Ekrem
Ekrem İmamoğlu... Siyaset tarihinde az görülen figürlerden biri. Gerçek bir pragmatist siyasetçi. Kısa zamanda “benim” diyen siyasetçilere tur bindirecek hızla yükseldi.
Bu yazı tamamen kişisel görüşlerim, hatta gelecek öngörümdür. Bir kısmı tecrübelerime, bir kısmı kendisiyle aynı partide olan arkadaşlarımın açıkça ya da kapalı kapılar ardında benimle paylaştıkları yakınmalara, yaşanmışlıklara dayanmaktadır. En önemlisi de özellikle uzaktan bakılarak yapılan analizlerdir. Kendisine oy verirsiniz, vermezsiniz beni hiç ilgilendirmez. Ben gözlem ve öngörülerimi paylaşmak istiyorum. Hem sosyolog hem de psikoterapist gözüyle.
Ekrem beyin adını önceki yerel seçimlerde duydum. Beylikdüzü’nde yaşamayan çoğu İstanbullu gibi ben de kendisini tanımıyordum. Aklımdan "Kemal bey yine turnayı gözünden vurdu (olumsuz anlamda)" düşüncesi geçti. Belediye meclis üyesi seçildiğim için lansman toplantısına davet edilmiştim. Farklı, genç, kendine güvenen iyi bir hatiple karşılaştım. Belli ki iyi bir siyasetçiydi. İBB Başkanı seçimlerinin yenilenmesi öncesinde ceketi çıkarıp kollarını sıvadığı gün içimde "Bu adam kazanacak" duygusu oluştu. Çoğu İstanbullu'da olduğu gibi. Tuhaf bir büyüsü vardı. Kusursuz bir siyasetçi gibiydi.
Kendisinin ülkücülerle bir araya geldiği toplantıya davetliydim. Gidemedim ancak konuşulanları dostlarımdan öğrendim. Ailesinde ülkücüler olan Ekrem bey siyasete sağdan başlamıştı. O toplantıda da ülkücülerin gönlünü kazanmıştı. Tekrarlanan seçimlerde büyük oy farkıyla kazandı. Canan Kaftancıoğlu ve Buğra Kavuncu ile seçim koordinasyon merkezinde birlikte sevindiler. Biz de sevindik. Destek verdiğimiz aday kazanmıştı.
Göreve başlamasıyla birlikte yaptığı konuşmalarda ego ve kibir kırıntıları görünür olmaya başladı. Kendisine sonsuz destek veren İYİ Parti’ye onca İBB iştirakinden sadece iki başkanlık verdi. İşe alımlar partilerin teşkilatlarının olmazsa olmazıdır. Hatta birçok insan partilere iş bulma umuduyla üye olur. İYİ Parti’den işe alınanlar genelde mavi yakalılardı. Mezarlıklar müdürlüğünde mezar kazıcılar gerekiyordu. İspark ve Ağaç Aş’ye işçiler aldılar. Beyaz yakalılar alanında CHP ve Dem partiye öncelik veriliyordu. Kendisini destekleyen ülkücüleri çırak çıkarmıştı. Ancak ülkücülerin en büyük hayal kırıklığı hapisteki Dem partilileri ziyareti olmuştu.
Ekrem her kesime mavi boncuk dağıtan tam bir pragmatist siyasetçiydi. Durduğu yer belli değildi. Bu tavır "toplumu kucaklamak" değildi. Her katmana aynı gülüşle bakıyor, kaç gönlü çeleceğini düşünüyordu. O gülüşün "sahte" olduğu fena halde hissediliyordu. İş yapmadı mı? El hak, yaptı. Çoğu AKP belediye başkanlarından fazla iş yaptı. Metrolar, yurtlar, sosyal yardım projeleri azımsanamaz. Zaten benim eleştiri ve uyarı noktam bugünkü icraatları değil. Gelecekteki olası icraatları!
