1. YAZARLAR

  2. Fazlı KÖKSAL

  3. Değişen isimler değil geleceğimiz.
Fazlı KÖKSAL

Fazlı KÖKSAL

Ortak Ses
Yazarın Tüm Yazıları >

Değişen isimler değil geleceğimiz.

A+A-

Türk Milletinin binlerce yıllık tarihi geçmişine, Anadolu coğrafyasındaki bin yıllık tarihine, kültürüne, yüz yıla yaklaşan Cumhuriyetin kazanımlarına rağmen, hepimizi kucaklayan ortak değerler yaratamamış olmamız, daha doğrusu ortak değerlerimizi kaybetmemiz ne kadar üzücü… Tarihi şahsiyetler, bilim adamları, sanatçılar hatta şairler hakkında bile ortak değer yargımız yok… Zaten toplumun büyük bölümü ne tarihi şahsiyetleri, ne bilim adamlarını, ne sanatçıları, ne de şairleri tanıyor… Mensup olduğu grubun kanaat önderleri nasıl düşünüyorsa taban da aynısını dillendiriyor…

Bu nedenle de Belediyelerin yönetimleri değiştikçe cadde ve sokak isimleri değişiyor… Hatta belediye yönetimlerinin değişmesine bile gerek yok… Durduk yere, gerekçesiz değişiklikler yapabiliyorlar…

Mesela Elazığ Belediyesi Prof. Dr. Bahaeddin Ögel Caddesi'nin adını kaldırarak yerine  Belediye Başkanın kayın pederi olan Molla Bahri'nin adını verebiliyor…  Bence bu olay Türkiye'nin; ilimden safsataya, hak bilirlikten vefasızlığa, ehilden tanıdığa, milliyetçilikten ümmetçiliğe, genelden yerele, demokrasiden oligarşiye ve yağcılıkta had tanımazlığa, yönelişinin taşradaki yansımasıydı…

Atatürk ve silah arkadaşlarının katli hakkında fetva veren, İngiliz Muhipleri Cemiyeti Fahri Başkanı Mustafa Sabri’nin ismi Tokat’ta bir İmam Hatip Lisesine, vatan haini Şeyh Said’in ismi Diyarbakır’daki bir meydana, Fetullah Gülen’in de mensup olduğu Nurculuğun kurucusu, Said-i Nursi’nin isminin okullara, caddelere verilmesi gibi yüzlerce olaya tanık oluyoruz. Ama asıl üzücü olan, ülkenin kurtarıcısı, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurarak Türk’e “Türk” adını taşıyan devlet armağan eden Atatürk’ün adının bile tartışma konusu yapılabilmesi. Hatta olay tartışma konusu olmayı da geçti, on yılı aşkın süredir. Atatürk ismi resmen hedefe kondu.

Melih Aşık 27 Eylül 2009 günü Milliyet’teki köşesinde, ona gönderdiğim bir e-postaya istinaden şunları yazmıştı;

“Kayseri Atatürk Stadyumu ve Atatürk Spor Salonu yıkıldı yerine dev bir iş merkezi yapılıyor... Şehrin Ankara çıkışına yapılan yeni stadyumun adı ise Atatürk değil, Kadir Has Stadı oldu...
Fazlı Köksal kendisine ait Blog’da ülkede Atatürk adının silinmesi için kâh sinsi kâh açık yürütülen kampanyadan örnekler veriyor:
Çorlu’da Reşadiye Mahallesi’nde yer alan Mandıracı Caddesi 1. ve 2. sokaklar arasında kalan Atatürk Caddesi’nin adı Şehit Yüzbaşı Ulaş Türk Caddesi olarak değiştirildi...
Kocaeli Yenimahalle Atatürk Caddesi’nin ismi Lozan Caddesi olarak değiştirildi...
Rize Atatürk Stadı yıkıldı yenisinin ismi Recep Tayyip Erdoğan Stadı yapılmak istendi, daha sonra Rize Stadı’nda karar kılındı.
Kaman’da Atatürk Caddesi’nin ismi değiştirilerek, Japon Prensi Tomohito Mikasa’nın adı konuldu...
İstanbul Üsküdar İlçesi’nde bulunan Atatürk İlköğretim Okulu’nun depremde hasar gördüğü gerekçesiyle yıkılıp tekrar yapıldıktan sonra adı Halil Türkan olarak değişti. Kırşehir’de Gazi İlköğretim Okulu yıkıldı, yeni yapılan okula, okul yapımına katkısı olan bir hayırseverin ismi verildi.”

