Dilber'i ve AYM'yi kapatmak lâzım
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yine “kendisinden beklenen” sözlerle gündemin ön sıralarında yer almayı başarıyor.
Bahçeli "Anayasa Mahkemesi artık milli güvenlik sorunudur. Mahkeme başkanı ve mahut üyeler devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, toplumsal huzur ve güvenliğin muarızı haline gelmişlerdir. Böyle gidemez, böyle bir mahkeme yapısı Türkiye'de yüksek yargı organları içinde yer alamaz, almamalıdır" dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurulara ilişkin yetkilerini daraltma hazırlığında olan AKP’ye (iktidara) uygun zemin hazırlama amaçlı bu tür beyanlar boşuna söylenmiyor.
“Erdoğan Anayasa uymuyorsa biz Anayasayı O’na uyduralım” diyerek Türkiye’yi tek adam yönetimine iten birinden bu aşamada beklenen buydu.
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un açıkladığı bir yasa değişikliği çalışması var. Bu çalışmada “AYM’nin bir yargılamanın sonucunu doğrudan değiştiren karar vermesi uygulaması ortadan kaldırılmalıdır” deniyor.
Taha Akyol bu hazırlık için son derece isabetli bir değerlendirme yaparak, “AYM’nin bireysel başvurular üzerine verdiği bir ihlal kararı, evet, herkesi bağlamaz… Ama o ihlali yapmış olan “tüm erkler bakımından bağlayıcılık” vasfına sahiptir. O yanlış kararı veren mahkemeyi bağlar, onaylayan Yargıtay’ı bağlar, uygulayan Meclis’i bağlar…
Bunu kısıtlayacak bir kanun, iktidar partisi isterse yasalaşır ama Türkiye’nin hukuk devleti puanını çok daha aşağılara düşürür” diyor.
Yani bu kadar cüretkarlık karşısında “buna gücünüz yetebilir ama yönettiğiniz devletin ve sizin itibarınız kalmaz” diye uyarıyor.
* * *
NERDEEEN NEREYE
MHP’nin ve AKP’nin programında ve vaatleri arasında Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçiş gibi bir hedef yokken Türkiye Erdoğan’ı tek adam yapan bir rejime geçti.
Devlet Bahçeli “İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, tekeden süt sağılmaz, balda tuz bulunmaz, suda ateş yanmaz, Recep Tayyip Erdoğan'dan da Cumhurbaşkanı olmaz. Siyasi görüşü, fikri aidiyeti mezhebi ve yöresi ne olursa olsun ister AKP'li, ister MHP'li, ister CHP'li olsun, her vatan evladı Cumhurbaşkanı olabilir, ne var ki Erdoğan olamaz” diyordu.
Sonra müthiş kıvrak bir manevra ile AKP’yle işbirliği yaptı. Referandumla sistem değişikliği yapılmasını sağlayarak Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı yaptı.
Son seçimlerde "Bizim adayımız belli kararımız nettir. 2023 yılında cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır" dedi. Hatta seçim öncesi gündeme damga vuran sözleriyle, “Hans, Sam, Tony, Johnny, Herkel, Frank alayı birden Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ı silmeye (?) kalksalar, başaramazlar. Anadolu çocuğu Recep Tayyip Erdoğan alayına yeter” diye savunma noktasına geldi.
Şimdi de Anayasa Mahkemesi’ni kendi yetki ve güç alanını kısıtladığını düşünen Erdoğan için alan temizliği yapıyor.
Sistemin, Anayasa Mahkemesi denetiminden de uzak, tam bir tek adam rejimine dönüşmesi için gayret ediyor.
* * *
KIVIRTMAK BEKA SORUNU
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin arabesk müziği, Ferdi Tayfur’u ve Seda Sayan gibi bazı magazin programlarını izlemeyi sevdiği biliniyor. Ama bazı magazin programlarını ve sanatçıları eleştirdiği de oluyor.
Bahçeli mesela Nur Tuğba Namlı ile magazin programı sunan Hakan Ural'a yeni sezon için 'başarılar' mesajı gönderdi. Fakat Cem Yılmaz’ı “şarlatanlıktan öte bir meziyeti olmayan sözde komedyen” diye eleştirdi.
Son olarak KanalD’de yayınlanan, senaryosunu Yılmaz Erdoğan’ın yazıp başrolünü oynadığı, “İnci Taneleri”dizisindeki “Dilber”
"Astronot Alper Gezeravcı kardeşimizin uzaya gittiği, Türkiye’nin başını yükseklere çevirdiği şu dönemde; bir dizi film vasıtasıyla Dilber karakterinin servis edilmesi de bir başka örtülemez çelişki ve zamanlama itibarıyla manidar bir komplo emaresi taşımaktadır.”
İtiraf ediyorum ki astronotla, uzayla “Dilber” karakteri arasındaki çelişkiyi bırakın bağlantıyı dahi anlayabilmiş değilim. Anlayanlar kusura bakmasın.
Acaba, “Devlet Bey’in herhalde bir bildiği vardır” diye mi düşünmeliyim?
Uzun yıllardan sonra ilk defa dizi izlemeye başladım. Hem de iki dizi birden ama kanalında yayınlandıktan sonra YouTube üzerinden, reklamsız. Biri FoxTV’de "Kızıl Goncalar" diğeri KanalD’de "İnci Taneleri". İzlediğim bölümleri başarılı buldum.
"İnci Taneleri" adlı dizide, bir pavyonda dans eden ve konsomatris olarak çalıştırılan Dilber’in uzun dans sahneleri var. (Bu kadar uzun olmasını ben de sevmedim). Muhtemelen Bahçeli, dizide bu dansları yaparken giydiği dekolte kıyafetiyle vücudunu yılan gibi kıvırtan Dilber’in gençlere kötü örnek olacağını düşünmüştür.
Oysaki sözü geçen kanal ve diğer havuz medyasında yer alan, aile içi bozuk ilişkileri deşifre eden rezil programlar Dilber’den daha da ahlak bozucudur. Bu programları yapanlar da Türk Milletine komplo kuruyor olamaz mı?
Bahçeli’nin gözünde Dilber’i bu kadar öne çıkaran ne?
Bu diziyi yayınlayan kanalın patronu da Yılmaz Erdoğan da esasen iktidara yakın insanlar. Demirören’e iktidarın kıyakları malum. Yılmaz Erdoğan da “akil insanlar”dandı.
"İktidar ortağı sayılabilecek bir parti liderinin bu türlü küçük ricaları aslında hiç reddedilmeden yerine getirilir" diye düşünürdüm. Demek ki yanılmışım. Veya Bahçeli belki de rica etmek yerine ayar vermeyi tercih etmiştir.
Siyasette kıvrak manevralar yapanları "usta politikacı", "bilge lider" olarak niteleyen bir toplumda yaşıyoruz. En iyi kıvırtan politikacılara güveniyor, oy veriyoruz.
Dilber’in kıvrak kalça kıvırtmaları gençlerin ahlakını ne kadar bozar ve bir beka sorununa yol açar mı bilemem.
Fakat ilkelerini, istikametini, vaatlerini sürekli değiştiren kıvrak manevralı politikacıların bir beka sorunu yaratacağından eminim.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.