Dindar nesil mi dediniz?
Cumhurbaşkanımızın "Dindar nesil yetiştireceğiz" şeklindeki beyanı, aylar önce bir Vali Yardımcısından duyduğum; "Her ilde bir İmam Hatipleri Güçlendirme Platformu var. Platform Vali başkanlığında oluşuyor. Rektör, Milli Eğitim Müdürü, İmam Hatip Müdürü gibi kamu görevlilleri yanında TÜRGEV, Hak Yol Vakfı, İmam Hatip Mezunları Derneği gibi STK'ların başkanları da komisyonun üyesi" sözünü hatırlattı...
Bunları söyleyen Vali Yardımcısı olmasına rağmen, Devletin okullar arasında ayrımcılık yapacağına inanamadığım için doğruluğuna ihtimal vermemiş, "herhalde benimle kafa buldu" diye düşünmüştüm.
Cumhurbaşkanının "dindar nesil" açıklamasından sonra, merakla internette arama yaptığımda Vali Yardımcısı arkadaşın sözlerinin doğru olduğunu gördüm.
Aşağıdaki cümleler Adıyaman Valilliği'nin internet sitesinden alınmıştır;
"İmam Hatip Okulları arasındaki işbirliği ve istişareleri güçlendirmek amacıyla kurulan İmam Hatip Okulları Platformu İl Koordinasyon Toplantısı Adıyaman Valisi Nurullah Naci Kalkancı Başkanlığında gerçekleştirildi.
Türkiye Petrolleri Toplantı Salonunda gerçekleşen toplantıya Milletvekili Salih Fırat, Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Talha Gönüllü, Vali Yardımcısı Adem Kaya, AK Parti İl Başkanı Mehmet Erdoğan, Merkez İlçe Başkanı Mustafa Alkayış, Gençlik Kolları Başkanı Oğuz Mutlu, Adıyaman İmam Hatip Okulları Platformu Başkanı Yakup Akıncıoğlu, İl Milli Eğitim Müdürü Mete Kızılkaya, İlçe Belediye Başkanları, İlçe Milli Eğitim Müdürleri, İl ve ilçelerdeki İmam Hatip Okullarının Müdürleri ve Eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Ulu Camii Müezzininin Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan toplantının açılış konuşmasını yapan Platform Başkanı Yakup Akıncıoğlu, İmam Hatip Okulları Platformu'nun çalışma usul ve esasları ile faaliyetlerinden bahsederek, “İmam Hatip Okulları Platformu'nun merkezi İstanbul’dadır. Platform yılda bir kez toplanarak istişarelerde bulunulur. İmam Hatip Platformu'nun amacı İmam Hatip Okullarının eğitim kalitesini ve sayısını artırmaktır. İmam Hatip Camiası bir mektep mensubiyeti veya bir diploma değildir, bir zihniyettir. Yani milli ve manevi değerlerimize bağlı bir mefkuredir”dedi.
Vali Nurullah Naci Kalkancı, “İmam Hatip Okulları inşallah daha iyi olacak. Peygamber Efendimiz güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiştir. Her şeyden önce bir insanın iyi ahlaklı olması gerekir. Dünyadaki bütün İslam aleminin duası ve gözü bizim üzerimizdedir. Hepsi de Türkiye’yi hayırla yad etmektedir. İslam aleminin ümidi ve ışığı biziz. Bundan dolayı gelecek nesillerimizi milli ve manevi değerlere bağlı çok iyi ve çok güzel bir şekilde yetiştirmeliyiz. Bunun yanında bu okullarımızı nitelik ve nicelik yönünden de güçlendirilmesi lazım. İmam Hatip Okullarının sayısını artıralım ama kaliteden de taviz vermeden artıralım. İmam Hatipten mezun olan hiçbir çocuğumuzun bir yanlışın içinde olmasını asla istemeyiz. Bugünkü toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi."
İnternette biraz daha araştırma yaptığımda, bu platformda yalnızca TÜRGEV, Hak Yol Vakfı, İmam Hatip Mezunları Derneği'nin değil, Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Tügva, Türkiye Gençlik Vakfı'nın da yer aldığını, bu platformların yalnız İllerde değil ilçelerde de kurulduğunu, ilçelerdeki platformların da Kaymakamların başkanlığında MEB ilçe yetkililleri ve aynı STK'ların üyelerinden oluştuğunu anladım.
Tüm dinlerin temel amacı, ahlaklı bir toplum oluşturmaktır. Ama dindar nesil oluşturmak amacıyla oluşturulan bu platformlardan, tüm cafcaflı sözlere rağmen, ahlakı merkeze koyan bir "dindar nesil" çıkmaz. Çıksa çıksa dini kin olarak algılayan bir "kindar nesil" ve ona duyulan karşıtlığın bir neticesi olarak da "dinsiz nesil" çıkar.
Niye mi?
Böyle platformların etkin olduğu bir ülkede, platform üyesi STK'larda gerçekleşen, taciz vb suçların üzerine gidilemez. Bu tepkiye, tepki de zamanla din karşıtlığına dönüşür,
Bu platformlarda iktidar partisinin milletvekillerinin, il, ilçe başkanlarının temsil edilmesi "parti devleti" algısı oluşturur. Parti devletine, partiye duyulan karşıtlık zaman içinde bu kutuplaşmaya, hatta din karşıtlığına dönüşür.
Bu STK'lara tanınan devlet katında temsil ayrıcalığı STK yöneticilerinin daha da güçlenmesine, devlet içinde devlet olmasına yol açar ki FETÖ belasını hatırladığımızda bu durumun ne gibi vahim sonuçlar doğuracağını söylemeye gerek bile yok.
Bu komisyonlarda dini "Sunni-Eşari" anlayışla değerlendiren STK'ların yer alması, alevi vatandaşlarımızdaki "Sunnileştirme" endişesini güçlendirecek, dini daha liberal anlayışla algılayan vatandaşlarda da "din devletine mi gidiyoruz" endişesinin oluşmasına yol açacak, dolayısıyla toplumsal kutuplaşma artacaktır...
Ahlaklı bir nesil yetiştirilmesine evet... Ama kendisinden başka bir anlayışa hayat hakkı tanımayacak "kindar nesil" anlayışına hayır demek zorundayız. FETÖ’cüler de “Dindar Nesil”in daha kapalı bir deyişi olan “Altın Nesil” sloganı ile yola çıkmadılar mı?
Tüm bunları geçtik. Kalkınmanın anahtarı bellidir. Bilim, sanat ve teknoloji...
Keşke devletimiz İmam Hatipler için harcadığı enerjinin bir kısmını, bilim adamları geliştirmek için Fen Liselerinin, sanatçıların yetişmeleri için Güzel Sanatlar Liseleri'nin sorunlarının tespit ve çözümü için harcasa ve bu alanlarda komisyonlar da kursaydı...
28 Şubat sürecinde İmam Hatipler'i yok etmek, 2004'den sonra da İmam Hatipler'i güçlendirmek amacının kurbanı olan Teknik Liseler'e gerekli önem verilerek, sanayinin ara eleman ihtiyacını karşılamak amaçlı tedbirler alınsaydı...
Ve de otizmlilerin, down sendromluların, zihinsel yetersizlerin, bedensel engellilerin eğitim sorunlarıyla da İmam Hatipliler'in sorunları ile ilgilendiğinin yarısı kadar ilgilenilseydi...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.