Atatürk adı bu kez de İstanbul’daki 3. Havaalanı nedeniyle yeniden gündeme geldi. Yeşilköy’deki Avrupa’nın en büyük havaalanlarından Atatürk Hava Limanı kapatılacak. Bu durumda normal olan, inşaatı sürmekte olan üçüncü havaalanının adının “Atatürk” olması… Ama yetkililerin sözlerinden başka bir ismin verileceği anlaşılıyor. “Abdülhamit Han” ismi dillendiriliyor sık sık… Ben onlara, o havaalanı için daha uygun bir isim önereyim: Şule Yüksel Şenler… “Bu adam da ne saçmalıyor?”, “ Bu da nereden çıktı?” dediğinizi duyar gibiyim…

Şuradan çıktı;
Yıllık iznimi geçirdiğim Kayseri’de dolaşırken, Kredi Yurtlar Kurumu'na ait bir kız yurdunun adı dikkatimi çekti; Şule Yüksel Şenler Kız öğrenci yurdu... Ülkemizde bilime, sanata, edebiyata katkıları olan yüzlerce kadın varken, türban diye tanımlanan yeni başörtü bağlama yönteminin öncüsü olma ve 3. sınıf bir roman yazma dışında bir özelliği olmayan bir kadının adı bir öğrenci yurduna neden verildiyse onun için...

30-40 yıl önce hiçbir Türk kadının kullanmadığı türbanın, benim tanımlamamla “afilli başörtünün” mimarı Şule Yüksel, bu uygulaması ile Türk Toplumuna çağ atlattı... Hatta milletimizi-devletimizi uçurdu... Hele son yıllarda türban sayesinde iyice havalandık, uçuyoruz...

Bu merakla Kredi yurtlar Kurumunun yurtlarının isimlerini inceledim... Yurtların bir kısmına, haklı olarak yurtları yaptıran hayırseverlerin ismi verilmiş... Cumhuriyetin Kurucusu Atatürk'ün ismini taşıyan 3 öğrenci yurdu var…

Ayrıca İlginç yurt isimleri var;

Üç Cumhurbaşkanımızın annesinin adı yurtlara verilmiş Zübeyde Hanım, Hacı Hafize Özal , Tenzile Erdoğan...
Şair isimleri var. Mehmet Akif ve Ziya Gökalp'in yanında, Türk Şairleri sıralamasında ilk 100'e bile girmesi mümkün olmayan, Şairlikleri ile değil İslamcı kimlikleri ile öne çıkan Erdem Beyazıd, Mehmet Akif İnan ve Nuri Pakdil'in isimleri yurtlara verilmiş...

Üç Diyanet İşleri Başkanının, 10 civarında sahabenin ismi, 9 Osmanlı Padişah Anası (Ki tamamına yakını, duraklama devri padişahları), Cumhuriyet döneminin başı açık iki muhafazakâr kadını Samiha Ayverdi ve Münevver Ayaşlı, bir politikacı; Mesut Yılmaz ve bir de Kürt Ulusu yaratmak isteyenlerin bayrak ismi Ahmet-i Hani…

Bu arada bazı köklü öğrenci yurtları ya kapatılmış ya ismi değişmiş… Mesela Ankara’nın en eski öğrenci yurtlarından olan benim de 4 yıl kaldığım Yıldırım Beyazid öğrenci yurdu şu an yok… İsmi de başka yurtlara verilmemiş… Site Yurdu diye de bilinen Ankara Atatürk Öğrenci Yurdu da yok artık…

Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlardan bazılarının isimlerine bakınız;

