Farklı bir biyografik roman; “Tesla: Maskelerle Çevrili Bir Hayat”
A+A-
Nikola Tesla önemli bir bilim adamı... Dünyanın yetiştirdiği en büyük elektrikçilerden birisi... Muhtemelen en büyüğü... Bir dahi...
Nikola Tesla adını ilk kez ne zaman duyduğumu hatırlamıyorum... Ama bir Edison, bir Marconi kadar erken duymadığımı biliyorum... Lisede Fizik derslerinde adının geçtiğini hatırlamıyorum... Türk Telekom’da çalıştığım dönemde bazı mühendis arkadaşların ondan ve teknolojiye katkılarından övgüyle bahsettiklerini hatırlıyorum...
2013 Yılında ABD’de yaşayan kızımı ziyarete gittiğimizde Niagara Şelalesine gitme imkânı bulmuştum. Ve Niagara’daki Tesla Heykeli ve heykelin önündeki plakete onun için yazılanlar beni çok etkilemişti.
Küçük kızım da bir kitap kurdudur... Türkiye’ye geldiğinde, 468 sayfa kalınlığındaki Vladimir Pistalo’nun kaleme aldığı “Tesla: Maskelerle Çevrili Bir Hayat” isimli romanı birkaç gün içinde okudu... Dubai’ye giderken de onu ve Sadık Hidayet’in “Baykuş”unu okumam için bana bırakarak, kütüphanemden kendisinin okumadığı birkaç kitabı aldı..
İyi ki bırakmış... “Tesla: Maskelerle Çevrili Bir Hayat”ı elime aldım ve bırakamadım... Ortalarında biraz sıkılsam da romanı üç günde bitirdim...
“Tesla: Maskelerle Çevrili Bir Hayat” adından da anlaşılacağı üzere bir biyografik roman... Çılgın dâhi Nikola Tesla’nın ilginç hayatının akıcı bir üslupla anlatıldığı, insanı sarıp sarmalayan belgesel bir roman...
Elektriğin dâhisi Tesla’nın hayatı insanı elektrik gibi çarpıyor... Vladimir Pistalo da üslubunu elektrik voltajı gibi kullanıyor, voltajı zaman zaman düşürüyor, yer yer de yükseltiyor...
Nikola Tesla bir papaz çocuğu... Baba din adamı bir aileden gelen, soylarındaki ünlü din adamları ile övünen, otoriter, çocuklarının da din adamı olmasını isteyen, o şekilde eğitmeye çalışan yüksek din okulu mezunu bir papaz... Babanın favori çocuğu, yakışıklı, gösterişli ve çok zeki bir genç olan Dane... Nikola’nın hayatının ilk yılları ağabey Dane’nin gölgesinde geçer... Babası Dane’nin kardinal, hatta piskopos olacağına inanmaktadır. Nikola 7 yaşındayken, Dane bir kaza sonucu ölür. Nikola bu ölümden hep kendisini sorumlu tutar... Bu suçluluk duygusu Nikola Tesla’nın hayatını sürekli gölgeleyecektir... Muhtemelen hayatı boyunca yaşadığı tüm bunalımların gerisinde, Dane’nin ölümünden duyduğu suçluluk duygusu yer almaktadır.
Nikola’nın annesi, çocuklarını çok seven, çalışkan sevgi dolu bir kadındır. Hayat felsefesini “İnsanları değiştiremezsin, sevebilirsin sadece” cümlesiyle ifade eden, güçlü bir erkeğin yanında ezilmiş bir kadın…
Ailesinin papaz olması yolundaki tüm baskılarına rağmen Nikola Tesla papaz değil Elektrik mühendisi olmak istiyordu... Ölümcül bir hastalığa yakalandığında, babasını ikna ederek mühendis olma fikrine onay alabildi…
Üniversitede çok serseri ve bohem bir hayat sürdürür... İçki, bilardo ve kumar... Tesla’nın o yıllarını mahveder... Bu serseri hayat sonrası bursunu kaybeder ve okuldan atılır.
Babasının ölümünden sonra Prag’a gider, yarı zamanlı öğrenci olur, dışarıdan fizik dersleri alır. Hayatını düzene koyar. Başarılı bir mühendis olur.. Edison’un firmasının Budapeşte, Strazburg ve Paris şubelerinde mühendis olarak çalışır. Bu ofislerdeki başarılı çalışması sonucu New York’taki Edison’un laboratuarını çalışmaya başlar..
Tesla’nın bir İlah gibi gördüğü Edison tasarladığı, alternatif akımla çalışan motorun çalışacağına inanmaz, hatta onunla alay eder... Tesla, bir yıl içerisinde doğru akımla çalışan pek çok motor projesi geliştirir,. Edison’un bu işi becermesi halinde vaat ettiği parayı vermeyince, Tesla Edison’un şirketinden istifa eder...
Mücadele ile geçen yıllar sonrasında alternatif akımla çalışan motorunu bilim âlemine kabul ettirir... Yeni buluşlar birbirini takip eder…
Edison Tesla’nın icadının kendi ticari sonu olacağı düşüncesiyle Tesla’ya ekonomik savaş açar... Ve iki bilim adamı arasında bitmek tükenmez kavga dönemi başlar.
1890’ların başında Tesla ününün doruğuna çıkar... Bilim dünyasında parlayan yıldız olur...
Dünya ona yeni bir isim takmıştır; “Prometheus”. O yıllarda ünlü yazar Mark Twain’le tanışır ve aralarında mükemmel bir dostluk kurulur…
1895 Yılında Tesla’nın laboratuarı yanar. Makineleri, notları, projeleri, çizimleri, taslakları yanar, yok olur… Yangının nedeni kundaklama mıdır, elektrik kontağı mıdır belli olmaz... Ama Sırp Romancı Vladimir Pistalo’nun, kendisi gibi Sırp olan Tesla’nın laboratuarını Edison’un kundaklattığına okuru inandırmaya çalışan bir üslup sergilemesi ilgi çekicidir...
Bu yangın ile sarsılan Tesla bunalıma girer, içe kapanır. Edison ve Marconi’ye savaş açar... Onları buluşlarını çalmakla suçlar... Marconi’ye Nobel ödülü verilmesine neden olan çalışmanın kendisine ait olduğunu iddia ederek, fikirlerini çaldığı gerekçesi ile Marconi hakkında dava açar...
Tesla’nın çılgın, bunalımlı hayatı bir otel odasında sona erer...
Delilik ile dâhilik arasında sarkaç gibi sallanan farklı bir beyin söner...
Tesla’nın; tutku, hırs, çalışma, sefahat, kin, nefret dolu sevgi yoksunu hayatının ustaca kaleme alındığı Vladimir Pistalo’nun “Tesla: Maskelerle Çevrili Bir Hayat” romanını tüm romanseverlere, özellikle bilime ilgi duyanlarına şiddetle tavsiye ederim...
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.