“Adalet Bakanlığı verilerine  göre  İstanbul’da 2011 yılında bin 486 tecavüz, 2 bin 488 çocuk istismarı, 2 bin 223 taciz davası açıldı. Açılan davalar baz alındığında İstanbul’u tecavüzde İzmir (568) çocuk istismarında Ankara (1162) izledi.Adana’da 461 tecavüz, 656 çocuk istismarı ve 291 taciz davası açıldı.  Antalya 432 tecavüz, 548 çocuk istismarı, 473 taciz davasıyla dikkat çekti. Gaziantep 558, Bursa 545, Mersin de 500 çocuk istismarı davası açılırken  Kayseri'de de  263 tecavüz davası, 374 çocuk istismarı davası ve 273 taciz davası görüldü. Konya, 609 çocuk istismarı davasıyla ilk 5 il arasında yer aldı. Konya 354 tecavüz ve 438 taciz davasıyla da  utandıran listede ön sıralarda yer aldı.  Samsun’da ise 418 çocuk istismarı davası açıldı. Tunceli’de 2011 yılında 3 tecavüz, 5 çocuk istismarı, 3 taciz davası açıldı. Diyarbakır’a ait veriler ise şöyle: Tecavüz davası: 92, çocuk istismarı davası: 193, taciz davası: 75.”

Kısacası ülkemizin tüm illerinde çocuklara yönelik tecavüz vakası yaşanmış...

Ankara ve İstanbul'da bini aşkın, çoğu ilde yüzlerce "çocuk tecavüzü", bunlardan daha fazla da "çocuklara cinsel istismar" davası açılmış.

Bunlar yalnızca mahkemelere intikal edenler...

Toplumsal baskı, dışlanma ihtimali,  ensest ilişki, çocuğun geleceği vb. nedenlerle mahkemelere intikal etmeyen olay sayısının bunun en az üç-dört kat fazlası olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz...

Gerçekten utanacak durumdayız..

Bu haberi okuduktan sonra, ben bir çocuğun yüzüne baktığımda bu kadar şerefsizin yaşadığı bir toplumun ferdi olmanın utancını yaşayacağım...

Ya gerekli tedbirleri almayanlar/alamayanlar?

İnsanlara 3; 3 yetmez 5 çocuk önerenler?

Bu tecavüz olayların bir istatistiği var mıdır?

Tecavüz edenler kimlerdir?

Tahsil düzeyleri, psikolojik sağlıkları, yetiştikleri ortamlar vb..

Tecavüzün muhatapları kimdir?

Ailelerinin yapıları (eğitim, gelir, çocuk sayıları vb) , yaş grupları vb..

Tecavüz olayı hangi ortamda meydana gelmiştir?

Park, açık arazi, işyeri, ev vb..

Tecavüzcü ile tecavüze uğrayanın ilişkileri nedir?

Akraba, aile yakını, aile düşmanı, komşu, herhangi bir ilişkisi olmayan vb..

Devletin elinde böyle veriler var mıdır?

Böyle veriler varsa değerlendirilmekte midir?

Benzer olayların tekrarlanmaması için tedbirler geliştirilmekte midir?

Mesela; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı bu konuda ayrı ayrı veya  ortak bir çalışma yapmışlar mıdır?

Bu sorulara evet cevabı almayı o kadar çok isterim ki..

Çok çocuklu aile yapısının gerekliliğine ben de katılıyorum. Ama, o aillerin; gelirleri ve eğitim düzeyleri ile o çocukları gerekli sevgi ve koruma ortamında yetiştirecek, yapıda olmaları ve onlara iyi bir gelecek sunmaları şartıyla... Çocuklara bu şartları veremiyecek ailelerin çocuk yapmalarının bir anlamı var mıdır?

Sırf çocuk yapmak için çocuk yaparsak, gelecekte yüzümüz daha çok kızarır. Çocuklarımızdan daha çok utanırız...