Evlilikte 'Mehir'
Hiçbir karşılık beklemeden isteyerek verilen bağışa, Kur’an dilinde nahl, nihle denir. Evlilik akdi yapıldıktan sonra, erkeğin evlendiği eşine, peşin veya sonradan vermesi kararlaştırılan mal veya paraya da mehir denir.
Mehir, verilen kimseye zararı olamaz. Veren eş verdiği mehir için bir karşılık beklemez.
Mehir hibe de değildir. Nahl ifadesi hibeden ayırmak için kullanılan bir tabirdir. Her hibe nahl olmakla beraber, Nisa suresi 4. Ayette geçen ‘’nihle’’ hibeden farklıdır. Hibede var olan bir varlık genelde bir menfaat karşılığı verilmektedir. Görünürde menfaat yok gibi olsa da hibede bir menfaat, (sevap alma gibi) beklenti vardır. Mehir’de ise kesinlikle bir menfaat beklenti söz konusu değildir. Bu Allah’ın belirlediği bir haktır. Gönül hoşluğu ile verilir. Nisa/4. Ayet gayet açıktır.
Ayet: Nikâhladığınız kadınlara mehirlerini gönülden bir bağış ve bir vecibe anlayışıyla verin! Eğer onlar, gönül hoşnutluğuyla ondan bir kısmını size bırakırlarsa, onu da afiyetle yiyin.
Ayette de belirtildiği gibi, mehirde bir miktar söz konusu değildir. Gönülden verilecek olan bu bağışın miktar belirtilmemiş olsa da kadının önemli bir ihtiyacını gidermesi bakımından; zamanın şartlarına göre, nikâh akdi sırasında bulunan heyet huzurunda belirlenmesi gerekir. Bu bağışın peşin verilmesi makbul olanıdır. Evlilik sırasında yapılacak masraflar göz önüne alınarak, daha sonra verilmesi de uygun görülmüştür.
Mehir’in verilmesi farz hükmündedir. - Nisa suresi 127. Ayet: Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki "Allah onlar hakkında size fetva veriyor; nikahlarına rağbet edip de vermeniz farz olan mehirleri..." - Verilmediğinde bir farz yerine getirilmemiş demektir ki büyük günahtır. Kul hakkıdır. Allah’ın af etmediği haklardandır. Yani kadın af etmediği sürece bu haktan kurtuluş yoktur. Eşin, "ben eşimin her istediğini alıyorum, her istediğini yapıyorum" deme durumu yoktur. Kadına belirtilen mehir verilir, eş isterse iade eder, isterse istediği gibi harcar kullanır.
Erkeğin, "nikah sırasında durumum iyiydi, şimdi iyi değil; veremem", deme şansı yok. İyi iken vermesi gerekirdi.
Bazı nikâh memurları (imamlar) mehirin boşanma durumunda verilmesi gerektiği görüşünü ileri sürse de (bir müddet geçimini sağlama açısından) mehir’in boşanma olmadan önce verilmiş olması istenen bir durumdur. Boşanma durumunda artık erteleme, borçlanma söz konusu değildir. Yükümlülük yerine getirilmelidir. Kaçışı yoktur. Hatta Bakara/236 da evlilik akdi yapıldığı halde, zifafa girmeden boşanılması durumunda, kadına manevi bir geçimlik verilmesi istenmektedir.
Mehir, İslam öncesi Araplar'da, uygulanan bir adetti. İslam bu adeti hem korumuş hem de evlilik akdi ile beraber mutlak verilmesi gereken bir mali yükümlülük getirmiştir. Evlilik sırasında verilmemişse, boşanma durumunda itirazsız ödenmesi gereken, kadının özlük hakkının olduğu kesin hükümlerle bildirilmiştir.
Mehir miktarı, genelde nikah yapıldığı sırada heyetler huzurunda eşler arasında karşılıklı antlaşma ile belirlenir. Verilecek mal veya paranın alt üst sınırı yoktur. Herkes gücüne ve zamanın şartlarına göre bir değer ortaya koyar. (Genelde altın olur) Peşin veya sonradan verilir. Sonradan verilme durumunda, unutulmalara karşı yazılı belge ile belirtilmesinde fayda vardır.
Mehir, Allah’ın emri olduğu için, koca tarafından verilmesi gereken bir bağış, kadın için ise alınması gereken bir haktır. Bu hakkın kullanılması, harcanması, tasarrufu tamamen kadına aittir. Kocanın hiçbir şekilde müdahalesi ve yönlendirmesi söz konusu değildir. Kadın isterse gönül rahatlığı içinde bağışlar. Bağışlamadığı sürece kocasına helal değildir. Kadının hakkıdır, verilmezse kul hakkıdır.
Mehir, evlilik akdi sırasında evliliğin verdiği hoşluk içinde pek önemsenmemekte; âdet yerini bulsun havası içinde belirlenmektedir ki bu doğru değildir. Aşırılığa kaçmamak şartıyla kocanın durumuna göre bir kadını boşanma durumunda en az iki ay bakabilecek bir mal veya paranın verilmesi uygun olanıdır.
Nisa suresi 20 ayette: … Eşleriniz de sizden (nikah esnasında) sağlam bir teminat almışlardı. Buyurulmaktadır. Bu sağlam teminatı günümüz ölçülerinde değerlendirmek gerekmektedir. Bu da mal veya para olarak azımsanmayacak bir rakam olmalıdır.
Zamanımızda nikah akdiyle evlenen eşler, akit sırasında mehir konuşulsa bile ödemeler genelde yapılmamakta, kadın hakkını istemekte utanmakta erkek ise bakıyorum daha ne istiyorsun diyerek geçiştirmektedir. Allah’ın belirttiği ve bir hikmeti olan hükümler göz ardı edilmekte, kadın alacaklı gittiği için erkek kul hakkıyla gitmektedir. Bu durum, erkek için hırsızlık, gasp, zorla ve hile ile başkasının olan mal veya parayı vermeme hükmüne girmektedir ki Allah korusun, hesap günü karşımıza gelecek bir durumdur.
Dileğim, nikah akdi sırasında verdiğiniz mehir sözlerini yeniden gözden geçirip, gereğini yapmanızdır...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.