Dil bozulursa…
Eylemde olsun, söylemde olsun Türkçe’ye karşı yıpratma harekâtı var gücüyle ve insafsızca, acımasızca devan ediyor. Dur diyecek yok mu? Kısacası yok, tahrip edeni çok. Bu bağlamda öksüz ve yetim Türkçemizin yerini hiçbir teknolojik, kültürel, hukuki, sosyal terim içermeyen dile hızla bırakıyor.
Türk dili, kadim dillerdendir. Yazısı vardır, grameri, şivesi, aksanı vardır. Argo dil gibi yoz ve seviyesiz değil, asil dildir. Gel gör ki dilimiz ne idüğü anlaşılamayan, kaba sözcüklerin istilâsına uğramıştır. Millet bütünlüğünü kaybettiğimiz gibi dil bütünlüğümüzü de kaybediyoruz. Arapça, Farsça başta olmak üzere teknik terimler Türkçemizi kanser etmiştir. Selçuklu, Karamanoğlu beyliği döneminde vatandaş ‘’düğünde dernekte Türkçe konuşulacak’’ denmiştir. Bugün ise tam tersi. Argo ve Osmanlıca konuşuluyor. Türkçemiz yoz dillerin istilâsı altındadır.
Adına 'Osmanlıca' denilen Arapça ve Farsça sözcüklerden olan yapay, karma bir dile rağbet edilmiştir. Osmanlı hanedandır, millet değil. Hanedan dili millet dilinden üstün tutulmuş olup, Türkçemiz kirletilmiştir. Türkçeyi geliştirecek olan Türk Dil Kurumu atıl duruma düşürülmüş, hiçbir etki ve yetkisi olmayan kuruma dönüşmüştür. Osmanlıya bakalım: iki dil vardı birisi halkın konuştuğu öz Türkçe, diğeri ağdalı Arapça, Farsça karışımı saray dili idi. Günümüzde Öz Türkçe sözcüklerin yerini ağdalı, hakaret içeren argo sözcükler almaya başlamıştır. Osmanlıca sözcükleri ve dini terimler kullanılarak dil yozlaştırılmış ve üstünlük olarak halka sunulmaya başlanmıştır.Özellikle görsel ve yazılı medya ve siyasette tam anlamıyla dil kirlenmesi vardır, hızla dilimize yerleşmektedir. Ne uazık ki yozlaşma akademik yayınlarda bile görülmektedir.
Dilini kaybeden milletler yok olmaya mahkumdur. Türkçeyi hançerlemeyi marifet sayanlar gün gelecek yok olup gidecek ve herhalde övgüyle anılıayacaklardır. Türkçemiz tekrar dirilecek ve halkın gönlünden, dilinden asla kopmayacaktır, kopartılamıyacaktır. Türkçemiz çapulcu dili veya tarzanca değil halk dilidir. Dilbilgisi vardır, kuralları vardır, alfabesi vardır. (Göktürkçe)
Gelelim asıl soruna: 'Milliyetçiyim' diyerek Arapça, Farsça, Osmanlıca sözcüklerle konuşan, yazan, çizenler dilimizin en büyük düşmanıdır ve onarılması güç zararlar vermektedir. Dilimiz öyle bozuldu ki birbirimizi anlayamaz duruma düştük. Dilimizi bozmak, tarihimizi tahrif etmek âdeta birileri tarafından korunmakta ve yozlaştırılmaktadır. Medyada kullanılan sözcüklere baktığımızda âdeta Türkçe’den kaçış gözlenmektedir. Başka milletler dillerinin üzerinde titrerken bizde kör balta ile dilimizi parçalamaya, yozlaştırmaya ve yerine malum dili, argo sözcükleri getirmeye, kullanmaya çalışıyoruz. Bunun gayreti içindeyiz.
Başka bir önemli konu da teknik terimlerin yerine Türkçe terim kullanmamak veya karşılığını üretememek gibi aczin içindeyiz. Halkımızın kullandığı dilin yozlaşması ve yerini başka dillere bırakması Türklüğün ölmesi demektir. Toprağını, dilini kaybeden özünü de kaybetmeye, köle olmaya mahkumdur.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.