"Dayatmaya hayır" diyerek yolumuzu ayırdık...
Bizler milliyetçiliğimiz ile fikri namusumuza sahip çıkma hassasiyeti içinde tavrımızı ortaya koyup; hislerimize tercüman olan kişiyi takibe, kurumu da sahiplenmeye devam ediyoruz. 13 Yaşımızda dünya aleme adamlığımız üzerine ne konum attıysak, aynı konumda siyasi düşünce ve tutarlılığımız ile ikamet etmeye devam ediyoruz.
Elbette;
Sahip olduğu öz güveni yetişme ve yetiştirilme tarzından alan; yani üzerine insani yatırım yapılmış, ülkücü edep ve adap kültüründen beslenmiş bir neslin evlatları olarak; gayri hukuki tek adam hevesinde olanların arzularını tatmin, niyetlerine hukukilik kazandırma senaryosuna evet diyerek figüran olmamız mümkün olamazdı.
Elbette;
Cumhuriyet tarihinin en büyük ihanet şebekesi FETÖ'nün devlete yerleşmesini sağlayıp, onlara verdikleri güç ile sağladıkları muktedirlik sayesinde 15 Temmuz ihanet sürecinin siyasi sorumlusu AKP'nin; bu süreçteki sorumluluğunun sorgulanmasına mani olmak gibi bir yanlışın yanında yer almamız düşünülemezdi.
Elbette;
15 Temmuz ihanetinin sonuçlarından nemalanarak kendi vesayetini oluşturmak isteyen AKP'nin; cumhuriyet değer ve kazanımlarını ortadan kaldıran, aşikarken şahit olduğumuz üzere önce sistem değişikliğini gerçekleştirip sonra rejim değişikliğine doğru gitme niyeti taşıyan bir sürecin tamamlayıcısı, koruyanı ve kollayanı olmamız mümkün olamazdı.
Dolayısıyla;
Benim gibi düşünen Türk milliyetçilerinin yukarıda ifade etmeye çalıştığım niyet ve düşüncelerimize rağmen; duruşumuz ve tavrımız sorgulanarak, Türk milliyetçiliği adına bizlere dayatılan ismin, dayatılan mekanında bir muktedirin rüşvet niyetine hazırlanıp kendisine sunduğu sofraya oturmak zorunda değiliz. Siz işinize bakın. Bizler helalinden ekmeğimizi soğanımıza aş edip soframızı çoktan kurduk bile. Arzu ediyorsanız siz de buyurun.
Muharrem İnce hatasını anladı ama artık telafi etmesi mümkün değil
Muharrem İnce şimdi durumu kurtarmak için kıvırmaya başladı. Partisini sırtlanların önüne atıp sonra da 'kış kış' diyerek güya onları kovmaya çalışıyor. Öfkesini kontrol edemeyen her kim olursa olsun, illa ki zararlı çıkacaktır.
Muharrem İnce'yi yüzde 32'lere çıkaran o günkü konjonktürdü. Muhalefet adına Cumhurbaşkanı adayı olarak meşe odunu bile konsaydı Muharrem İnce'nin aldığı oya yakın oy alırdı.
O günkü konjonktürde Millet İttifakı'nın yapması gereken; henüz İYİ Parti kurulurken, yani seçimden çok önce Cumhurbaşkanı adayı olacağını deklare etmiş olan Meral Hanım'ı göstermekti. CHP ne yaptı; Abdullah Gül etrafında döndü dolaştı. Niçin daha önce adaylığını açıklamış olan Meral Hanım'ı düşünmeyip de Abdullah Gül için zemin arayışına girdiler; CHP bunu nasıl açıklar çok merak ediyorum.
CHP, tabanında oluşan Abdullah Gül tepkisine karşılık iç dinamiklerine baş vurdu. CHP'nin adaylık arayış içine girdiği bir sırada Erdoğan; karşısına dişine göre bir rakibin çıkması için hemen trollerini devreye sokarak, ihtiraslarına hepimizin şahit olduğumuz Muharrem İnce'yi parlatma yarışına girdiler. Böylece öz güven patlaması yaşayan Muharrem İnce de aday oldu. Nagihan'ın Muharrem İnce'nin CHP için isabetli seçilmiş bir aday olduğuna dair çırpınışlarını çok iyi hatırlıyoruz.
