Türk Dil Kurumu’nun resmi internet sitesine girerek arama kutucuğuna “ar” yazarsanız, karşınıza şu sonuç çıkmaktadır:

Ar: Utanma, utanç duyma

Yazımızın özünü anlamı kısa olsa da muhteviyatı çok derin olan

bu kelime oluşturmaktadır. 

Soysuzluğun moda, ihanetin meşru, bölücülüğün serbest olduğu teröre ve terör örgütüne teslimiyet sürecinde, AKP iktidarı bir koldan Türk’e ve Türklüğe duyduğu hıncı kusarken, diğer koldan da arsızlığın kitabını yazmaktadır. Terörle mücadele söylemleri ile başlayan AKP iktidarı dönemi, müzakere ile devam etmiş ve nihayet mübadele boyutuna varmıştır. Şüphesiz ki bu iddiamızın en somut örneği de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tır. 

Teröristin ölümüne üzülen; yaptığı açıklamalarla terör örgütünün avukatlığına soyunan, terörizmi meşrulaştıran ve teröristleri baş tacı eden Arınç’ın son vukuatı da yaklaşık 2 yıldır PKK’nın elinden bulunan kamu görevlilerimizin serbest bırakılmasının ardından yaptığı açıklama oldu.

Hatırlayacağınız üzere, Arınç, Tokat’ın Reşadiye ilçesinde gerçekleştirilen ve 7 Mehmetçiğin şehadet şerbetini içtiği kanlı ve melhun saldırı ile alakalı olarak yaptığı açıklamada;

Bazı olayların perde arkasını yıllar sonra anlayabiliyoruz. Ama bugün bir gerçek var; PKK adına eylem yaptığını söyleyen bir grup, bu işi ben yaptım, diyor. Şimdi bize düşen sıkı bir takiple, iyi bir istihbaratla yapanları bizzat yakalamak, sadece tetiği çekenlere değil, onlara bu komutu veren, onlara hükmeden elleri, maşaları, beyinleri de bulabilmektir. Bunu da inşallah en kısa zamanda başaracağız. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak. Milletimizin bir an evvel teselliye kavuşmasını sağlayacağız.” diyerek bir yandan PKK’nın hukuki danışmanlığına soyunarak canileri aklamaya çalışmış, diğer yandan da iktidar olarak bu kanlı ve melhun saldırının hesabını soracaklarını imâ etmişti. 

Peki sonra ne oldu? 

Reşadiye’de gerçekleştirilen hain saldırının emrini veren ve Dağlıca baskınını planlayan 'Baver Dersim' kod adlı terörist Süleyman Şahin PKK terör örgütünün kaçırdığı kamu görevlilerini teslim, tesellüm tutanağı

tutarak ne idüğü belirsiz bir heyete teslim etti. Üstelik bunu onlarca basın mensubunun önünde sözde askeri törenle ve gövde gösterisi haline getirerek yaptı. Kamu görevlilerimizi tek sıra halinde dizerek sözde tören boyunca ayakta bekletti. 

Ya sonra?

Daha önce terör örgütüyle görüşen “ahlaksız, namussuz”dur diyen çelişkiler dünyasının şaşkın ördeği Arınç, basın mensuplarının karşısına geçerek büyük bir arsızlık örneği gösterdi ve bu duruma sevinmeyenleri kıskançlıkla, fesatlıkla suçladı. Aradığı, hesap soracağı, yaptıklarını burnundan fitil fitil getireceği eli kanlı katil “Baver Dersim” 2 yıl önce PKK terör örgütünün kaçırdığı kamu görevlilerini serbest bırakmıştı. Artık Türk milleti o caniye minnet duymalı, teşekkürü bir borç bilmeli ve son yaptıkları için şükretmeliydi. 

Bu tablo ve bu söylemler AKP iktidarının terörist başına tamamen teslim olduğunun ve terör örgütünün başka “esir”lere ihtiyacı kalmadığının da en net göstergesidir. 

Türk milletinin şerefi AKP tarafından teröristlerin ayaklarının altına paspas edilmiş, istikbal ve istiklali peşkeş çekilmiş ve bin yıllık kardeşliği bölücü başının kirli emelleri uğruna hibe edilmiştir. 

İhanet çarklarının son hızıyla döndüğü şu dönemde Arınç’la buluştuğumuz tek nokta ise terör örgütüyle görüşen ve görüşülmesine destek veren her kim varsa şerefsizdir, namussuzdur, ahlaksızdır.