1. YAZARLAR

  2. Neşe DİLEKÇİOĞLU

  3. Fiyatları 'refüze' etmek!
Neşe DİLEKÇİOĞLU

Neşe DİLEKÇİOĞLU

TRT THM Sanatçısı
Yazarın Tüm Yazıları >

Fiyatları 'refüze' etmek!

A+A-

Bu başlığı iyice düşündüm, revize etmek hükümetin işi.

Halk olarak bizler 'refüze' ediyoruz.

Örneğin, mesela,  farz i misal, ben pazarda sebze fiyatlarının etiketine bakıp, refüze ediyorum yüksek sesle.
Tüüh sana, şu fiyatına bak patlıcan.

Yazık günah değil mi bize.

Emekliyiz, pazara geldiğimizde cebimizdeki parayla çıkışımızdaki parayı sayıyoruz dudaklarımız uçukluyor. 

Dönüp soruyorum "Ali bey ceplerine tekrar bak tatlım, düşürmüş olmayasın, yerlere bak, belki düşmüştür."

Tabii ki cüzdandan düşme  ihtimali sıfır.

Ben ne yapıyorum pazar tezgahlarının önünde? Kimseyle kavga edemediğim için, patlıcana takmış durumdayım.
Yüksek sesle  bağıra bağıra, utan utan şu fiyatınla seni kim alacak, evde kaldın diyorum! (pardon tezgahta)

Patlıcan daha bir mor oluyor sanki, ezilip büzülüyor. 

"Tarladan çıkışım valla bu kadar pahalı değil abla" diyor.

Komisyon mu diyorum mosmor rengine bakarak.

Gübreden başlıyor mazottan çıkıyor ne yapsın.

Aracılar da cabası.

Yanındaki sivri biber iyice ezilmiş sırasını bekliyor gibi.

Ya sen diyorum, kıl kuyruk seniii.

Utanmanız yok mu sizin?

Ne istiyorsunuz  geçim sıkıntısı çeken halktan?

Ay başına kadar idare bitti artık, ek hesaptan yiyoruz.

Maaşlar kredi borçlarından sonra kuşa dönüyor zaten.

Pazarcı mutsuz.

Halk mutsuz.

"250 gr vereyim bari abla, almadan geçme."

Tam ver diyeceğim Ali bey kolumu çekiştire çekiştire, tezgâhın başından sürükleyerek götürüyor beni.
"Onu alacağımıza soğan alalım, onsuz tencere de yemek kaynamaz.

Soğan da amanın bir kibir, bir kibir, duydu ya Ali beyi.

Bensiz yemek olmaz, girmediğim ev yok diye sanırım. Oldu sana bir kibir abidesi.

Onun da burnunu indirmek bana düşsün.

Refüze lerimden o da nasibini alıyor.

Ali beye "Bodrum'da tanzim satış yok mu?" diye soruyorum.

"Elbette yok" diyor.

Parlak bir fikir geliyor aklıma, beynimin ışıkları yanıyor bir bir.

"Ali bey, gel Ankara'ya gidelim otobüse atlayıp, hem annemi görürüz, hem de kuyruğa girip tanzim satıştan ucuz patlıcan soğan sivri biber alırız. Otobüsün bagajına yükler getiririz, burada tanzim satış yokmuş" diyorum.

Pazarcı ile bir olup kahkahalarla gülüyorlar. 

Pazarcı "Abla" diyor "Yani paranı aracıya vereceksin illâ" 

"Otobüs bedava mı taşıyacak? Patlıcanı görse iki misli para alır bagajdan" diyor.

Ben de anlamıyorum bu tanzim satışlar neden her yerde yok.

Televizyonlarda izliyorum tanzim satışların önünde kuyruk oluşturmuş, biraz ucuz sebze almak isteyen halkı.

Kimi utanıp yüzünü saklıyor kameradan, kimi "Allah devletimize zeval vermesin, ucuz sebze yiyoruz sayelerinde" diyor. 

