Evimiz Hasanoğlan ve altın gözcüler
"Biz, adaletin nasıl bir şey olduğu ve mükemmelce adil bir insanın, eğer böyle biri görünecekse, onun nasıl bir insan olması gerektiği üzerinde bir standart ortaya koymak için bu teklifi yapıyoruz. Eğer insanlar, ressamlar gibi uzaklara mükemmel gerçeğe bakamaz ve standart üzerine düşünemezlerse, kör olsunlar daha iyidir... Onların güzel, adil ve iyi gibi dünyevi düşünceleri gerçekten temsil edebilmeleri için bu standartlara ihtiyaçları var."
İnsanlar toplum halinde yaşamaya başladıkları zamanlardan beri, ortak hayatın olumlu ve olumsuzlukları üzerinde kafa yormuşlar, bütün zamanların "feodal" tipleri harami düzenlerini nasıl kalıcı ve "güvenli" hale getirebiliriz şeklinde "akıllar fikirler" geliştirirken, bilgeler ise nasıl daha adil ve güvenli bir toplum/devlet yaratılabilir şeklinde kafa yormuşlardır; ve platon.un dile getirdiği iyi, güzel, doğru bir toplum düşüncesi, binlerce yıl sonra bozkırda yeşermiş bir okulun "ışıklı bir aynasında" şöyle yansıyacaktır: "İyiye, doğruya, güzele..."
O okulun adı: Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Lisesi... "Evimiz Hasanoğlan"...
O okulun, yani evimiz Hasanoğlan'ın, bozkıra dikilen tohumunun İnönü'dekinden daha zorlu bir görevi/ödevi vardı: "Makus talihi hepten ve ebediyen yenmek."
Ancak bu "makus talih" Osmanlı'nın Türkiye Cumhuriyeti'ne kara miraslardan biri olan "yüzde yedi"lik bir okur-yazar nüfusla olamazdı. Ayrıca bu devreden nüfusun ne kadarı nitelikli ve Cumhuriyet'in yanında olduğu da ayrı bir sorundur...
O zaman yapılacak şey, Türk Cumhuriyeti'ni "ilelebet payidar" kılabilecek bir düzen kurulmalı ve bu düzeni "hayatta ve tek parça" olarak koruyacak ve yükseltecek kadrolara emanet etmek gerekiyordu. Sorunun çözümü, bu "altın gözcüler"in yetiştirilmesindeydi.
Onlar, bütün ömürlerini kamuya adayacaklarına göre, "Bir vatan evladının okuyup yazmasında, öğretim ve eğitiminde ulus fertlerinden herkesin, vatanın, bütün toplumun, hükümetin çıkarı ve selameti mukadder bulunduğuna göre, genel eğitim giderlerine de katılması toplumsal bir sorumluluktur. Okul çocuklarındır; giderlerini vermeye ve bulmaya hükümet sorumludur ve zorunludur. İşte parasız eğitimin düsturu budur." Kuruluş zamanında bunun farkında olan "Türk Cumhuriyeti'nin hükümetleri" de bu sorumluluk, zorunluluk ve bilinçle evlatlarına kucak açmıştı.
Ki, yapay eşitsizliklerin cezasını yoksul halk çocukları çekmesin,
ki, bütün insanlar dünyaya gelir gelmez eşit haklara sahip olsunlar,
ki, hiçbir çocuk dünyaya tutsak ve serf olarak gelmesin,
ki, hiçbir çocuk hayatının ilk çağlarında sütsüz veya bakımsız kalmasın,
ki, hiçbir çocuk hayatının ikinci devresinde okulsuz ve öğrenimsiz kalmasın...
Bize ufuk açan, bizi sütsüz bırakmayan, bizi okulsuz bırakmayan, bizi eğitimsiz bırakmayan evimiz Hasanoğlan, evlatların sana şükranlarını sunuyor.
Öğretmenimiz, Tonguç babamız, boşuna değil Derviş Vahdetiler'in ve Enkarnesi Dideyi Huffaşlar'ın rencide olması ziyadan!...
Türk devrimi'nin ocakları, ışıkları eğer harami-yobaz suç ortakları tarafından söndürülmeseydi bugün bozkırın çiçekleri 80 yaşında bir çınar olacaktı, ancak fidan iken çiçekleri solduruldu, ateşi söndürüldü...
Sonsöz: Evimiz Hasanoğlan, senin ışığın daim olsun...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.