1. YAZARLAR

  2. Nurettin BÖLÜK

  3. Cuma namazında Türkçe dualar ve Ahzap Suresi 56'ncı İ
Nurettin BÖLÜK

Nurettin BÖLÜK

ortakses
Yazarın Tüm Yazıları >

Cuma namazında Türkçe dualar ve Ahzap Suresi 56'ncı İ

A+A-

Yapılan araştırmalarda Türkiye’de Cuma namazına gitmesi gereken Müslümanların (erkeklerin) yüzde 60 civarında Cuma namazına devamlı gittikleri, yüzde15 civarında ise ara sıra gittikleri ortaya çıkmıştır. Bu azımsanmayacak bir sayıdır. Cuma namazının uygulamadaki muhtevası ile ilgili cemaat içinde bir araştırılma yapılsa ne gibi sonuçlar çıkar, bence araştırmaya değer.

Bu konuda Cuma namazına gidenlerle yapmış olduğumuz değerlendirmelerde; Genelde tek tip baskıcı hutbelerden, ve yapılan duaların Arapça olmasından,altı rekat fazladan kılınan nafile namazından şikayetçi olanlar çoğunluğu oluşturmaktadır.

Cuma namazı çoğunlukça 10 rekat olarak kılınır,kadınlar kılmazlar. Bu konu ayrı bir yazı konusu olacaktır.

Diyanet sorulara verdiği cevaplarda, genelde Cuma namazını 10 rekat olduğunu söylese de camilerde 16 rekat olarak kılınmaya devam etmektedir. İmamlar da bu duruma uymaktadırlar. Kılınan 4 rekat sünnetten sonra müezzin "gülbank" denilen ve peygamberimize, yakınlarına, diğer peygamberlere Bilal Habeşi’ye camiden gelip geçen herkes için Fatiha okunmasını ister. Fatiha okunduktan sonra müezzin Ahzap suresinin 56. ayetini okur. "İnnellahe ve melaiketehü yüsallüne alen’n-Nebiy. Ya eyyühe’l-lezine amenu sallü aleyhi ve sellimu teslima.’’ Müezzin ardından kendisi de salavat getirir. Cemaat da kısık sesle ona uyar.

Şimdi ayet ne diyor? Müezzin ve cemaat ne diyor? Ayet mealen: Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e salat ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin, teslimiyetle selam edin. Yapılan çok sayıda meallere baktığımızda yusallüne (salat etmek) kelimesine verilen manalar çok farklı anlamlardadır. Bu anlamlar; salat, ikram, şeref ve şanı yüceltme, övme, dua, destek, yardım, rahmet, hürmet-saygı göstermek şeklindedir. Salat, Kur-an'da farklı anlamlarda kullanılmıştır. Konumuz Ahzap suresi 56. ayette geçen salatta verilen ve istenen nedir?

Ahzap suresi, Medine’de Hicretin 5-7. yılları arasında inmiştir. Medeni sureler genelde İslam’ın sosyal yönünü öne çıkaran, Mekki olanlar ise iman ve inanç esaslarını anlatan surelerdir. İnsanlar iman etmiş olsalar bile sosyal hayatı düzenlemede Peygamberimiz zorluk çekmektedir. Müslümanlar ve o dönem Medine'de yaşayan Yahudi ve Hristiyanlar arasında belli anlaşmalar yapılsa da insanlar eski inançlarından ve o inançlara bağlı uygulamalarından kolayca vazgeçemiyordu. İşte ayet bu zor zamanlarda inmiştir. Ayetin bütünlüğüne baktığımızda buradaki salat’ın destek ve yardım anlamında olduğu görülür. Bir an melekleri bir tarafa bırakırsak, Allah; Peygamber de olsa, dua, hürmet etmez saygıda göstermez. Allah dua etmez. Dualara karşılık verir. İyilik O’ndan istenir O karşılık verir.

Bu açıklamalardan sonra ayetin meali: "Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber'e destek ve yardım ediyorlar. Ey inananlar! Siz de ona yardım ve destek olun, O’nun uygulamalarına tam bir teslimiyetle uyun" şeklinde olmalıdır. Ayet okunduktan sonra müezzinin Allahümme salli ala seyidina Muhammedin ve ala ali Muhammed, (Allah’ım Muhammed’e, yakınlarına iyilik ver Muhammed’i yücelt) diye cevap verir. Bu cevabın yeri bu ayet okunduktan sonra olmamalı. Çünkü; Allah ve melekleri Peygamber'e bizden yardım destek istiyor, biz bu isteği, isteyene (Allah’a) geri havale ediyoruz. Doğrusu : Amenna saddakna. Tasdik ettik, onayladık olmalıdır.

Yalnız yukarıda bahsedilen salatın diğer anlamları, Peygamberimize gösterilmesi istenen ulvi kavramlardır.İman eden herkesin Peygamberi sevmesi, sayması, övmesi, hürmet etmesi, şeref ve şanını yüceltmesi, ikramda bulunması, O’na dua etmesi istenilen ve yapılması gerekenlerdir. Zaten ayetin sonunda Allah, inananlardan Peygamber'e içtenlikle teslim olun derken, O’nun örnekliliğini, sünnetlerini kabul edin ve ona samimiyetle uyun demektedir. Bu konuda Ali İmran suresi 31. Ayet, teslimiyeti daha iyi açıklamaktadır. Adı geçen ayet; "De ki ‘Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah’da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın!" Allah’ı sevmenin belirtisi, Peygamber'i sevmek ve O’na uymakla eş gösterilmektedir.

Beni rahatsız eden konulardan biri de, Cuma namazında imamların hutbeye çıkarken, hutbeden önce okuduğu duaları cemaatin anlayacağı şekilde Türkçe okumamaları. Müslümanların anlamadıkları sözlere imam sesini yükselttikçe "amin" demeleri. Duaların Türkçe yapılmamasını hala anlamış değilim. Günaha mı girilir? Haşa! Allah, Türkçeyi bilmemekte midir? Yıllarca önce birilerinin yaptığı Arapça kafiyeli dualar artık yerini Türkçe dualara bırakmalıdır. Bunu yapmak zor da değildir. Bu rahatsızlığı duyanların sesini azıcık yükseltmeleri meselenin hal yolunda mesafeyi kısaltacağına inanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum