yerine de dinciliği koyun. Aradan bu kadar zaman geçmiş elbette ki enstrümanlar da değişecektir. Saldıracaksın, itham edeceksin, suçlayacaksın, ayrıştıracaksın ve bir puntunu bulup itibarsızlaştırıp hapsedeceksin.
Tekrar konumuza dönelim. İspanyollar bir yarım yüzyıl içinde Meksika, Orta Amerika ve –Brezilya dışında- Güney Amerika’nın bir bölümüne hakim oldular. Ve silahşör Cortez Meksika’yı, Pizarro’da Peru’yu fethettiler. Cortez Meksika’daki Aztek, Pizarro da Peru’daki İnka uygarlıklarını tümüyle yok ettiler
Evet önce paraya (altınlara) hükmedeceksiniz. Paraya hükmettikten sonrada kendinizi imparator ilan edeceksiniz. Sonrada gidip altın müzesini gezip Cortez gibi, Pizarro gibi düşünür müsünüz bilmem ama gerçekleri de yok sayamazsınız.
İspanyollar, Amerika kıtasında boş durmadılar tabi. Siyasi ve ekonomik çıkarların yanı sıra din olgusunu da göz önünde bulundurarak ilerlediler. O zamanlar İşid, Müslüman kardeşler yoktu ama İspanyollar kendi devlet teşkilatına benzer bir yapılanmayla bu ülkelerde teşkilatlarını , yönetimlerini, oluşturdular. Genel valiler, genel komutanlar, piskoposlar, hâkimler atamak suretiyle idareyi, göçmenleri getirerek de arazileri ele geçirdiler . Göçmen ve altın deyince gel de Z…efendiyi anımsama!
Anayasal kurumları bir bir ele geçirerek, tek adam yönetimine doğru hızla yol almakta olan Türkiye’nin altına bakışı yanında altının oyulmasını da göz ardı etmeyelim. DÜŞÜNELİM VE DÜŞÜNDÜRELİM.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.