Destek tedavi - İyileştirici tedavi
Kanser gibi ciddi ve ağır hastalıklarda hastalığın ve tedavinin getirebileceği çeşitli sıkıntılar olur. Yaşadığı ağrılar, bulantı ve kusmalar, ishal, ödem, yaygın halsizlik, ruhsal sorunlar vb. sıkıntılar hastanın hayat kalitesini azaltır.
Bu tür hastaların günlük aktivitelerini yerine getirebilmeleri, mümkünse işlerini devam ettirebilmeleri, değilse hastalık sürecinin sıkıntılarının en hafif şekilde yaşanabilmesi için gereken tedavi türüne palyatif bakım veya destek bakım denilmektedir.
Palyatif (palliative) kelimesinin sözlükteki Türkçe karşılıkları hafifletici, geçici çare, yatıştırıcı olarak geçmektedir.
Elbette önceliğimiz hastalığın iyileştirici tedavi ile bütün olumsuz etkilerinin yok edilmesi olmalıdır. İyileştirici tedavi ile destek tedavinin birlikte ve paralel olarak devam ettirilmesi gerekir. Fakat iyileşmesi mümkün görülmeyen hastalarda iyileştirici tedavi yapmaktan vaz geçilse bile palyatif/ destek tedavi devam etmek zorundadır.
Türkiye ekonomisi de şu sıralarda ciddi ve ağır bir hastalık içindedir. Hastalığın kök sebebi, ekonomik yapının kendisi değil, kötü yönetimdir.
Dolayısıyla bu hastalık tedavi edilebilir, siyasi ve idari organlarda yapılacak bir operasyonla yani iyileştirici tedavi ile sıkıntılar tamamen ortadan kaldırılabilir. Ancak operasyon için hastanenin ameliyathanesi hazır değil. Seçime kadar iktidarın zihniyeti değişmez. Doğru ve gerekli operasyonu yapmaz.
Bu süreçte hiç olmazsa palyatif/ destek tedavilerle hasta mümkün olan en iyi konfor seviyesinde yaşatılmalı.
20 Aralık 2021 tarihinde döviz kurlarındaki kontrol edilemez yükselişi önlemek için yapılan operasyon hastanın şoka girmesini önlemek için alınmış bir geçici tedbirdir. Dolar 18 TL’ye çıktıktan sonra yapılan operasyonla 11 TL mertebesine indi. Yani bir bakıma yüksek ateş içindeki hastayı buzlu suya sokarak ateşini düşürdüler.
Hastanın buzlu suya sokulmasının başka hastalıklara sebep olabileceğini ihtimali yüksek olsa da bu riskin alınabileceği ciddi bir durum vardı.
Fakat Türkiye ekonomisinin bünyesinde hastalığı yapan etkenler durduğu için ateş tekrar yükselmeye başladı. Dolar tekrar 14 TL’ye yaklaştı. Üretici enflasyonu %80 iken, Tüketici enflasyonu açıklandığı gibi yüzde 36 bile olsa enflasyon yükselecek demektir. Devletin enerji fiyatlarına yaptığı fahiş zamlar hayatı her alanda pahalandıracak.
Hastanın yani ekonomimizin bağışıklık sistemi son derece zayıf, muhatap olunan mikroplar bünyede çok etkili, iyileştirici tedavi için yapılan bir şey yok.
Daha da kötüsü iktidar palyatif tedbirler için bile çaresiz görünüyor. Hazinenin çarçur edilen 128 Milyar dolar rezervi tam bu günlerde lazımdı. Devletin elinde ortaya çıkan ağrıları ve diğer belirtileri giderecek ilaç yok. Hasta bulantı, kusma, ishal, halsizlik gibi fiziki sıkıntıların yanında ruhsal sıkıntılar yaşamakta.
Hasta yakınlarının yani milletin bütün bu sıkıntılı süreci katlanabilecek moral ve motivasyonu da yok. Çünkü doktorlara yani devleti yönetenlere güveni kalmadı.
* * *
DOĞALGAZDA İL BAZINDA FİYATLANDIRMA
İktidar doğalgaz fiyatlarına 2022 yılbaşı gecesi konutlarda yüzde 25, sanayide yüzde 50 zam yaptı. (Sanayide 2021’de de yüzde 200 zam yapılmıştı.) Şimdi yeni bir çalışma yapmışlar.
Buna göre, doğalgaza soğuk bölgelerde yaşayan vatandaşlarımız daha az, sıcak bölgelerde yaşayanlar daha çok para ödeyecek.
Türkiye'nin Erzurum, Kars, Ağrı, Iğdır veya Sivas gibi soğuk bölgelerindeki tüketim miktarına uygulanacak kademeli tarife ile Antalya, İzmir veya Adana gibi kış şartlarının daha hafif geçtiği illerde geçerli olacak kademeli tarife farklı olacak.
Dünyada enerji fiyatları zaten yükseliyor. Bir de iktidar döviz kurlarını kontrol edemeyince Türkiye’de enerji (elektrik, doğalgaz, akaryakıt) fiyatları dayanılmaz bir hal aldı.
Enerji konusunda hastalığımızın kök sebepleri belli: Yerli enerji kaynaklarımız az. Nükleer ve yenilenebilir enerji konusunda yatırım yapmakta geç kaldık. Enerji kaynaklarını çeşitlendiremedik.
İthal kaynaklara bağımlı yapı varken içeride enflasyonu ve döviz kurlarını kontrol edemezseniz elektrik, akaryakıt ve doğalgaz fiyatlarının yükselmesi kaçınılmazdır.
Kök sorunu çözemeyen iktidar şimdi böyle palyatif tedbirlerle ağrı ve sancıyı azaltacağını düşünüyor olabilir.
Ama bu tedbir asla bir çözüm olamaz. Aspirinle kanser ağrısı dinmez.
Kış mevsiminde, Antalya, İzmir ve Adana gibi sıcak bölgelerde yaşayanlar ısınmak için, Erzurum ve Kars’ta yaşayan vatandaşlarımıza nazaran çok daha az doğalgaz tüketecektir. “O halde soğuk bölgelerdeki vatandaşlarımızın ısınma masraflarının yükünü, sıcak bölgelerdeki vatandaşlarımıza yükleyelim” düşüncesi meselenin tek tarafını görmenin sonucudur.
Yaz mevsiminde Antalya, İzmir ve Adana gibi sıcak bölgelerde yaşayanlar Erzurum ve Kars’ta yaşayan vatandaşlarımıza nazaran daha çok klima ve soğutucu çalıştırmak zorundadır. Dolayısıyla daha fazla elektrik tüketmektedir.
O zaman da bu vatandaşlarımızın “yaz aylarında elektrik masraflarımızın yükünü soğuk bölgelerdeki vatandaşlara yükleyin” talebiyle karşılaşırsınız.
Böyle yaparsanız kışın sıcak bölgedeki, yazın soğuk bölgedeki vatandaşlarımızın öfkesine maruz kalırsınız.
Gerçek bir destek tedavi yani palyatif tedbir şu olabilir:
Devletin gücü ve imkânı varsa, enerji fiyatlarındaki artışın bir kısmını sübvanse edebilirsiniz.
Devletin imkânı yoksa, bütün kaynakları kuruttuysanız, bir kısım vatandaşın sırtından diğer bir kısma ağalık yapmanızın bir alemi yok.
İyi bir şey yapıyormuş gibi görünmekle, iyi şeyler yapmak çok farklıdır.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.