Çözüm için karenin dışına çıkma zamanı
Ülkemizin içinde bulunduğu problemler bir "beka sorunu" mertebesine ulaşmış durumda. Ekonomi, eğitim, dış politika, din anlayışı, ahlak, siyaset vd alanlarda bugüne kadar denenmiş çözüm yolları ile iyi bir sonuç alamadığımız ortada.
Devletimizi yönetenler karşılaştığımız problemleri çözmeye çalışırken girdiğimiz çıkmazın farkındalar. Bu sebeple bildikleri bütün çözüm yollarını tekrar tekrar deniyorlar. Ancak çözümsüzlüğün sıkıntısıyla bunaldıkları da açık.
Çünkü alıştıkları yönetim tarzı ve zihinlerinde yer eden çözüm metotları mevcut sorunları çözmeye yetmiyor.
A.Einstein “problemleri doğuran davranış biçimlerini devam ettirerek problemlerimizi çözmemizin mümkün olmadığını” söylüyor.
Ancak insanların alışkanlıklarını ve önyargılarını değiştirmeleri çok zordur. Yeni davranış biçimlerini benimsemeleri ve uygulamaları da çok nadir seçtikleri bir yoldur.
Yaşadığımız ve gittikçe etkilerini daha fazla hissedeceğimiz ağır ekonomik krizden çıkmamız da, dış politikada sıkıştığımız köşeden kurtulmamız da devletimizi yönetenlerin yeni davranış biçimleri benimsemesine ve uygulamasına bağlı.
Eğitimde, devlet yönetiminde, din anlayışımızda, hayatın her alanında problemler yaratan kalitesizlik çemberinden çıkış da aynı şekilde alıştığımız yönetim tarzının değişmesiyle mümkün olacak.
******************************
KARENİN DIŞINDA DÜŞÜNMEK NEDİR?
Alıştığımız çözüm tarzının işe yaramadığı böyle zamanlarda, uzmanların “karenin dışında düşünmek” diye tanımladıkları, yeni bir davranış biçimini seçmek gerekebilir.
Bu kavramın doğuşuna sebep olan şöyle bir problemdir: Aşağıdaki dokuz noktayı, hepsinden geçen kesintisiz dört doğru ile (elinizi kaldırmadan) birleştiriniz.
* * * * * *
* * * * * *
Bu problemi tek başına çözmeye çalışan insanların çok büyük kısmı noktaların oluşturduğu karenin içinden doğruları geçirmeye çalışmakta ve çözümsüzlük sonucuna ulaşmaktadır. Oysa problemin verilişinde karenin dışına çıkılmayacağı yönünde bir kısıt bulunmamaktadır. İnsanlar zihinlerinde yarattıkları ön yargı ile karenin dışına çıkmayı düşünememektedir.
Zihinlerdeki bu engeli aştığınızda karenin dışına da çıkarak çözüm üretilebiliyor.
Aileniz içindeki ilişkilerinizden, iş hayatınızda karşılaştığımız problemlere kadar çözümsüzlük noktasına gelmenin sıkıntılarını yaşamadan, “bütün yolları denedim, çare yok” demeden önce duraklayıp, derin bir nefes alınız.
Ve “acaba alıştığım davranış biçimlerinin veya düşündüğüm yolların dışında bir çıkış yolu olabilir mi” diye tekrar düşününüz.
Eşinizle, çocuklarınızla, amirinizle veya arkadaşlarınızla çözümleyemediğiniz probleminiz mi var? Mevcut davranış biçiminizi değiştirerek yeni bir yaklaşımın çare olup olamayacağını düşününüz.
Başkasını değiştirmeniz pek mümkün değildir, ancak davranışlarınızı değiştirip geliştirerek çözümler üretmeniz ve etkili olmanız mümkündür.
Ülke yönetiminde de benzer durumlar söz konusudur.
******************************
DEĞİŞİME DİRENMENİN BEDELİ
16 seneden beri ülkeyi yönetenler bir işletme körlüğü içindeler. Yaptıkları hataları görmüyor veya görmek istemiyorlar. Dışarıdan problemleri görüp, çözüm yollarını gösterenleri de dikkate almadılar.
Son seçimlerde, alıştırılmış olduğumuz ezberi bozan, milli ihtiyaçlarımıza göre şekillendirilmiş program ve politikalar uygulayabilecek, başka siyasi organizasyonları ve şahısları tercih etmemiz belki bir çıkış yolu olabilirdi.
Olmadı. Seçilenler de, seçmenler de, kimse alışkanlıklarından vazgeçmedi. Çoğunluk değişime direndi.
Mesela ekonomiyi çıkmaz sokağa getiren üretime değil, inşaata ve tüketime dayalı modelden ve israftan bir türlü vazgeçemiyorlar. Saray yapmak, Kanal İstanbul gibi ülke ekonomisine son bir darbe vuracak lüzumsuz projeleri gündemden çıkaramıyorlar.
Tek adamın sözü geçiyor. Denetim yok, Meclis etkisiz.
Bu durumda son ümidimiz, sorunların zorlamasıyla, devleti yöneten kişinin değişim ihtiyacını görmesi ve “başka çözüm yolları olabilir mi” diye düşünmeye başlaması olabilir.
İnşallah 16 seneden beri uyguladıkları (hatta bazılarını daha önceden miras alarak devam ettirdikleri) yolların dışında akılcı yöntemler bulmaya çalışır.
Bazı konularda “karenin dışına çıkmaları” bize ümit veriyor.
Mesela terör konusunda uzun yıllar uyguladıkları “çözüm süreci” safsatalarından vazgeçip, milliyetçi söylem ve eylemlerle müzakere yerine mücadelenin tercih edilmesi olumlu bir karenin dışına çıkmadır.
Fakat buna karşılık bir zaman beraber yürüdükleri FETÖ kadrolarını tasfiye ederken, yerine devlet kademelerine başka dini cemaat mensuplarının veya partililerin doldurulması karenin içindeki çözümsüz alanda dolaşmaktır.
Adalete güvenin yerlerde süründüğü bir dönemde alınan hâkim ve savcıların hep AK Parti yönetici ve üyelerinden seçilmesi de öyle.
Ekonomi kadrolarına ve programına güvenin hayati derecede önemli olduğu bir kriz döneminde ekonominin patronluğuna Damat Bey’in getirilmesinin çözüme yardımcı olmayacağı açık değil mi?
Tek kişinin aklı, iradesi ve duygularına emanet edilmiş bir sistemde çözüm üretme ihtimali her zaman daha düşüktür. Bu denendi, olumsuz sonuçları görüldü. Aynı yöntemde ısrar zihinlerin karenin içine hapsolmasıdır.
Devlet aklının kullanılmaması, ortak aklın kullanıldığı mekanizmaların yıkılması problemlerin çözümünün bulunması ve uygulanmasındaki en önemli engeldir.
Çare belli: Ortak aklı kullanarak, karenin içinde ve dışında olan (alışılmış ve denenmemiş) bütün çözüm yollarını araştırarak bulmak ve uygulamak.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.