Doğu Türkistan'da kamplara alınan Türklerin sayısı 3 milyonu aştı
Dünya Uygur Kongresi Başkanı İsa Dolkun, Çin'in Doğu Türkistan'da toplama kamplarına aldığı Türklerin sayısının 3 milyona ulaştığını söyledi. Dolkun, kampların genişletildiğine dair deliller var dedi.
Çin'in Doğu Türkistan'da 1 milyondan fazla Uygur Türkünü toplama kamplarına aldığına yönelik haberler geçen yıl bu zamanlar gelmeye başlamıştı.
Euronews'ten Kamuran Samar'ın haberine göre Dünya Uygur Kongresi Başkanı İsa Dolkun, Çin'in Doğu Türkistan'da toplama kamplarına aldığı Türklerin sayısının 3 milyona ulaştığını söyledi. Türkiye ve uluslararası toplumu çok geç olmadan harekete geçmeye çağıran Dolkun, "Kamplarda hayatını kaybeden 350 aydının profesörlerin isimleri elimizde var" dedi.
Birleşmiş Milletler'e bağlı insan hakları örgütleri bu kamplara ağustos ayında raporlarında yer vererek konuyu dünya gündemine taşıdı. İlk başlarda söz konusu kampların varlığını reddeden Çin, ekim ayında kampların eğitim amaçlı olduğunu söyleyerek inkar pozisyonundan vazgeçmişti.
Kampları bir açık hava hapishanesi olarak niteleyen Dünya Uygur Kongresi Başkanı İsa Dolkun, euronews Türkçe'ye yaptığı açıklamada kamplara alınanların sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekti:
"Uluslararası kuruluşların ve örgütlerin sunduğu belgelere göre kamplarda kalanları sayısı 3 milyona vardı. Belki bu sayıdan da fazla olabilir çünkü 1 milyon sayısı geçen yılın ocak ayındaki rakamlar. Bu tarihten sonra insanlar her gün bu kamplara götürülmeye devam etti ve uydu fotoğrafları ile uzmanların raporlarına göre bu toplama kamplarının genişletildiği konusunda deliller var."
"Bazılarına göre 3 milyondan fazla da olabilir, tam sayısını bilemiyoruz. Ama ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bu sayının 2 milyondan fazla olduğuna dair ellerinde bilgeler, belgeler var. Uydu görüntülerinden, bu kampların son aylarda 4-5 kat genişlediğini gösteren bilgiler mevcut."
KAMPLARDA NE YAPILIYOR?
Kamplarda kalanların 'Çinleştirildiğini' belirten Dolkun'a göre amaç milli ve dini kimliği yok etmek, "Kazakistan gibi kamplarda cezalandırılmış çok sayıda insan da var. Bu insanların bir bölümü yurt dışına çıktıklarında kamplarda neler yaşandığını, orada yaşanan insanlık dramını ve psikolojik işkenceye maruz kalındığını anlatıyorlar."
"O kamplarda insanlar çok zor şartlar altında hem fiziken hem de ruhen işkenceye maruz kalıyorlar. Kendilerini tamamen 'Çinleştirmeye' ve beyin yıkamaya maruz bırakıyorlar. Komünist Partisi ve Devlet Başkanı Şi Cinpin'e olan bağlılık aşılanıyor. Yani tamamen milli kimlikten uzaklaştırma ve milli ile dini kimliği yok etme amaçlı bir eğitim. Bunlar eğitim kampları değil toplama kampları."
'KAMPLARDA ÇOK SAYIDA KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ'
Ellerinde 350 kişinin öldüğüne dair bilgiler bulunduğunu belirten Dolkun, 80 yaşlarında olanların dahi eğitim adı altında kamplara alındığına dikkat çekti: "Burada ölü sayısının ne kadar olduğunu net bilmiyoruz, çok sayıda insanın dayanamayıp intihar ettiğine yönelik elimizde belgeler var. Bir çok insan da oradaki hastalıklardan dolayı yaşamını yitirdi. Benim annem de o kamplarda hayatını kaybetti. 78 yaşındaki olmasına rağmen bir sene önce kamplara almışlar benim haberim olmadan. Uluslararası örgütlerin araştırması sonucu haziran ayında kamplarda öldüğü haberini aldım. Bu sadece bir örnek. Şu ana kadar kamplarda ölen 350 kişinin isimleri var elimizde. Kamplarda 90 yaşında, hatta 80 yaşında olanlar var. Profesörler, üniversite hocaları..Bu yaşta insanları hangi eğitime alacaksınız?"
'ULUSLARARASI TOPLUMUN TEPKİSİ YETERSİZ'
Uluslararası toplumun tepkisini yeterli bulmayan Dünya Uygur Kongresi Başkanı Dolkun, Türkiye'nin rahatsızlığını BM nezdinde dile getirdiğini ancak bunun da yetersiz olduğunu kaydetti: "Özellikle AB ve ABD, Çin hükümetinden kampların kapatılmasını ya da eğer bu kamplar Pekin'in dediği gibi eğitim kampı ise bu kampların uluslararası denetime açılmasını istiyor. Burada birkaç yüz insandan bahsetmiyoruz, birkaç milyon insanın özgürlüğü ve hayatı söz konusu. O yüzden uluslararası toplumdan derhal harekete geçilmesini istiyoruz. Yarın çok geç olabilir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünya ülkeleri toplanarak soykırım olmayacak söz vermişlerdi ama bu soykırım Doğu Türkistan'da başladı. Türkiye'de teşkilatlarımız, derneklerimiz var. Bunlar Türk hükümetiyle temas halinde. Türkiye'de sivil toplum kuruluşları bu meseleye ilgi duymaya başladılar. Ama Türk hükümeti olarak somut bir şey göremedik. BM'de Türk hükümeti rahatsızlığını dile getirdi ama bunu biz yeterli bulmuyoruz. Türkiye'de 50-60 bin kadar Doğu Türkistanlı yaşıyor. Onların akrabaları toplama kamplarında. Onlar da çok sıkıntı içerisinde. O yüzden Türk hükümetinden daha aktif olmasını arzu ediyoruz."
Yeniçağ
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.