CHP'nin potansiyel gücü Muharrem İnce'nin ihtirasları uğruna verimsiz kullanıldı, sonuç alınamadı. Çok garip, AKP son kumpasta Muharrem İnce'nin aynı ihtiraslarını CHP'ye karşı kullanmak istedi ama bu sefer CHP işi çabuk toparlayarak hem AKP'nin senaryosunu boşa çıkardı hem de Muharrem İnce kamburundan böylece kurtulmuş oldu.
Babacan, Davutoğlu ve yaşanmış gerçekler
Devlet Bahçeli neredeydi, nereye savruldu. Numan Kurtulmuş neredeydi, nereye savruldu. Süleyman Soylu neredeydi, nereye savruldu öyle değil mi?
Dolayısıyla, Ali Babacan'ın bugün durduğu yerden yarın nereye savrulacağı belli olmaz. Babacan'ın ve Davutoğlu'nun kuracakları partilerin ve diğerlerinin yarın yine Erdoğan etrafında konsolide olmayacaklarına dair güvenip de hesap kitap yapılamaz.
Ülkemizde siyasetin ana ekseni kaypaklığın üzerine oturduğu için her an için kimin nereye savrulacağı belli olmaz.
Şunun lütfen notunu alalım. Ülkemizi mahveden "Siyasal İslamcılar" yedikleri haltın çok iyi farkındalar ve özellikle 15 Temmuz ihanet sürecinin kendi üzerlerinden sorgulamasının ve mahkemesinin yapılmasından çok korkuyorlar. Şu anda FETÖ siyasi ayağının açığa çıkarılmasına mani olabiliyorlar ama gelecekteki Türkiye'de buna mani olamayacakları ihtimalinin korkusunu yaşıyorlar. İşte bundandır ki kendilerini gelecekte sorgu-suale çekmeyecek bir Türkiye'ye hazırlamak istiyorlar.
Sorgu-suale çekilme korkusu nedeniyle her türlü siyasi boşluğu kendi lehlerine kapatmak istiyorlar. "Babacan, Davutoğlu parti kurarlar, Erdoğan'a karşıt olurlar bu da muhalefetin işine yarar" gibi bir beklentiye girmemek gerekir diye düşünüyorum.
Çifte standartlı Devlet Bahçeli
Sayın Devlet Bahçeli CHP'ye yapılan kumpasla ilgili olarak; "Meşru mu dur, değil midir bilemem ama Kılıçdaroğlu'na alternatif arandığı belli" dedi.
Kumpasın meşruluğu mu sorgulanır Sayın Bahçeli? MHP kumpasın en aşağılık usulüne maruz kalmıştı, unutmayın. En doğru cümle "Ahlaksızlık, şerefsizliktir" demenizdi.
Önceliğiniz Cumhur İttifakı'nın çıkarına geleni söylemek değil, demokrasimize sahip çıkmanız olmalıydı. İşte bunu hiç bir zaman yapamadığınız için yollarımız ayrıldı.
Sevilay Yılman duayen gazeteci Uğur Dündar'ı madara etti.
Ne dedi "Uğur abi sen Talat Atilla'nın haberine güvenip, dürüst gazetecilik adına haber yapmadığını söylüyorsun ama yine aynı Talat Atilla'nın, kaynağının bir CHP'li olduğu şeklindeki sözüne nasıl inanıp da CHP, Talat Atilla'ya en yakın CHP'liyi bulmalı diyebiliyorsun"
Buna güzel Türkçe'mizle bir başka şekilde "Şapa oturtma" da denir.
Allah'ın işine karışamayız
Allah "İstanbul'a su yağmasın ki; yönetenler zor durumda kalsın, sonuçları da siyaseten bana yarasın" diyenlerin yanında olmadığını aynı gün yağdırdığı yağmur ile gösterdi.
Siyasal İslamcı zihniyet o kadar pervasızlaştı ki; haşa sanki onlar Allah'a değil, Allah onlara muhtaç. Neredeyse Allah'a şunu diyecekler "Siyasetimizle senin reklamını yapıyoruz, bizden yana olmak durumundasın" der gibiler.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.