Cumhuriyet ile hesaplaşma içinde değiliz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Hükümet adına söz alarak, TBMM Genel Kurulu'nda, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'na eleştirilere cevap verdi. Cumhuriyetle hesaplaşma gibi bir durumlarının olmadığını ifade eden Erdoğan, "Elbette ülke için taş
A+A-
Başbakan Erdoğan, 2013 yılı bütçesinin Ak Parti hükümetleri tarafından hazırlanmış 11. bütçe olduğunu, şu ana kadar 10 bütçe hazırladıklarını ve tamamında da başarıyla gerçekleştirdiklerine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"ÜLKE İÇİN TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYMUŞ HERKESE ŞÜKRAN BORÇLUYUZ"
"Ben ayrıntılara girmeden geride bıraktığımız 10 yıla ilişkin ve önümüzdeki 10 yıla ilişkin değerlendirmelerimi anlatmak istiyorum. AK Parti'nin 10 yıllık başarılı dönemini Cumhuriyet'le kıyasladığımızda birileri rahatsız oluyor. Biz bir hesaplaşma içinde değiliz biz Cumhuriyet için neler yaptığımızı konuşuyoruz. Elbette ülke için taş üstüne taş koymuş herkese şükran borçluyuz.
Ancak şunu da görmek durumundayız. Ne yazık ki Gazi Mustafa Kemal'in vefatından sonra Türkiye'nin potansiyeli yeterince kullanılmamıştır. Bir yandan neler başardığımızı anlatıyor bir yandan da bu başarıların neden gerçekleştirmediğini hatırlatıyoruz. Bizim her zaman ifade ettiğimiz bir gerçek var. 10 yıldaki başarı bizatihi aziz milletin başarısıdır. Biz hemen her alanda Cumhuriyet'in rekorlarını kırıyoruz diyorsak bunu cumhuriyet ve millet adına bir kazanım olduğunu ifade ediyoruz. Rekorları elde etmiş olmamızdan kimse rahatsız olmasın. Bundan herkes mutluluk duysun istiyoruz. 79 yılda yapılanları elbette takdir ediyoruz ama artık şunun sorgulanmasını istiyoruz: 79 yılda Türkiye'nin ulaşmış olduğu seviye 2002'deki seviye midir. 1945'te taş üstünde taş kalmayan Almanya ve Japonya dünyanın en güçlü ülkeleri arasına girdi. Bizim işgücümüze ihtiyaç duydular. Ama bütün bu süreçte Türkiye kendi iç işleriyle uğraşıyor ve sürekli kan kaybediyordu. Boğaz'a köprü için proje hazırlayanlar, uçak için proje hazırlayanlar dönemin hükümetleri bunları dışladı. Bu parlamento içinde bunları çok iyi bilenler var.
"AĞIR BEDELER ÖDEDİK"
"Kendi evladını iç düşman diye tanıtan bir yönetim ülkenin enerjisini yok etti" diyen Erdoğan, koalisyon dönemlerinde Türkiye'nin ağır bedeller ödediğini belirterek şunları kaydetti:
"Türkiye 10 yılda bir müdahaleye maruz kaldı. Ağır bedeller ödedik. Bugün bizim ekonomide elde ettiğimiz başarıları cumhuriyetle kıyas olarak sorgulayanlar önce darbeler karşısındaki tavırlarını sorgulasınlar. 27 Nisan bildirisi AK Parti iktidarının dik duruşu sayesinde akamete uğratılmıştır. Buna rağman bunun Türkiye'ye maliyeti 2 milyar dolar olmuştur. 28 Şubat'ın maliyetini varın siz hesap edin. Türkiye ekonomisi demokrasinin ilerlediği dönemlerde ekonomi her zaman iyi bir seyir izlemiştir. Türkiye'nin terörle mücadelesinde de bu tablo net olarak ortaya çıkıyor. Ekonomik yatırımları engellemeye çalışıyorlar. Ekonominin demokrasiyi demokrasinin de ekonomiyi güçlendireceğini bilen terör örgütü bu yönde atılan her adımın karşısında duruyorlar. Baraj, havalimanı, yol ve enerji projelerini yok etmek için sabote ediyorlar.
"TÜRKİYE'DEKİ EN İYİ DEĞİŞİMİ İFADE EDEN SAVUNMA SANAYİİDİR"
Muhalefetin yolsuzluk iddialarını yalanlayan Erdoğan, "Eğer yolsuzluk olsaydı IMF'e borç verebilecek seviyeye gelir miydik?" şeklinde konuştu.Savunma sanayiinde büyük atılımlar yapıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
"Bize bazı konularda konuşurken çok iyi düşünmeniz lazım. Türkiye'deki en iyi değişimi ifade eden savunma sanayiidir. Milli sermayemizin ürettiği insansız hava araçlarının seri üretimi hızlı bir şekilde başlayacaktır. Altay milli tankımızın ön tasarımı tamamlandı. Anka insansız hava aracımızın prototipini tamamladık. Uzun menzilli füzeler artık ülkemizde üretiliyor. Türkiye'nin ilk milli savaş gemisi olan MİLGEM Savaş Gemisini 2008 yılında denize indirdik. Atak helikopterimizin üretimine başladık. Göktürk 2 uydumuzun üretimini tamamladık bu uydumuzu 18.52'de uzaya gönderiyoruz hayırlı olsun inşallah. Bundan muhalefet rahatsız olabilir. Gönlüm arzu eder ki muhalefet gelsin birlikte izleyelim."
