Eller havaya olmasın da!
Ellerimizin konuşma dili yerine anlatımı herkesin kendi anlayışıyla anlamlandıracağı gibidir.
Hatta öyle ki siyaset de eli kullanan partiler de olmuştu zamanında.
Bir müddet de tuttu yani. Baktılar olmadı hayvan figürüne geçtiler. At, horoz vs.. O da olmadı...
Tabii hayvanlara eziyet eden toplum onları da anlamadı. Kesip yem ettiler siyasetin arenasında aslanlara...
İşaret dilini kullananlar, el hareketinden yola çıkarak mâna yüklediler ele. Mesela; el bedeni yukarıdan aşağıya kesiyorsa seni seviyorum demek olduğunu, partimizin düzenlediği işitme engellilerin işaret dili seminerinde öğrendim.
Bu da insanların birbirini anlaması konusunda bana yetti. Seminere gelen herkese ellerimi sol yandan bedenimi belime kadar kesecek gibi, yüzüme de bir gülümseme kondurarak ifade ettim.
Hatta bazılarında ağız okumanın geliştiğini anlayınca sevgimi dilimle de güçlendirdim. İyi geldi bana insanı anlama çabam.
Eskiden bu işaret dilini bilmeyen Kızılderililer, karşı yamaçlara tehlikenin geldiğini söylemek için ateş yakıp ellerinde bir bez parçasıyla dumandan bile yararlanmışlar. Sonradan sanırım iş oturan boğanın kızına sevgi mesajlarına dönünce, bu dumanla mesajlaşma işe yaramadı. Onlarda uzun çubukla elden ele tütün tüttürdüklerinde, ağızlarını büzüp halka çıkardılar. Yuvarlak yuvarlak ağızdan çıkan duman da yanlış anlaşılınca birlikte tüttürmekten vazgeçip herkes çadırında tütün tüttürdü. O yuvarlak halkalar kimseyi incitmedi (yapmayanlar ağzını büzemeyenler rahatladı). Şimdi bu el işaretlerine anlam yüklemeye geri dönersek, Ellerinizi iki yana yapışık tutsanız saygı duruşunda, ellerinizi önde birleştirseniz el pençe divan, ikisini birden havaya dik doğrultuda açsanız teslim olmuş, yukarıda başınızın üstünde birleştirseniz deli, arkanızda birleştirseniz Yurttan sesler korusunda gibi derlerdi.
Derler de derler.
Ahh bu eller... Buna bakarak yorum yapanlara, hatta eleştiri getirip içindekileri biriktirip bahane yapanlara diyorum ki ellerinizi nerenize koyuyorsunuz? Bence vicdanınıza koyun. Eğer vicdanınız yoksa, bende bu işaret dilini ellerimi kullanarak, baş parmağımı işaret parmağımın arasına alıp, anlayacağınız dilden bir el hareketi yapabilirim yani. Bu da güle güle anlamında yanlış anlamayın sakın.
Ellere bu kadar mâna yüklediğinize göre bunu da anlayışla karşılayacağınıza eminim. Eller eller... Ahhhh bu eller... Konuşmanın, konuşarak anlaşmanın önüne geçtiler. Yine dumanla anlaşma ilkelliğine geri dönmeden, içimizdeki egoyu, benlik hissini bir el hareketine dönüştürmeyi, bunu baz almamayı öğrensek daha insani olamaz mıydı. Konuşarak seçilenler, konuşma yetisi olanlar iki çift laf ederek gidebilirler. Bunda hiç bir sıkıntı yok.
İnsanlar konuşa konuşa…
Ne diyelim?
Hayvanlar...
Gerisini siz getirin gari.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.