Besni- Servi M.Erdemoğlu Yurdu-Adıyaman
Safvan Bin Muattal Öğrenci Yurdu-Adıyaman
Safiye Sultan Öğrenci Yurdu-Afyon
Mahfiruz Hatice Sultan Öğrenci Yurdu-Afyon
Abdurrahim Arvasi Öğrenci Yurdu Ağrı
Ümmü Eyyüb Öğrenci Yurdu Ağrı
Ahmed-İ Hani Öğrenci Yurdu- Ağrı
Aksaray-Cemaleddin Aksarayi Ögr.Yurdu- Aksaray
Gülşah Hatun Öğrenci Yurdu- Aksaray
Mahperi Hatun Öğrenci Yurdu- Aksaray
Hüsnüşah Hatun Öğrenci Yurdu-Amasya
Şah Sultan Öğrenci Yurdu-Artvin
Hasan Basri Çantay Öğrenci Yurdu-Balıkesir
Ayhan Songar Öğrenci Yurdu_Balıkesir
Tokadi Hayrettin Öğrenci Yurdu-Bolu
Abdulkadir Geylani Öğrenci Yurdu
Ümmü Gülsüm Öğrenci Yurdu
Gümüşhane Halit Zarbun Öğrenci Yurdu
Kemaliye-Osman Nuri Akın Yurdu
Habibi Neccar Öğrenci Yurdu
Selman-I Farisi Öğrenci Yurdu_Iğdır
Akkadın H. M. Tarman Kız Yurdu
Hacı Ahmet Tatari Yurdu
Erdem Bayazıd Öğrenci Yurdu
Nuri Pakdil
Kars-Hasan Harakani Öğrenci Yurdu
Rabia Gülnuş Öğrenci Yurdu
Şule Yüksel Şenler Öğrenci Yurdu
Bilal-İ Habeşi Öğrenci Yurdu
Ahmet Hilmi Efendi Öğrenci Yurdu
Aişe Sıddıka Öğrenci Yurdu-Van
Samiha Ayverdi Öğrenci Yurdu
Ali Ulvi Kurucu Öğrenci Yurdu-Konya
Malatya-Hacı Hafize Özal Kız Ögr.Yur.
Mahmut Kefevi Öğrenci Yurdu-Sinop
Ümmü Eymen Yurdu-Van
Turgutlu -Sedat Özcan Yurdu
Seyyid Fehim Arvasi Yurdu-Van
Tenzile Erdoğan Öğrenci Yurdu
Çayeli - A.Mesut Yılmaz Yurdu
Abdurrahman Gürses Öğrenci Yurdu (Beyazit Camii İmamı)
Münevver Ayaşlı Öğrenci Yurdu
Mehmet Akif İnan Öğrenci Yurdu
Ehlibeyt Öğrenci Yurdu-Tunceli

Bu listeyi görünce zihnimde sorular uçuşuyor;

Mustafa Muğlalı Paşa’nın ismi kışlalardan, caddelerden kaldırılırken, Ahmet-i Hani isminin öğrenci yurduna vermenin amacı ne?

İslam öncesi döneme ait kahramanların, Kür-Şad’ın, Oğuz Han’ın Mete’nin, Atilla’nın, Tomris Hatun’un isimleri neden yok?

Safvan Bin Muattal, Ahmet Hilmi Efendi, Şule Yüksel Şenler, Hasan Harakani toplumu ne kadar kucaklıyor?

Neden sanatçı ismi yok, bilim adamı ismi yok?

Mutlaka İslami çağrışım yapacak isimler olacaksa İmam-ı Azam niye yok… İmam Maturudi, Ahmet Yesevi, Rıfat Börekçi niye yok?

Yurtlara asıl bilim adamlarını isimleri yakışmaz mı? Uluğ Bey, Ali Kuşçu, Farabi, Biruni, Hulusi Behçet, Mazhar Osman Uzman, Oktay Sinanoğlu isimleri verilemez miydi? Son yıllarda, Aziz Sancar’ın adı Mardin’de, Erol Güngör’ün adı Kırşehir’de birer yurda verilmiş. Olumlu gelişme…

Eğer yöreleri çağrıştıran isim konacaksa; Uşak’a Nuri Şeker, Sivas’a Aşık Veysel, Divriği’ye Nuri Demirağ, Rize’ye Zihni Derin  isimleri daha çok yakışmaz mıydı?

