1. YAZARLAR

  2. Hülya SEZGİN

  3. Don sıkma günleri...
Hülya SEZGİN

Hülya SEZGİN

Ressam
Yazarın Tüm Yazıları >

Don sıkma günleri...

A+A-

Her ne kadar hükümet kemer sıkma-tasarruf tedbirleri dese de ben canım dayımın oğlu Hüdaver'in söylemi ile " Don sıkma" lafını daha çok sevdim. Neden derseniz çünkü günümüzde artık kemer bile alamaz duruma geldi büyük çoğunluk.  Eee, hani olmayan şey de sıkılmaz ki!..

Böyle durumlarda her zaman olduğu gibi yine geçmişe, çocukluğuma gittim... O günlerle  bu günleri inceledim...

Benim ilk okul yıllarımda kara önlük giderdik. Rahmetli annem ablamın önlüğünü önce ona, sonra ona küçük geliyor diye de bana giydirirdi. Sonra  rengi ağarınca ters yüz edip diker, gelecek yıl da onu giydirirdi.

Çorapların burnu delindi, topuğu eskidi mi iyice yırtılan eski bir çorap ile yamanırdı. Hatta bu iş için mermer yumurtalar satılırdı o zamanlar. Çorabın topuğuna yerleştirilip öyle kolay dikilsin diye!..

Hiç gocunmaz, ses etmeden giyerdim. Çünkü diğer arkadaşlarımın da benden farkı yoktu...

Sonra bir Sümerbank'ımız vardı. İğneden ipliğe, kumaştan battaniyeye, ayakkabıdan çantaya varana kadar her şeyin satıldığı... Sonra kapattılar onu...

Şimdilerde pek dillerde olan "Yerli ve milli" işte gerçekten oydu. O zamanlar  önce İthal edip sonra burada düzenleyerek "Biz yaptık!" denilmezdi.  Gerçekten  üretir, a'dan z'ye biz yapardık!..

Okul zamanı gelince rahmetli babam bizi Sümerbank'a götürür, bir top pazen alırdı çiçeklisinden. Annem ondan ablama, bana ve kendisine elbiseler dikerdi...

Benim pek şikayetim yoktu ama ablam utanırdı. En son babaanneme de aynı kumaştan elbise dikilince isyan etmişti!..

Durumu iyi olanlar iyisinden kumaş alır, terziye diktirirdi ama benim gibi memur aileler aynı durumda idi...

Sonra zaman içinde konfeksiyon giysiler çıktı...Mağazaya gidip üstümüze uyan giysiyi beğenip, alır olduk...

Sonra bankaya girdim. Çalıştığım şubedeki arkadaşlarım ile yakın yaşlarda idik ve hepimiz bekardık...

Burda adlı dikiş ve moda dergisini her ay alır,  model beğenir, uygun kumaş da alarak kendimiz dikerdik...

Ancak Amerikan dergisi oldukça uzun boylular için tasarlanmış olduğundan benim gibi kısa boylulara pek uymazdı elbise kalıpları. Modelin bel oyuntusu benim kalçama denk geldiği için aynanın karşısında saatlerce kendi kendime prova yapıp, bedenime uydurmaya çalışırdım. Kan ter içinde, saçlarım diken diken, delirmeye beş kala, sonunda becerince sevinir, hepsini unuturdum...

Hepimiz şık, güzel giyinirdik. Kendimiz diktik diye de gururlandırdık. Oramızı buramızı açmadan şık ve zarif olurduk!..

Hiç birimiz dikiş kursuna falan gitmemiştik. Annelerimizden görüp öğrenmiştik...

Şimdi çoğunluk pantolonunun paçasını bastırmayı bilmiyor... Onlarda da çok kabahat göremiyorum.

Çünkü zaman içinde üretmek değil, hep tüketmek öğretildi...

Ben eminim ki benim kuşak hâlâ bir takım şeylerini kendi dikiyor, yapıyor... Her şeyi satın almıyor. Kendi üretmenin keyfini yaşıyor. Ben hâlâ nevresimlerimi, arada bir elbise, etek ve bluzumu kendim dikerim.

Eskilerden modası mı geçti, atmayıp günümüze uyarlayıveririm...

Bütün bunlar nerden mi geldi aklıma?.. Televizyonda gördüğüm bir haberden. Artık terzilere pantolonu kestirip şort yaptırıyor, bozulan fermuarın yerine yenisini diktiriyor,  bol geleni daralttırıyorlarmış hanımlar...

Ekonomik güçlük böyle davranmaya mecbur etmiş insanları...

Keşke hep atmak yerine her zaman böyle yapılsa...

Yalnızca ekonomik sıkıntı neden değil bence çünkü böyle yapmak için... Çevreyi korumak da önemli. O kullanıp attığımız her şey üretim aşamasında doğaya zarar veriyor...

Bir düşünün bir elbise bize gelene kadar kaç aşamadan geçiyor... Kullanılan boyalar derelere, kirli  dumanlar gökyüzüne  salınıyor... Dışarıdan aldığımız, kullanırken de çok bedel ödediğimiz elektrik harcanıyor... Her geçen yıl azalan sular harcanıyor...

Doğaya karbon ayak izi bırakmamak için yalnızca zor zamanlarda değil, her zaman böyle davranarak bunu yaşam biçimimiz yapsak diyorum...Hem cebimiz, hem de çevremiz için...

Daha doğru olmaz mı?..

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.