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi sayın Meral Akşener’in Mansur Yavaş’la birlikte iki CB adaylarından biriydi. İkisi de korkup kaçtılar görevden. Erdoğan bugün CB ise bunda önemli katkıları olanlardan biri Ekrem’dir. Ancak onun planları uzun vadeliydi. Belki de niyeti Kemal Kılıçdaroğlu beyin seçimi kaybetmesi ve partideki en güçlü ve umut vaat eden siyasi figürün kendisi olmasıydı. İstanbul teşkilatı üzerindeki gücünü partisinin İl Başkanlığı seçiminde gösterdi ve Özgür Çelik’i başkan seçtirdi. Bu noktada farklı bir analiz de yapmak gerekiyor. CHP’nin özellikle genç delegeleri partinin polit büro anlayışından uzaklaşmasını, 70’lik liderlerini torun sevmeye göndermek istiyordu. Ekrem kurultayda bunu da başardı. Siyasette tam bir kar küreyici gibiydi. Yolunu aça aça ilerliyordu. Kemal bey "sırtımdan hançerlendim" derken haklıydı. Sırtında iki hançer olduğunu söyledi. Bazıları bunun birinin Sayın Akşener olduğunu düşündü ama o iki hançerin biri Ekrem, diğeri Özel’di. Ekrem kolayca idare edeceği Özel’i emanetçi başkan olarak seçtirdi. Özel o koltuğu asla dolduramayacaktı ve bu da Ekrem’in işine gelecekti.
Gelecek yerel seçimler için İstanbul’un ilçe başkanlarını belirleme görevini üzerine aldı. Bu tavrın da harika bir kılıfı vardı; İBB meclisinde çoğunluk sağlamak. Ben bunun arkasından kurşun asker ilçe başkanları ve onlara sonsuz sadakat besleyen delegeler olduğunu düşünüyorum. Gelecek kurultayda İstanbul’dan tulum çıkaracak delegelere ihtiyaç duyacaktı. Kim bilir, belki Özel koltuğu bırakmak istemeyebilirdi. Sağlamcı olmakta yarar vardı. Özel ile iyi giden işbirliği Ekrem’in İzmir Büyükşehir Adayına karar vermeye kalkmasıyla bulandı. Karşılıklı telefonlar kapatıldı. Ekrem’in İstanbul ilçe adaylarını belirlemesi bir yere kadar kabul görürdü ancak İzmir ne alakaydı? Her konuşmasında "ekip çalışması" diyen Ekrem özüne dönmüştü ve "tek adam" olma sevdasını gizlemeye ihtiyaç duymuyordu.
Ekrem, Erdoğan’dan çok daha hızlı yükseliyor. Çok ortak yanları var. Karizmatik liderler. Seçmeni bir şekilde büyülemeyi başarıyorlar. Ancak Ekrem çok daha etkili. Erdoğan’dan daha iyi bir hatip, muhteşem bir algıcı. Geçmiş yerel seçimlerde rakibinin aslında Erdoğan olduğunu çok iyi anlattı ve Binali Yıldırım’ı değil, Erdoğan’ı yenerek İBB Başkanı koltuğuna oturdu. Gelecekteki hedefi de önce CHP Genel Başkanı, ardından CB olmak. Olur mu, olur. Ancak en büyük sınavını yaklaşan yerel seçimlerde verecek. İYİ Parti destek vermiyor. Kendisi de doğal olarak İYİ Parti tabanından oy almaya çalışacak. AKP adayı henüz belli değil ama adı geçen adaylar Ekrem kadar başarılı olmaz. Ve en kritik nokta; Aleviler.
CHP içindeki Alevi kanat Ekrem’den hiç hazzetmiyor. Kemal beyin arkasında duran Aleviler Ekrem’in ihanet ettiğini düşünüyorlar ve büyük ihtimalle çoğu Alevi sandığa gitmeyecek. Ekrem makama çıkarken üzerlerine basarak yükseldiği ülkücüleri, Alevileri küstürmeyi başardı. Onlar desteği kesince neler olacağını birlikte göreceğiz.
Ekrem Türk siyaseti için dikkat edilmesi gereken bir figürdür. Bana göre Erdoğan’dan tek farkı ideolojisidir. Gerçi ondan da emin değilim. Ancak tek adam olma sevdasının, kibrinin, egosunun ve narsistik tavırlarının farkındayım. Gelecekte bu ülkeyi rahatlatacak ve ifade özgürlüğünün önünü açacak bir siyasetçi olduğunu düşünmüyorum.
Umarım aydınlık peşinde koşarken mevcut karanlığın başka türlüsünü yaşamak zorunda kalmayız...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.