Kayseri’de bir kız yurduna, Kayserili bir kadın ismi konacaksa rol model olarak, doğru dürüst bir eğitimi olmayan, ilk türban takan kadın olarak tanınan üçüncü sınıf romanlar yazan Şule Yüksel Şenler mi seçilmeliydi? Anadolu’nun ilk tıp fakültesini açan Gevher Nesibe Hatun’un ismi bir yüksek öğrenim öğrenci yurdu için daha uygun değil mi? Onun adı zaten var denirse; Alaattin Keykubat'ın eşi Hunat Hatun, Ahi Evran'ın kızı Baciyan-ı Rum'un kurucusu Fatma Bacı,  Kayseri’nin ilk kadın vekili Ferruha Güpgüp ismi konamaz mıydı? Hatta Latife Tekin ismi Şule Yüksel Şenler'den daha fazla yakışmaz mıydı?

Devlet kesesinden yaptırdıkları birkaç binadan başka topluma katkıları olmayan, duraklama ve gerileme döneminde yaşamış,  Padişah Analarının isimleri yurtlara neden verilir? Oysa tarihimizde o kadar saygı ile anılacak kadın var ki; Tomris Hatun,  Altun Can Hatun, Raziye Sultan,  İparhan (Dilşad Hatun), Terken Hatun, Hayme Ana, Şair Fitnat Hanım, Nene Hatun, Kara Fatma, Şerife Bacı, Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Kılavuz Hatice, Afife Jale, Halide Edip Adıvar, Sabiha Gökçen, Afet İnan, Safiye Ali, Nakiye İlgün, Mihri Müşfik, Sabiha Bengütaş, Çiğdem Kağıtçıbaşı,Remziye Hisar, Muazzezİlmiye Çığ, Halet Çambel, Dilhan Elyurt, Azra Erhat, Mina Urgan, Emine Işınsu, Nermin Abadan Unat...

Ve Türk Dünyasını kucaklayan isimler, yurtlara yollara, tesislere verilmeli; Cengiz Aytmatov, Cengiz Dağcı, Emir Timur; Şah İsmail, Fuzuli, Osman Batur, Zeki Velidi Togan, Nesimi, Babür Şah vb..

Aklıma takılan soruyu bir kez daha sorayım; isim tespitinde kıstas ne?

Makul bir cevap varsa bekliyorum…

Bu isim değişikliklerine, münferit ve önemsiz olaylar diye bakanlar yanılıyor. Bu isim değişiklikleri ile tarihe bakışımız da geleceğe yönelik hedeflerimiz de değişiyor...

Aslında değişen isimler değil, geleceğimiz….

Yazık oluyor ülkemize ve insanlarımıza..

Kredi Yurtlar Kurumu demişken  bir konuya daha değinmek gerekir;

Türkiye'nin her yerinde öğrenci yurtları bir sıkıntı. Ama Şanlıurfa'da, Mardin'de, Bitlis'de, Batman'da, Van'da başta olmak üzere pek çok Güneydoğu ve Doğu Anadolu kentinde üniversite öğrencilerinin tarikat ve cemaat yurtları dışında kalabileceği yurt yok...

KYK yurtları hem sayıca, hem de mefruşat açısından yetersiz, yer seçimlerindeki isabetsizlik nedeniyle ulaşımları da çok zor..

Ve tarikatlara karşı insanlar bile çocuklarını o eleştirdikleri tarikatların, cemaatlerin, vakıfların yurtlarına vermek zorunda kalıyorlar... Tabii ki, dini bilgilerin denetlendiği elemeden (sınavdan) geçebilirlerse... Yoksa ya evlerini o şehire taşıyorlar ya da bir sonraki sınavda batıdaki bir kentten tercih yapmak üzere çocuklarını alıp dönüyorlar...

Böylece ülkemiz biraz daha tarikat ve cemaatlerin sarmalına mahkum oluyor...

Ne demiştik; FETÖ ile mücadele ediyoruz... FETÖ etkisini kaybediyor ama yerini süratle diğer cemaat ve tarikat yurtları alıyor...

Defalarca sordum, yine soruyorum; Kredi Yurtlar Kurumu yetkilileri, yeterli öğrenci yurtları açmayarak FETÖ'nün güçlenmesinde neden oldular. Ama FETÖ iddianamelerinde hiç bir KYK yetkilisinin ismine rastlamadım. Neden?

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.