"1 DOLARIN ALTINDA GÜNLÜK HARCAMA YAPAN NÜFUS KALMADI"
Ülkede yoksulluk konusunun istismar edildiğini savunarak, 1 doların altında günlük harcama yapan kimsenin kalmadığını belirterek şöyle konuştu: "Şu anda her 10 evden 59'unda bilgisayar var. Aile yardımı ödeneği dair en düşük memur maaşı 392 lirayken bin 700 liraya çıktı.En düşük memur emekli maaşı 339 TL iken bin 084 liraya yükseldi. Muhtar aylığı 97 liraydı. Bu rakam 427 liraya çıktı. Emekli maaşları arasındaki farkları gidermek için intibak yasası 1 Ocak 2013 tarihiyle yürürlüğe giriyor. Sayın Kılıçdaroğlu emeklilik katkı payının kaldırıldığını söylüyor. SK'yı yöneten birisi bu hesapları yapamıyorsa diyecek bir sözüm yok.
Sıkça istismar edilen çarpıtılan yoksulluk konusu. Dünyaya referans olacak şekilde hesap yaptık. 1 doların altında günlük harcama yapan nüfus kalmadı."
"EĞER YOLSUZLUK OLSAYDI IMF'E BORÇ VEREBİLECEK SEVİYEYE GELİR MİYDİK?"
10 yıllık iktidarları süresince uygulanan mali disiplin nedeniyle IMF'ye borç verir konuma geldiklerini dile getiren Erdoğan, yolsuzluk iddialarını yalanladı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanına ödediği tazminatı hatırlatan Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
"Borçlar konusuna gelelim. Her yıl Türkiye'nin borcu dile getiriliyor. Doğru yansıtılmayan rakamlar söyleniyor. 2002 yılından bu yana uygulanan disiplinli ekonomi politikalarımız nedeniyle borçlanma maliyetimiz tarihinin en düşük seviyesine düşmüştür. Yüzde 63 ile borçlanılırken bu rakam yüzde 6 seviyesine kadar indi. Yüzde 63 mü büyük yüzde 6 mı büyük. Yüzde 63 faiz ödediğimiz zaman mı bu millet daha fazla zarar görüyor yüzde 6 mı? Reel faiz neredeyse sıfır seviyesine gerilemiştir. Hükümeti devraldığımızda hazine iç piyasalardan ancak 9 ay vadeyle borçlanabiliyor. Bugün 120 ayla borçlanabiliyor. Bu güvendir. 2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 86'sı faiz harcamalarına giderken bu rakam 2011 de yüzde 11.7'si faize gitti.
Uyguladığımız mali disiplin sonucunda 10 yıllık dönemde Türkiye'nin kamu borcu yaklaşık 40 puan düşmüştür. Küresel kriz döneminde bir çok ülkede borç yükü arttı. Az önce konuşurken Kılıçdaroğlu bazı rakamlar verdi. Dünyada gelişmiş ülkelerde borç yükü zirve yaşanırken biz 10 puan düşürdük.
Bugün Kayseri'de belediye başkanımız tarafından son derece anlamlı bir etkinlik gerçekleştirdi. 3 bin 500 aileye birer kilo sucuk dağıttı. Yoksul ailelere toplamda 3.5 ton sucuk dağıtıldı. Bu sucuk meselesi nereden çıktı diyeceksiniz. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanım adına CHP Genel Başkanına şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Kayseri'yle ilgili yalan yanlış bilgi tutuşturanlara da teşekkür ediyorum. 3.5 ton sucuk devlet tarafından değil sayın Kılıçdaroğlu'nun iftira ve ithamları nedeniyle Kılıçdaroğlu tarafından finanse edildi. 2 yıl önce yolsuzluk ithamında bulundu. Bu iddiaların iftira olduğunu söyledik ama inanmadı. Sayın Kılıçdaroğlu özür dilemek yerine iftiralarını sürdürdü. Açılan tazminat davalarından 3'ü sonuçlandı. 75 bin TL tazminatı ödedi hem de kuzu kuzu ödedi.
Eğer yolsuzluk olsaydı IMF'e borç verebilecek seviyeye gelir miydik? Merkez Bankası döviz rezervini de 27 milyar dolardan aldık. Bu rezerv 118 milyar seviyesine çıkmıştır. Yolsuzluğun olduğu yerde bu rezerv artar mı? Hükümetlerimiz döneminde bankacılık krizi maliyetiyle 111 milyar lirayı biz ödedik. Hazinenin 10 yıl içinde 231 milyar lirasını ödeyen hükümete yolsuzluk ithamında bulunulabilir mi? Zorunlu tasarruf paraları ödenmeseydi ne olacaktı? Bu parayı biz ödedik biz. KEY diye anılan konut edindirme yardımını biz ödedik. Biz şu anda uyardık bize makbuzlar geldikçe ödüyoruz. 3.5 milyar lira ödedik. Biz hem ödemeleri yaptık hem de borcu düşürdük."
Önceki ve Sonraki Haberler
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.