Endişeliyim... Huzursuzum... İçim acıyor...
Tarihe not düşme adına yazıyorum.
Türk vatandaşı olarak endişeliyim, huzursuzum... Düşündükçe içim acıyor.
Evet ülkemizdeki sığınmacılar meselesi...
Yazılıp çiziliyor ama yeterli değil!
Gerçekleri eğip bükmeden, ama... Fakat... Çünkü demeden açıklamak gerekiyor.
Ülkemiz istila tehlikesiyle yüz yüze. Adım başı yabancı.
Güçlü kuvvetli gençler, dört beş çocuğunu yanına almış karı kocalar... Gayet de rahatlar.
Herkes de biliyor, bazı bölgelere Türkler giremiyor. Örnek mi? Alın Bursa Çarşamba semtini. Bir tane Türk esnaf kalmamış. Hadi gözünüz aydın!
Bana çok komik geldi, size de komik gelecek bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği raporuna göre Türkiye 3,6 milyon sığınmacı ile birinci ülke imiş... Gülmeyin rakam 3,6... Adamların aklı almıyor 10-13 milyonu. Çünkü bu sayı birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan fazla.
Gerçekleri birtakım çevrelerin gözüne sokmak için bir iki istatistik...
Ülkemizde Türkler'de doğum oranı 1.92; Suriyeliler'de 5,3. Bitmedi Türkler'de doğurma yaşı ortalama 29, Suriyeliler'de 15... Bitmedi, 10-15 sene sonra çocukların yüzde 60’ı Suriyeli ana babadan. Alın size dindar ve kindar bir nesil!!!!
Sizleri rakamlara boğmak istemiyorum ama gerçek bu.
Hala Ensar-Muhacir güzellemesi yapan muhteremlere de bir çift sözüm var.
Mekkeli Müslümanlar'a müşrikler rahat vermez. Peygamberimizin isteği ile Medine’ye göç ederler. Medineli aileler evlerini, kandaş ve dindaş kardeşlerine açarlar. Gelenlere Muhacir, evini açan Medineliler'e 'Ensar' denir.
Dikkat edersek, ikisinin de dili, dini, inancı, geleneği, hayat felsefesi, alışkanlıkları, zevkleri, renkleri aynı... Yani aynı milletin fertleri.
Bize gelelim. Neyimiz ortak kardeşim. Huyu huyuma, dili dilime, anlayışı anlayışıma uymaz. Din kardeşi miyiz? Uyumayalım Suriye’den gelenlerin büyük çoğunluğu, tehcirde Suriye’ye geçen Ermeniler'in torunları!
Afganlılar mı, onlar özel yetiştirilmiş, görevli militanlar!
Büyük şehirlerde gettolar oluşturmuşlar, toplu hareket edip Türkler'i yıldırıyorlar.
Yazık oluyor güzel ülkemize. Kolay alınmadı kardeşim bu güzel ülke, kan verildi can verildi. Kimseye bağışlayacak bir karış toprağımız yok biline!
Aklımdaki deli sorulara cevap bulamıyorum, lütfen bana yardımcı olunuz!
Sen Türk oğlu Türk. Pasaportsuz, izinsiz hangi ülkenin sınırını geçebiliyorsun? Geçemezsin, hapsi boylarsın. Peki yüzlerce binlerce Suriyeli, Afgan sınırımızdan elini kolunu sallayarak nasıl giriyor? Yakın zamanda doğuda bir çoban girenleri telefonuna çekmiş, ’her gün bunlar gibi bir sürü insan giriyor’ diyordu. Bu bile basında yer aldı. Hiç kimse duymuyor mu görmüyor mu kardeşim, bu ne hal?!
Hadi Suriyeliler komşu, bu Afganlılar nereden gelip nasıl giriyorlar? Vallahi şaşkınım!
Seçimler de bitti. Vatandaşlık verilenler oylarını kullandı, amaç hasıl oldu! Yeter gayri. Artık Mısır gibi, BAE gibi, hatta İsrail gibi Suriye ile de barışalım. Eset, yeniden 'Esat kardeşimiz' olsun. Adamlar ülkelerine dönsün! Biz de kurtulalım!
Son sözüm de ülke ‘BEKASINI‘ dilinden düşürmeyenlere. Ey muhteremler. Bu 10-13 milyon sığınmacı ülkenin demografik yapısını bozmuyor mu? Ülkemizin bekasını etkilemiyor mu? Biz boşuna mı endişeleniyoruz? Cevap verin de rahatlayalım gayri...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.