18 Mart Çanakkale Zaferi'ni anma töreninde Atatürk'ün adını anmayan öğretmene tepki gösteren Albay Önder İrevül'e "Helal olsun işte bir askere de yakışan budur" diyeceklerine soruşturma açılıyorsa Çanakkale zaten geçilmiş, millî gurur ve haysiyet ayaklar altına alınmış demektir.

Aslında Devlet-i Ali'de; TC ibaresinin kaldırılması, 'Ne mutlu Türk'üm diyene' sözünün silinmesi ve çocuklarımıza andımızın okutulmasının yasaklanması ile bir eksen kayması yaşanırken Sayın Cumhurbaşkanı'nın siyasal anlayışını ve manevralarını vatandaşlarımız net olarak görebilmiş değil..

Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, Sarıkız gibi uyduruk davalarla Türk askerinin mukavemetinin kırıldığını, Oslo görüşmeleri ve Dolmabahçe mutabakatı ile bölücü örgüt PKK'nın iştahının kabartıldığını, PKK'lı Şivan Perwer'in "Türk'ün ocağına ateş düşsün" türküsünü gözyaşları dökerek dinleyen bilumum Devlet-i Ali'nin yöneticilerini de anlamaktan çok uzaktalar..

Trakya'da Yunan kilise bankasının uçsuz bucaksız topraklar almasına göz yumanlar, Habur çadır mahkemelerinde 'eşkıya darılıp gücenmesin' diyerek Atatürk ve Türk bayrağının kaldırılmasına da sessiz kaldılar.

Şehitlerimizin kanı ile sulanan topraklar üzerine şarap fabrikası kuranların elbette Albay Önder İrevül'e destek vermesini beklemiyoruz. Daha düne kadar ülkücülere; Kan içici vampirler, morg bekçileri, Fatiha okumasını bilmezler diyenlerin tank palet fabrikasına sahip çıkmasını beklemek kendi kendimizi kandırmak demektir..

Milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını söyleyen, Türk'ün ismine, kültürüne, kahramanlığına tahammülü olmayanların, besmelesi hak ve rahmani olabilir mi?

Kin ve nefret söylemleri ile ekranlarda arzı endam etmek, siyasi liderleri biat edilen mabut gibi görmek hangi dinin, inancın veya törenin kaidelerinde vardır. Mahşerde bugün övgüler dizdiğiniz, yere göre sığdıramadıklarınızın sevap ve günah defterine ortak olmayı arzu edebilir misiniz?

Allah aşkına bir cumhurbaşkanı; 'Televizyonlara talimat verdim o görüntüleri yayınlamayacaklar' der mi? Bir Cumhurbaşkanı; 'Mansur Yavaş seçilse bile Ankara bunun bedelini öder' diye yakışıksız sözler sarfeder mi?