Dolar'ın kaç yüzü var?
Son günlerde bizleri cephede yenemeyen emperyalist güçler dolarla bizleri mahvı perişan etmek için ellerinden gelen alçaklığı sergiliyorlar. Millet olarak İstiklal Savaşı veriyoruz. Türkiye’nin bir çıkmaza girmesinin domino etkisi yapacağını görmüyorlar. O kadar cahiller ki Türk iş adamları ve Türk bankaları (ne kadar Türk bankası kalmış belli değil) borçlarını ödeyemez duruma düşerse Avrupa bankalarını da sıkıntıya sokar. Bu da dünya ölçeğinde bir krizi tetikler. Bu görüş benim görüşüm değil. Devletimizi yöneten sayın yöneticilerin sözlerinin mealidir.
Gerçi benim gibi sıradan vatandaşlar pek ekonomiden anlamaz, ‘’zenginin parası züğürdün çenesini yorar’’ misali biz de dolarla ilgili bir şeyler karalamaya çalışacağız. Ne yazık Türkiye’de bilenler konuşmuyor; konuşanlar bilmiyor. Bendeniz de bilmediğim konuda yazı yazarken sürçülisan edersem erbabı tarafından af ola. Ara sıra kendi kendime diyorum bu kadar mütevazı olma. Son başbakanımız Sayın Binali Yıldırım Bey dolarla ilgili değerlendirmesinde şu vecizeyi iktisat ilmine kazandırdı ‘’Dolar, dolsa ne olur; dolmasa ne olur.’’ Tabi benimde uluslar arsı sularda gemilerim olsa bende dolar dolsa ne olur dolmasa ne olur diyebilirdim. Olmadığı için biraz kıskançlık var.
Gerçi kısa bir zaman sonra hayatın gerçekleri sayın başbakanımızın vecizesini buza yazılmış yazı gibi sildi. Görüldü ki Dolar dolduğu zaman hem sevinenler hem de üzülenler var. Zaten bu dünyanın en garip yanı bu ya birisi kaybederken diğeri kazanıyor. Terazinin kefeleri bir aşağı bir yukarı. Bütün savaşların, kavgaların, dostlukların kaynağı da bu zaten. Lafı fazla uzatmadan doların kaç yüzü var anlamaya çalışalım.
Doların birinci yüzü spekülatörlerdir bunlar kurun düşük olduğu zaman doları toplarlar kur yükseldiği zaman bozdururlar. Bu muhteremler bilgisayar başında aldım satımla milyon dolarlarına milyon dolar katarlar. Birçoğu dünyanın en güzel ve güvenli limanlarında özel konutlarında dünyayı tebessümle izlerler. Bunların içerisinde azda olsa yerli ve milli kardeşlerimiz var. Yalnız aklım bir şeye pek ermiyor. Bu para babaları önceden kurun yükseleceğini nereden biliyorlar? Acaba his mi ediyorlar enişteler mi bir şeyler fısıldıyor. Veya zaten paranın dümeni ellerinde istedikleri gibi yönlendiriyorlar. Yere düşen bir canlıyı nasıl akbabalar takip ediyorsa bunlarında görevi maliyesi bozuk olan ülkeleri ve şirketleri takip etmek.
Doların ikinci yüzü dolarla borçlanarak iş kuran şirket veya şahıslar bunlarda dolar ‘’dolunca’ birden borçları yükselir bu yükseliş durdurulamazsa şirketler iflas eder. Bu durum aniden tansiyonu yükselen hasta gibidir önlem alınmazsa çok kötü sonuçlar ortaya çıkar. Umarım yakın zamanda iflaslar başlamaz, iş yerleri işçileri kapı önüne koyarak kapıları kilitlemezler.
Doların üçüncü yüzü toplumun çoğunluğunu oluşturan küçük esnaf, asgari ücretle çalışan işçi, işsiz, emekli gibi kendi yağında kavrulmaya çalışan günahsız kesim. Bunlar ne dolarla para kazanırlar, nede dolarla borçlanırlar ama çarşı pazara gittikleri zaman şunu görürler ki gizli ve kirli bir el pazarı allak bulak etmiş. Dün iki liraya aldıkları domates dört lira olmuş. Nafile iki kilo alacakken bir kilo alırlar. Tabi canları o kadar yanar ki sebep olan diye başlayan bir sürü ilenme. Ama yönetenler bunların halinden anlamaz dolarlarınızı bozdurun diye bu kesime seslenir. Bu kesim tarih boyunca nimette aranmaz, külfette bunlar ön planda vergiden tutun askerliğe kadar hep bunlar…
Bu kesim tevekküllüdür sorgulamaz. Ey yöneticim neden katma değeri yüksek ürün üretilmesi için gerekli önlemleri almadın? Neden sanayinin gelişmesi için gerekenleri yapmadın? Neden eğitimin kalitesini artırarak bizi bilgi çağına taşımadın? Türk milleti geçinemezken bin odalı saraya gerek var mıydı? Hani İMF ye borç veriyorduk, ne oldu? Kamu kurum ve kuruluşlarındaki israfı neden önlemiyorsun? Her ilçede bile onlarca makam aracı, bizden başka bu tür savurganlık başka ülkede var mı? Kamu ihaleleri neden şeffaf yapılmıyor? Ne zaman emaneti ehline vereceksiniz? Bunun gibi bir sürü soru. Varsın olmasın Allah devlete millete zeval vermesin düşüncesi asırlardan beri süregelir. Az çok sorgulayacak kesimde siyasi yola mücahitlikten müteahhitliğe yükselmiştir. Gelsin devlet ihaleleri gitsin dolarlar. Altlarında Amerikan; Alman malı arabalar kollarında İsviçre saatleri (nedense saat denince aklıma hep fitnelik geliyor, Rıza Zarrap ve Zafer Çağlayan) fakat en büyük özellikleri Amerika’ya, Avrupa’ya söverler ama orada yaşamayı tercih ederler. Gerçi tarih tekerrürden ibarettir diyenler boşuna söylememişler.Bunlardan önce ağa babaları da hep aynı yolu seçti. Demek ki insanlar bir birinin izine basarak yürürmüş tezi doğru bir tez.
Türkiye ne zaman düzlüğe çıkar: Adaletle yönetildiği zaman herkes kanun karşısında eşit olur, emanet ehline verilir; suçlular hak ettikleri cezayı görür. Kimse korkusundan tüyü bitmemiş yetim hakkına el uzatamaz. Kendi işinde kendi mumunu devletin işinde devletin mumunu yakarsa Türk milleti en kısa zamanda insanlık âlemindeki şerefli yerini alır. Aksi takdirde hep düşman ararız dönüp aynaya bakmayız. Ne olursa olsun gelecek Türk milletinindir.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.