En üzüldüğüm de kuyruğun sonundakiler! Onlara sıra gelmeden sebzelerin bitmesi.

O kadar saat bekleyip "Kısmet değilmiş" diyerek çıkıyorlar kuyruktan. 

Benim anlayamadığım şey her yerde olmayan bu tanzim satışlara gelebilmek için bindikleri dolmuşlar.

3 gidiş, 3 de geliş 6 TL eder.

Uzak yerlerden geliyorlarsa fiyat katlanır.

Oldu mu sana 12 TL.

Bir de bunu dolmuşla götürmek, taşımak var.

Bu bir eziyet, marketten alsa daha ucuza gelir.

Benim otobüse binip Ankara'ya gitmek, oradan alıp gelmek düşüncem gibi ham hayal.

Düşünüyorum bu kuyruklardan ucuz sebze alanlar AKP'li mi acaba?

Hepsi memnun görünüyor hayatlarından.

Birbirlerini eziyorlar kuyruklarda.

İyi de, o zaman neden rahmetli ECEVİT'e ver yansın etmişlerdi kuyruklar yüzünden!

O zaman BEKA sorunu vardı.

Ayşe seyahate çıkmıştı Kıbrıs'ta.

Üstelik bu sebze kuyruğu beka değil.

Mazot benzin pahalı, orada kuyruk yok tabii.

İster misiniz oraya da bir tanzim satış kursunlar haftanın belirli günlerinde?

Eveeeet güzel fikir.

O zaman köylü de traktörüne ucuz mazot doldurur. Fiyatlar el yakmaz, daha ucuza yeriz sebzeleri.

Neden yapmıyorlar acaba bekamız için?

Sıra gübre fiyatlarına da gelir daha sonra. 

Ohhh güllük gülistanlık olur memleket.

Soğanı ithal etmeyiz İran'dan.

Savaş yorgunu Suriye'den patates de almayız. 

Kendi çiftçimiz kazanır, biz kazanırız.

"Bunlar diyor TV de bir kadıncağız "Ce ha pe'nin suçu". 

Esnaf, çiftçi, aracılar ile iş birliği yapıp, fiyatları yükseltiyorlar.

"Çiftçinin iki traktörü var" diyor Cumhurbaşkamınız!

"Yalan mı söylüyor yani"

"Rahatlık batıyor bunlara, madem böyle, birini sat bari" diyor.

"İki traktöre mazot mu dayanır." 

"Tarlada çürütme ürünlerini "

Bir de bu dış güçler var diyor tanzim kuyruğunda elinde filesi.

Algı operasyonu mükemmel işliyor.

Bunlar tutulmuş konuşmacılar mı yandaş kanallarda, yoksa halk bir ders verecek mi önümüzdeki seçimlerde, bunu hep birlikte yaşayarak göreceğiz. 

Yoksa bu algı operasyonuyla 1 Nisan şakası gibi olacağız. 

Cep delik, cepken delik.

Dış güçlere ve Ce ha pe 'ye yani muhalefete  bindirerek fiyat artışının nedenini, böyle yaşamaya devam mı edeceğiz?

Valla ilginç.

Ben iktidar da kim var, şaşırmış durumdayım.

Sanki muhalefet yönetiyor gibi ülkeyi 16 senedir.

Algı operasyonuna tam gaz, son sürat devam.

Bu durumda muhalefet de onlar, iktidar da.

Bu seçim halkın geçim derdiyle orantılı.

Geçim seçimi yener ve yer.

Seçim bize kalmış.

Dudağımızın kenarında kızılcık şerbeti mi var, yoksa acı reçete mi göreceğiz?

Beka saraylarda oturup, tanzim satışlarda ucuz sebze satmakla olmaz. 

Biraz da sizler halkın geçim bekasına el atın.

Ejder meyvesini az yiyin.

Halkınız açken tok yatmayın emi.

Aradaki uçurum giderek büyüyor.

ALLAH'dan  korkmaz, kuldan utanmaz mısınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.